Onursuz, kişiliksiz insanların bir özelliği de herkesi kendileri gibi sanmalarıdır... Hiç çekinmeden, hiç utanmadan çıkarlarına engel olacaklarını düşündükleri insanlar hakkında, kendi kişiliksizliklerine yakışacak denli hastalıklı söylentiler üretmeleri bundandır...
Rıza Çalımbay’ın Beşiktaş’a yatacağını iddia edenler ortaya çıkan sonuçtan ve Çalımbay’ın söylediklerinden utanmışlar mıdır acaba?.. Gerçi, emeği küçümseyen ve “emek-onur” ilişkisinin bilincine varamamış insanların utanma duygusuna sahip olmaları da beklenemez... Kanıta, belgeye dayanmayan uyduruk söylentiler çıkarmanın, dedikodularla ortalığı bulandırmanın, kendi çürümüş zihinlerini teşhir etmek anlamına geldiğini fark edemeyecek kadar yabancılaşmışlar...
Şimdi de Torku Konyaspor Teknik Direktörü Aykut Kocaman hakkında benzer söylentiler gündemde. Bu kez Aykut Kocaman’ın bu haftaki maçı Fenerbahçe’ye bırakacağı yolunda iddialar konuşuluyor. Fenerbahçe maçı kazanırsa “Bak, biz söylemiştik” diyebilmek için sabırsızlanıyor kimileri. İnsanları karalamak, insanlar hakkında şüphe uyandırmaya çalışmak ne kadar da kolay onur yoksunları için.
Rıza Çalımbay’ın bunların ağzının payını vermesini ya da Aykut Kocaman’ın bu tür düşüncelerin “hastalıklı” olduğunu söylemesini gereksiz bulanlar var bir de medyada. Onlara göre bu tür söylentileri ciddiye almak ve bunlara cevap yetiştirmek sadece zaman kaybıymış...
Önerilen bu vurdumduymazlığa anlam vermek de mümkün değil. İnsan her şeyden önce onuru için yaşamaz mı?.. Onuruna, kişiliğine yönelik çirkefliklere, hakaretlere karşılık vermeyecek de neye verecek?..
Bu söylentiler elbette ciddiye alınmalı. Çünkü söylentileri çıkarıp yayanlar ve bunlara inananlar azımsanmayacak kadar çoklar.
“Rakibimsen kesin her türlü pisliği yaparsın” şeklindeki ön yargı, ne yazık ki kafalara yerleşmiş ve bunun sonucunda da spora damgasını vurmuş durumda. Herkes başkalarını şikeyle suçlayabilmek için fırsat kolluyor adeta. Bu, önemsenmeyecek ya da görmezden gelinecek bir durum değil. Başkalarının elde ettiği başarıları şikeyle ilişkilendiren ön yargıları ve bu ön yargılardan beslenen arızalı algıları aşmadan futbola sağlıklı bakabilmek çok zor.
Özellikle sosyal medyada yoğun biçimde göze çarpan çarpıtmacı, saptırmacı yaklaşımlardan, onursuzluğun, erdemsizliğin yanı sıra paranoyanın da oldukça yaygın olduğu anlaşılıyor...  
Evet, herkes şikeci, tek temiz biziz. Şikeci değilsek de avantaya “hayır” demeyiz. Hakem hatasıyla maç kazanmak doğaldır ama hakem hatasıyla maç kaybedildiyse işin içinde mutlaka şike vardır!..
Sorsalar, teşvik priminde bir anormallik görmediğimizi de söyleriz. İşimize gelen, kazanmamızı sağlayan olgular ister avanta, ister teşvik primi olsun bizi asla rahatsız etmez...
Kazandıysak zaten bunu sonuna kadar hak etmişizdir ama kaybettiysek bu, kesin birilerinin tekerimize çomak sokmak amacıyla kurduğu tezgah yüzündendir!..
Aykut Kocaman haklı... Kafalar mutlak kazanmaya koşullan(dırıl)ınca, spora bakışın hastalıklı hale gelmesi kaçınılmazlaşıyor...

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et