Gerginlik mevsimi!..
Fotoğraf: Envato
Sezon sonu yaklaşıyor. Şampiyonluk, Avrupa kupalarına katılma ve kümede kalma mücadelesi kızışırken, kulüpler gerek saha içinde, gerekse de saha dışında son kozlarını oynamaya başladılar. Bu aynı zamanda, başkanların ve yöneticilerin basın toplantıları aracılığıyla algı oluşturmaya ve hakemleri etkilemeye çalışma mevsimi. Konuşacaklar ki çıkarlarına göz dikilmesin, önleri kesilmesin!..
Maçlardan sonra teknik direktörlerin konuştuğu basın toplantılarındaki gerilim de az değil. Mesela, şampiyonluğun iki adayı Beşiktaş ve Fenerbahçe’nin teknik direktörleriyle basın mensupları arasında sürekli bir gerginlik var. Konuşurken yüzler hep asık. Şampiyonluk dışındaki her sonucun başarısızlık olarak görüldüğü yüksek gerilimli bir kültürel atmosferde gülebilmek de, güldürebilmek de hiç kolay değil ne yazık ki...
Oysa ilk iki sırayı, dolayısıyla önümüzdeki sezon Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etmeyi garantilemiş takımların teknik direktörleri olarak kendileri hakkında ne tür yorumlar yapılırsa yapılsın, yine de güle oynaya konuşmayı becerebilseler, ortamın yumuşamasına çok büyük katkı yapacaklar... Basın mensupları hoşa gitmeyen hatta saçma sayılabilecek sorular sorabilir. Aslında bu bile işe espri katabilmek için bir fırsat. Lakin kafalar sadece “kazanmaya” odaklanmış olduğu için, “kuşku”, “endişe” gibi olumsuz duygular her zaman ağır basıyor ve gerilimin üstesinden gelebilmek mümkün olmuyor. Sonuçta; endüstrinin ve profesyonelliğin cenderesindeki oyunun keyif, eğlence boyutu her geçen gün biraz daha köreliyor ve eksiliyor...
Aziz Yıldırım, hafta içinde düzenlediği basın toplantısıyla yine gündemdeydi ve açıklamalarıyla yine gerginlik yarattı...
Her gün çatışmalar yüzünden insanların öldüğü bir ortamda futbol konuşmanın doğru olmadığını söyleyip ardından da dalga geçercesine futbol üzerine uzun uzun döktürmesi(!) ilginçti tabii. Bir yandan, spor kültürü ve eğitim eksikliğinden yakınır ve bunun üzerinden medya eleştirisi yaparken, diğer yandan spor kültürüyle hiç bağdaşmayacak şekilde, megaloman tavırlar ve kibirli yaklaşımlar sergilemesi başka bir tutarsızlığıydı...
Ona göre hiç kimse kendi isteğiyle Fenerbahçe’yi bırakamaz!.. Fenerbahçe’deki görevinden ayrılan herkesi o kovmuştur. Kulübe emeği geçenleri aşağılamayı gurur meselesi yapabilecek kadar çirkinleşmiş bir kibirlilik hali... Gururdan anladığı bu... Kulübü tek başına istediği gibi yönetirken, kendisine şakşakçılık yapan diğer yöneticilerin ezikliğini ise hiç sorun etmiyor nedense...
Basın toplantısından çıkacak en çarpıcı sonuç, Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe Kulübünü kendi çiftliği gibi gördüğü gerçeğini bir kez daha bütün çıplaklığıyla ortaya koyması olsa gerek. Kurumsallaşma üzerine kesilen onca ahkamın hiçbir karşılığı olmadığı bir kez daha görüldü. Tek kişilik gösteri sürüyor!.. Aziz Yıldırım tepedeki tek yetkili, tek karar mekanizması. Onun istemediği/onaylamadığı hiçbir kararın alınma imkanı yok. “Aleyhimize bağıranları stada sokmam”, “Terraneo’yu kovdum gitti”, “Ersun Yanal ben varken kulübün kapısından içeri giremez”, “Beni kızdırmasınlar 10 sene daha başkanlık yaparım” gibi birinci tekil şahıs ifadeler, Yıldırım’ın ruh halinin yanı sıra kulüpteki rolünü/ağırlığını da net bir şekilde ortaya koyuyor.
Ayrıca, Ersun Yanal döneminde kazandıkları şampiyonluktaki payını hatırlatarak saha içinde de ne kadar etkili olduğunun örneğini verdi Aziz Yıldırım!..
Fenerbahçe’nin güya bir yönetim kurulu var ve o kuruldaki hiç kimse kafasına estiği gibi konuşan, kafasına estiğini yapan Aziz Yıldırım’a karşı, “Peki biz burada neciyiz” diye sesini çıkaramıyor. Öyle bir eziklik ve korkaklık söz konusu ki, yetki ve karar mekanizmasını tümüyle elinde tutan tek kişiye her durumda onay vermeyi görev bellemişler.
Hayatın diğer alanlarında olduğu gibi burada da güç sahibine mutlak bir bağlılık göze çarpıyor...
Her şey bir yana, Aziz Yıldırım bir de böyle bir ortamda futbolun asla gelişemeyeceğini vurguladı ki, işte bu lafına hak vermemek mümkün değil...
- Transfere koşullanmak 16 Ocak 2025 04:12
- Oyunu saha dışına taşımak 09 Ocak 2025 04:37
- Hakemlere takık kafalar 02 Ocak 2025 04:28
- Sorun oyunda mı, oyuncu da mı? 26 Aralık 2024 04:50
- Kaybetmek kazandırabilir 19 Aralık 2024 04:20
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34