16 Nisan 2016 00:52

Pişmanlığın kişilikli olanı makbuldür

Pişmanlığın kişilikli olanı makbuldür

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Pişmanlık ve özür dilemek fazilettir, ancak bir daha böyle hatalar yapmamak kaydı ile. Geçmiş hataların yinelenmemesi konusunda toplumun tek güvencesi, pişmanlık duyan kişinin pişmanlık duyduğu hatayı işlediği görevde bulunmamasıdır. Bunun yolu da, artık toplumun huzurundan çekilmektir. Öyle anlaşılıyor ki, pişmanlığın da Türk usulü uygulaması tarih sahnesine şanlı harflerle yazılıyor! Bu pespayelikleri artık içim kaldırmıyor!

Nedamet getirenlerin artık sahneyi terk etmelerini istiyorum. Bu arzum kin veya intikam duygularına dayanmamakta, çok güçlü maddi temelden yükselmektedir. Şöyle ki, AKP’nin işbaşına gelmiş olduğu dönemde söyledikleri ile yaptıklarının uyuşması küresel ve Türkiye’nin içinde bulunduğu konjonktür açısından zaten olanaklı değildi. Dönem başında çok açık görülebilen bu durumu, Türkiye’de siyaset ve siyasilerle iç içe olduğu kadar, dış dünya liderleri, özellikle de ABD’de sıkı dostları ile temasta bulunanlar göremez olamazlardı. Bu durumda konuyu tamamıyla başka açıdan ele almak durumundayız. Bu bir davranışsal yapı ya da daha doğrusu bozukluk olsa gerek. Davranışsal yapılar ise zamanla değişmeyip, benzer koşullarda aynı tepkiyi verebilirler.

Bu kısa yazı boyutunda dünya ve Ortadoğu siyasetinin özelliklerini ortaya koymak olanaklı olmadığı gibi, bu konu benim alanım da değil. Ancak şu kadarını belirtmeden geçemeyeceğim ki, AKP’nin paralel olarak nitelediği eski ortağının neye hizmet ettiği konusunda AKP iktidara gelmeden çok önceleri de hemen her aklıselim insanın kafasında bir kanaat var idi ise, bunu AKP kadrosunun bilmemesi kesinlikle düşünülemez. Eğer AKP kadroları böyle bir bilgiye sahip değiller idi ise, doğrusu pek cahil kalmışlar. Kaldı ki, AKP kadroları iktidar olarak elindeki istihbarat örgütü, emniyet örgütü ve ordusuna rağmen, paralel dostları ile sıkı iş birliği yaparken süreci algılayamadı ise, demek ki Türkiye üzerinde kimlerin at oynattığı konusunda ülke bayağı sahipsiz imiş! Bu malzeme ileriye yönelik habis emellerde işe yarıyordu ve bu amaçla kullanıldı. 

Ortadoğu bölgesinde ABD hakimiyeti karşısında yükselen Rusya ile suların ısınacağı ve Arap bölgesinde hakimiyetini pekiştirmeye çalışan ABD’nin Türkiye’yi yanına alacağı belli idi. Ancak, ülkede önemli değişikliklere ihtiyaç vardı. İçte hem ekonomik sıkıntıları perdeleyebilmek, hem de güçlü iktidar oluşturabilmek için laikliğin rafa kaldırılmasının kaçınılmaz olacağı da belli idi. 

Durum bu kadar açık iken, ülkenin gericiliğe savrulmasının birey temelinde özgürlük olarak algılatılmasına hizmet edenlerin kamu vicdanında oluşturdukları derin kara leke sahte pişmanlıkla affedilecek gibi değil! Çünkü bu gidişatı geriye çevirmek çok zor olduğu gibi, gelecek nesiller korkunç bir yozluk içine itilmiş oldu.

AKP’nin aldığı ihaleyi yerine getirebilmek için tüm olanaklardan yararlanıp, işi bitince dostlarına(!) sırt çevirmesi de işin doğasındadır. Kürt sorunu, Kıbrıs sorunu ve İsrail meselesini ülke çıkarları aleyhine yüzüne gözüne bulaştıran AKP, hukuk karşısında hesap vermekten çekindiği için bugün de dilinden demokrasi sözcüğünü düşürmezken, yüreğinden derin korkuyu ve intikam hissini bir türlü silememektedir. Korkusuna kalkan yapmak istediği küresel emperyalizm anayasasını, parlamentoyu da emeline alet ederek çıkarma gayreti bundandır. Ülkenin kazanımlarını ve kurumlarını hallaç pamuğu gibi atan iktidar, haklı ve masum talepler geliştiren akademinin tahrip edilmesinde bir beis görmezken, skandallarla çalkalanan ülkemizde gizli bir hesaplaşma ve çatışma yaşatmaktadır. Bu çatışma, barışa hizmet etmeyip, ülke insanlarını kin ve nefretle uzun süre karşı karşıya getirebilecektir. Bu yolu açmanın pişmanlıkla halledilebilmesi olanaklı olabilir mi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa