20 Mart 2016 00:21

Kravatla başlayan Newroz ateşi

Kravatla başlayan Newroz ateşi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Osman Baydemir kravatını yakmış yakılacak odunlara polis el koyunca. Kravat yakmanın birden fazla manası var.
Şirince’ye yaptığı güzellikler yüzünden cezalandırılan Sevan Nişanyan’ın notundan bağlamını, sonra da maddesinden etimolojisini öğreniyoruz: 30 Yıl Savaşları (1618-1648) döneminde Fransız ordusundaki Hırvat paralı askerlerin giydiği boyunbağından geliyor kelime, Croate – Hırvat kökünden. Ahmed Rasim’in 1897 tarihli müthiş metni Şehir Mektupları’nda geçmiş ilk: “[K]alıplı bir fes, bildiğim gustoda bir yakalık, sevdiğim tarzda bir kravat”. Kürtçeye de benzer bir sesle girmiş “qerewat” şeklinde. Birkaç kelime daha var karşılayan, “stovank”, “stûkurbend” gibi.
Medeniyetin göstergesi sayılan ve uzunca bir süre takılmasının bir tür yenilgi, teslimiyet gibi algılandığı kravat, boyun bölgesine dolanıp şık bir aksesuar olmaktan daha fazlasıydı. Hatırlayanlar vardır, İslamcılar da şiddetle karşı çıkarlardı; şimdi iktidarda olanlarının rozetleri ve kravatları kendilerinden önce giriyor yürüdükleri zaman. İkincisi, kravat bağlayan bir şeydir. Seni benzerlerine bağlar; her kimse o benzerlerin, kravatsız olmanı kabul etmezler. Bir önceki seçimden sonraydı sanıyorum, Sırrı Süreyya Önder’in kravatsız bir vekillik fotoğrafı verdiği konuşulmuştu. 80 sonrasının sakalı gibi işlev gördüğü de olmuştur. Sakal ve kravatın tafsilatsız tarihçesi için, Caner Karavit’ten alıntılıyorum:
“1982-Okula giriş için konulan kravat-ceket zorunluğuna tepki olarak Akademili [MSGSÜ] öğrencilerin çoğu boyadıkları tahta ve kağıt kravatlarla okula girmeyi başardılar. Akademili bir  öğrenci ise saçlarını Punk stili kestirip tepkisini dile getirdi. Ceket kravat yasağı sonradan kalktı.
(...)
1983- Akademi’de sakal yasağı uygulamaya konuldu (Bazı öğretim üyeleri istifa ettiler fakat istifa etmek yasak olduğu için görevlerine devam etmek zorunda kaldılar).
1983-Akademi’de sakal yasağına tepki olarak bir grup sakallı öğrenci Mayıs ayının bunaltıcı sıcağında uzun kalın kırçıllı paltolar, atkılar, eldivenler giyerek, Kazancı yokuşundan inerek okula girdiler. O ana kadar sakallı öğrencileri içeri almayan kapıdaki görevliler bu eylem karşısında tepkisiz kaldılar. Sakal yasağı sonradan kalktı.”
Bir Nesli Nasıl Mahvettiler? kitabının da yazarı, bir dönem Adalet Partisi’nden milletvekilliği yapmış, Türkçü-İslamcı Osman Yüksel Serdengeçti’ye atfedilen bir hikâye de vardır kravata dair: Milletvekilliği sırasında kravat takmadığı için uyarı almış, uyarıları dikkate alınmayınca genel kurula girişi yasaklanmış Serdengeçti’nin. Bu kez beline bağladığı kravatla içeri girmiş, yakasına takması gerektiğini söyleyenlere ise, “Kanunda nereye takılacağı belli değil. İstediğim gibi takarım,” demiş.
Bir de okulu kırmanın kravatı var. Kuralın dışına çıkmanın, boyun bağını hafifçe gevşetmenin, sokağın başına gelince kravatla beraber ceketi çıkarmanın, maçlarda kafaya bağlamanın ayrıca manaları var. Ve o kravat, bugün Baydemir tarafından Newroz ateşi olarak yakıldı Urfa’da “Nevroz Ateş’ini gözaltına almakla, halka saldırmakla elinize ne geçti? Her koşulda aydınlık karanlığa galip gelecek.” sercümleleriyle. Bunun da manalar içinde bir manası vardır.
Bu senenin Newroz’u birden fazla katliam ile malul. Son üç senedir Diyarbakır’da mektup beklentisiyle, daha bir coşkuyla kutlanan bahar bayramı, bu sene ülkenin muhtelif derdinin, katliamının, topluölümünün, kokuşmuşluğunun gölgesinde. Her adımda birden fazla bilinmezin önümüze çıktığı, en azından benim çözebilmekte ve anlayabilmekte çok zorlandığım hadiselerin yanı başında baharı sevinçle karşılamak çok zor. Şehirlerde –bilhassa büyük şehirlerde– yaşayan herkesin (bu “herkes”in içinde imtiyazsız, kaynaşmış bir herkes var hakikaten ve hiç bu kadar herkes olunmamıştır) “acaba şunun taşıdığı çantanın içinde ne var?” kaygısıyla sokakları yürüdüğü zamanlarda herhangi bir şeyin coşkusunu hissedebilmek kolay değil. Kravatların sevinçle ve haytalıkla gevşeyeceği zamanlara özlem duymak, oturduğumuz yerden küçük burjuva duyarlığı devşirmek sayılabilir ama buna özlem duyduğumu saklayamayacağım. Newroz ateşini yakmak için kravata ihtiyaç duymayacağımız bir zaman, illa ki vardır yoksa.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa