Tanrı kanar mı bunlara?
İçin temiz olmadıktan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel:
Ama tanrı kanar mı bunlara?
Ömer Hayyam (S. Eyüboğlu çevirisi )
Kırk yıl önceydi.
Şikago’ daydım.
Ünlü Amerikalı mimar Frank L. Whirght’ ın ustasının ustası Richardson’ un Şikago’ da yaptığı bir evi görmek istiyordum. Hem ev hem mimarı önemliydi. Çağdaş Mimarlığın yolunu açan yapılardan biriydi çünkü bu ev…
Buldum evi. Onarımdaydı… Ama para buldukça sürdürebiliyorlardı onarımı… Para da gezenlerin küçük katkılarıyla sağlanıyordu.
Oturma odasındaki bir dolabın açık raflarından birinde betikler sıralıydı. Betiklerden birisi ilgimi çekti. İzin alarak alıp inceledim kısa bir süre…
Doğru mu anımsıyorum bilmem, en azından yüz yıl önce basılmıştı.
Bu küçük betikde, bir Amerikalı genç kızın toplum içinde nasıl davranacağı anlatılıyordu:
Sofra nasıl kurulur? Bir genç kız sofrada nasıl davranır? Büyükler arasında nasıl oturur? Vb. vb.
Aradan yıllar geçti.
Almanya’ daki üniversite öğrenimimizden sonra Amerika’ ya gidip yerleşmiş bir arkadaşım en azından 55 yıldır orada yaşıyordu. Ama Türkiye’ ye de geliyordu her yıl. Gine bir dinlence için geldiğinde bir öneride bulundu: İkimiz birlikte bir betik yazmalıydık. “Türkiyeli bir gencin toplum içindeki davranışlı nasıl olmalıdır?” Sorusuna yanıt aramalıydık bu çalışmamızla…
Onayladım ya bu iş orada kaldı.
Kolay mıydı?
Yapamadık bu güne dek.
Siz de bu konu üzerinde düşünmeğe kalkışın. Görün bakın ne denli zor.
Ayrıca, her şeyin toplum yaşamımızda nasıl çok kısa evrelerde değiştiğini de düşününce işin zorluğu iyice çıkıyor ortaya.
Ben ilkokuldaydım.
Denizli’de evimizden yarım km. ötede bir cami vardı. O caminin imamını bir gün polisler gelip alıp götürdüler. Sonradan öğrendiğimiz imam efendinin caminin içinde bir çocuğa “tecavüz” e kalkıştığıydı. (Bize buncağızı söylenmişti sanırım.)
O gün benimle inancım arasına bir şeyler girmiştir.
Ama bu konuda o günlerde çevrenin söylediği en azından, en yeğnisinden şu idi:
“Başımıza taş yağacak!”
Düşünün bir kurumda öğretmen – hem de gönüllü- en azından üç yıldır, şunca çocuğa “tecavüz” ediyor. Sonra bu işlerden sorumlu bir hanım bakan çıkıp ne diyor:
“ Bir kezlik bir olayla bir kuruma kara sürülmez!”
Gelin de şimdi bir gence nasıl davranacağını anlatın!
Evrensel'i Takip Et