22 Nisan 2016 01:00

Gerçek ana ya da baba

Gerçek ana ya da baba

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yeraltı filminde meşhur bir yemek sahnesi vardır. Ödüllü Ankara Sıkıntısı kitabının yazarı Cevat Pekmezci, Muharrem ve Muharrem’in deyişiyle “yalakalar” bir masada oturmaktadır. Masada edilen bir lafı beğenen Cevat, not almak için kalemini aramaya başlar. Cevat’ın daha önce de başkalarının sözlerini not alıp kitaplarında kullandığını bilen Muharrem, “Sen bir hırsızsın” der. Ama içinden. Bunu herkes bilir, kimse bir şey söylemez.
Rivayet odur ki, Muharrem’in Cevat’ı suçlayışı, işte bu filmin çekilme macerasını anlatır. Zeki Demirkubuz, son filmi Kor’u çekmeye aslında daha önce niyet etmiş, filmin basın bülteninde 2007 yılında çekimlere başlandığı ama filmlerin yıkanmadan çöpe atıldığı hatırlatılmış. Bu nedensiz değildir, çünkü hayat bir Zeki Demirkubuz filmi değildir. O zamana kadar Demirkubuz ile iki yakın arkadaş olan, kuşağının önde gelen yönetmenlerinden Nuri Bilge Ceylan, Üç Maymun’u çekmektedir. O film de, Demirkubuz’un çöpe attığı filmi gibi, Yılmaz Güney’in Baba’sının serbest bir uyarlamasıdır. Üç Maymun çekilir, Cannes’da yarışır, En İyi Yönetmen Ödülü’ne layık görülür, Ceylan ödülünü “yalnız ve güzel ülkeme” diyerek alır ve eski dost yönetmenlerin arası o günden beri açıktır.
Altyapısının ilginçliği bir yana, ismi geçenler, farklı yönetmenlerin farklı filmleri nihayetinde, benzerlikleri olsa da.
Kor’un Cemal’i, yurt dışına, Romanya’ya çalışmaya gitmiş, geride eşi Emine ve küçük oğlu Mete kalmıştır. Emine konfeksiyon atölyesinden el işi alarak geçinmeye çalışır, ancak fakirlikten hasta oğlunu ameliyat ettiremez. Bir gün atölyede vaktiyle ondan hoşlanan eski patronu Ziya ile karşılaşır. Emine ile görüşmeye başlayan Ziya, Mete’nin ameliyat masraflarını karşılar. Ziya ile Emine arasında bir ilişki başlar, Ziya eşinden ayrılmaya karar verir. Bu arada birden Cemal döner. Ziya’nın yanında çalışmaya başlar. Önce ameliyatı öğrenir, ardından ilişkilerini. Gerisi, bu olanlar karşısında, önce Cemal’in, Emine ve Ziya’nın nasıl davranacakları hakkındadır, ya da davranamayacakları. Hepsi git geller yaşar, yaşamakla ölmek, evi terk etmekle dönmek, gitmek ve gelmek arasında.
İnsanın akıl dışılığı ve davranışlarının nedensizliğinden sık sık söz eden yönetmenin yine bunlar üstüne kurulu filmi, festivalde uluslararası bölümde yarıştıktan sonra vizyonda. Filmlerin uzunluğunu dakika sayısıyla ölçmek haksızlık olur, yoksa her filmin hak ettiği bir uzunluk vardır. Kor, iki buçuk saatlik süresini seyirciye çoğunlukla sıkıcılık olarak geçirdiği için uzun bir film. Aynı mutsuzlukla aynı şekilde oturan insanları aynı kamera açısıyla dakikalarca göstermek etkiyi artırmıyor çünkü. Başlarda da kolay değil, ama sonda iyice ne olduğunu, neden olduğunu anlamak güçleşiyor. Seyirci kafası karışır, sıkılır, anlam veremezse, eski filmlerdeki gibi şöyle bir açıklama ile karşılaşacaktır: davranışlar nedensiz, insan akılsızdır. O yüzden sahne sahne, olay olay detaya girmenin gereği yok, olana ve ölene anlam vermeye çalışmanın da.
Demirkubuz, Güney’in Baba’sının ve başka filmlerin adını anmayıp, filmin Japon Yönetmen Yasijuro Ozu’nun 1948 yapımı Rüzgâra Kapılmış Tavuk (Kaze No Naka No Mendori) filminden esinlendiğini söylemiş. Burada savaştan dönen adam, karısının hasta çocuklarına bakabilmek için kendini sattığını öğrenir. Gerilim yaşanır ama sonunda yüzleşen çift birbirini affedip hayata yeniden başlamaya karar verir. Kor’da ise seyirci tam bir şey söyleyecek olup vazgeçen insanları bekler. Nafile.
Kor, böylece Ozu’dan da Güney’den de ayrılır. O iki filmde erkeklik davası, sınıfsal ezilmişlik ve yoksulluk ile görünür hale gelir. Kor’da yoksulluktan ameliyat ettirilemeyen çocuğu patron ameliyat ettirir, annesi ile de “seviyeli” bir ilişki kurar. Cemal’in atölyede ustabaşı olarak çalışmaya başlaması sayesinde Demirkubuz on birinci filminde kamerasını atölyeye sokar, makine başında çalışan işçileri gösterir. Ama yine de Cemal’i işçi yapmaz, ustabaşı Cemal işçileri azarlar, Ziya da ona eşiti gibi davranır ama aralarında baştan sona tek gerilim sebebi vardır: Emine. Bu filmler daha ahlakçıdır, aileyi korumaya odaklanır ama kahramanların başına gelen kötülüklerin yoksulluktan kaynaklandığı gerçeği ortadadır. Kor, bu filmlere göre toplumsal olandan mümkün olabildiği kadar uzaklaşır, erkek egosuna alabildiği kadar bulanır.
Yazının başında anılan sahnede, Cevat, Demirkubuz’un en çok andığı yazar Dostoyevski’den şu alıntıyı yapar: “Gerçek her şeyin anasıdır ve üstündedir, zavallı egolarımızın bile.” Muharrem şöyle düzeltir, “Dostoyevski gerçek her şeyin anası değil babasıdır der. Ama çok da önemli değil.”

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa