Çete: Arjantin’in ‘iyi çocuklar’ı
Fotoğraf: Envato
24 Mart, Arjantin’in 12 Eylül’ü diye bilinir, tabii benzerlikleri kadar farklı yanları da vardır. Mesela orada yüzlerce kişi yargılandı, ceza aldı, 24 Mart Bellek ve Adalet Günü olarak resmi tatil ilan edildi. Bu yıl da bütün ülkede kimi etkinliklerle 40’ıncı yılında Kirli Savaş denen darbe ve antikomünist terör dönemi lanetlendi. Beyaz başörtüleriyle kayıp çocuklarını arayan Plaza del Mayo anneleri, hesap sormanın en bilinen simgelerinden biridir. Tahmini rakamlara göre kaybedilen 30 bin kişinin cenazeleri bulunmaya, sorumluları cezalandırılmaya devam ediyor.
Bu kayıplar çoğunlukla kimliği belirsiz kişiler tarafından kaçırılan komünistler, devrimciler, sendikacılar, muhaliflerdi; bazısı sonradan cezaevinde bulunmuş, bazısının kemikleri ailesine verilmiş, bazısının izi bile bulunamamış... Arjantin filmi Çete’de (El Clan) bu dönemde birçok kişiyi kaçıran ve öldüren bir ailenin öyküsü anlatılıyor. Ama Puccio ailesinin cuntadan sonraki, onlar için kimsenin “Tanırım, iyi çocuklardır” diyemeyeceği dönemdeki marifetlerine odaklanıyor.
Puccioların cunta dönemindeki devlet korumasıyla bir şeyler yaptıkları sadece filmin başında yazıyla seyirciye bildirilir. Bizde darbeden önce devrimcilere saldıran faşistlerin sonradan mafya olması gibi, onlar da cunta devrildikten sonra kendi hesaplarına çalışmaya başlarlar. Zenginleri kaçırıp ailelerinden fidye isterler. İlk işleri, rugby oynayan oğul Alejandro’nun takım arkadaşı Ricardo Manoukian’ı kaçırmak olur. Bir yandan kalabalık aile yaşamlarına devam ederlerken otoriter baba Arquímedes Puccio, gayet soğukkanlılıkla işleri organize eder. Anne ve kızlar habersiz gibidir, komşulara göre de gayet normal bir ailedirler. Alejandro ya da Alex, bir ara ayak sürür, öteki yurt dışına çıkar, geri döner. Aralarındaki çatışmaların çok altı çizilmese de bir gariplik olduğu hissedilir. Sonunda yakalanır ve ceza alırlar.
İstanbul Film Festivali’nin Uluslararası Yarışma bölümünün bu yılki jüri başkanı Pablo Trapero’nun son filmi Çete, Puccio ailesinin yaşanmış öyküsüne dayanıyor. Film sadece festivallerde ilgi çekip Venedik’te en iyi yönetmen ödülünü almakla kalmadı, Arjantin’de de çok izlenen bir film oldu. Hareketli bir anlatımı var, dönemin müzikleri kullanılmış, bunlar popülerliği artıran unsurlar olsa gerek. Bir de aile işini yapmak istemeyen çocuklar gibi her ailede olabilecek bir çatışmayla, bu işin insan kaçırma ve cinayet olması gibi normal olmayan bir iş olmasının yarattığı enteresanlık var. Hikayenin tarihi ve politik tarafı, sadece filmin çerçevesini oluşturuyor ve muhtemelen Arjantinli seyircinin bildiği şeylerdir. Ama işin o kısmına hakim olmayan seyirci için, Sopranos dizisi bile bundan çok daha politik ve toplumsal kalır. Filmin dışında kalan kısmı insanda daha çok merak uyandırıyor, ki bazı filmler de böyledir.
Çete, İstanbul Film Festivali’nde bugün 21.30’da Rexx ve Fitaş’ta, yarın 19.00’da Atlas’ta, 16 Nisan’da Maltepe Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde, 17 Nisan’da Sultangazi Hoca Ahmet Yesevi Kültür Merkezi’nde ve Fitaş’ta gösterilecek.
- Androidler üç boyutta ne düşler? 06 Ekim 2017 01:00
- Yedi kişilik oyun 01 Eylül 2017 01:00
- Erkeklere gününü gösteren pehlivan 18 Ağustos 2017 01:02
- Etkili ama bilinmeyen bilim kurgu 28 Temmuz 2017 00:15
- Zombilere karşı iki tutum 21 Temmuz 2017 01:00
- Maymun nasıl maymun oldu? 14 Temmuz 2017 00:15
- Sürüden ayrılanı kamera kapar 07 Temmuz 2017 01:33
- Ey ruh, sen kimsin? 30 Haziran 2017 00:52
- Karanlık Çağ’da vampirlere karşı 08 Haziran 2017 23:52
- Genç Karl Marx: Bir başlangıç 19 Mayıs 2017 01:00
- Kaygı'yla gerçeği hatırlamak 12 Mayıs 2017 00:30
- Beyazlar Afrika'da neler çekmiş 05 Mayıs 2017 00:59