Reza Zarrab’ın Miami’de tutuklanması üzerine “Zarrab ABD’ye bilerek ve isteyerek bir uzlaşmanın neticesi olarak mı gitti, yoksa çok saf biri olduğundan tutuklanabileceğini düşünmeden mi gitti ?” sorusu tartışılmaya başlandı. Türkiye’deki medyanın hafızası balık hafızası olduğundan ve fikri takip diye bir çalışma tarzının kullanılmamasından böyle sorular da basında sorulup tartışılabiliyor
Oysa, medyada birileri 17-25 Aralık günlerinin gazetelerini yarım saat kadar karıştırsaydı, Zarrab ile ilgili ABD kaynaklarından önemli bilgilerin aktarıldığını, ABD’de bu konuda açılmış bir soruşturma olduğunu, Afrika’dan İstanbul’a altın sevkiyatı, Halkbank’ın İran’a yönelik ambargoyu delmedeki rolünü vb. ABD yetkililerinin AKP Hükümeti’ne ve basına anlattıklarını görebilecekti
Bizim medya, bunları unutmuş görünüyor ama Zarrab’ın unutması olanaksız. Zarrab’ın Dünya’da en son gitmek isteyeceği ülkelerden biri İran ise diğerinin ABD olduğu kesindir. Çünkü, Türkiye’de yargıdan paçasını kurtarmasına rağmen bu iki ülkede de yargılanacağı kesindi. Öyle ise, Zarrab’ın, çoluğunu çocuğunu alarak ABD’ye gitmesi saflığından değil
Anlaşılıyor ki, Zarrab ABD ile bir pazarlık yaptı. ABD ambargosunu delmek için yaptıkları bütün işleri itiraf edecek ve ortaklarını açıklayacak. ABD, buna karşılık etkin pişmanlık ve tanık koruma programını uygulayacak.
Zarrab’ın anlattıkları, 17-25 Aralık günlerindeki iddialarını yeniden gündeme getirecek. Türkiye’de kimlerle ortaklık yaptı? Siyasilerden, kimlerden destek aldı? Kimlere rüşvet verdi? Zamanın AKP Başbakanı ve Bakanları işin ne kadar içindeydi? Halkbank’ın rolü neydi? Hepsini anlatacak
Yani, ikinci bir Deniz Feneri davası gündeme gelecek. Bizde 17-25 Aralık delillerini yasa dışı elde edilmiş deliller ve montaj vs. diyerek yargı kabul etmedi ve soruşturmalar kapatıldı. Ama, Zarrab’ın ABD’deki itirafları ve ABD yargısının topladığı ve toplayacağı diğer deliller reddedilecek delillerden olmayacak. Muhtemelen ABD’deki deliller Türkiye’ye gönderilecek ve buradaki savcılar bir soruşturma açmak zorunda kalacak. Dava Deniz Feneri Davası’na dönüşür mü, dönüşmez mi? Onu önümüzdeki günlerde göreceğiz
Tabii, AKP medyası (belki Cumhurbaşkanı da) 17-25 Aralık soruşturmasını “Darbe” olarak nitelediği gibi, bu gelişmeleri de “ABD’nin AKP’ye ve Erdoğan’a komplosu” olarak adlandırıp, meseleyi bir milli mesele haline getirmeye çalışacaktır. Daha şimdiden Abdülkadir Selvi, dış kaynaklı darbe falan demeye başladı.
İran kaynaklarından alınan bilgilere göre, ABD Ambargosu’nu kırmak için İran Devleti’nin gizli operasyonları ile 600 milyar dolarlık gayri resmi ticaret yapılmış ve bu paranın 200 milyar doları bu işi yapanlar tarafından çalınmış. Bu çalınan paranın ne kadarı Türkiye’de dağıtılmış ve kimlere dağıtılmış şimdi o ortaya çıkacak. Bu soruşturma çerçevesinde muhtemelen ABD savcısı davada şüpheli olanların banka hesaplarını da soruşturacak. Belki, Türkiye’den birilerinin de İsviçre bankalarındaki hesapları istenecek ve dava dosyasına girecek. Muhtemelen, Zarrab Miami’deki hücresinde rahat bir şekilde uyuyordur. Ama, Türkiye’deki ortakları için aynı şeyi söylemek kolay değil.
24 Mart 2016
DİĞER YAZILARI
Beklenen gelişmeler
11 Mart 2025
Söylenenler söylenmeyenler
4 Mart 2025
TTÖ
25 Şubat 2025
Yapay zeka hakim
18 Şubat 2025
İşçinin hak mücadelesi
11 Şubat 2025
ABD Suriye'den gider mi?
4 Şubat 2025
Yayın yasağı
28 Ocak 2025
Hak hukuk talebinden rahatsız olmak
21 Ocak 2025
Sıra CHP'de
14 Ocak 2025
EVRENSEL'İNMANŞETİ

Ankara’da suçiçeği vakalarında artış var:
“Aşı kampanyaları yapılmalı”

Laçin Barış'ın haberi
8 Mart’tan notlar: Mücadele yılının başlangıcı

30 yıl sonra Gazi’den Suriye’ye...
30 yıl sonra Gazi’den Suriye’ye... | "O gün katliamı teşvik edenler bugün meşrulaştırıyor"

Murat Uysal'ın yazısı
Evrensel'i Takip Et