Obama Riyad'da
Fotoğraf: Envato
Dünya siyasetinde bu haftanın en dikkat çekici resmi ziyareti kuşkusuz başkan Obama’nın Kral Salman’a konuk olduğu Riyad ziyaretiydi. Suudi kralı henüz Türkiye ziyaretinin tozunu temizlememişken ABD başkanıyla pazarlığa oturdu. Peki Suudilerin Ankara ve Washington’la pazarlığının içeriği ne olabilir? Suudiler Ankara ve Washington’ın arasındaki politika farklılıklarını bu pazarlıklarda bir koz olarak kullanmış mıdır?
Tabii Suudi niyetlerini anlamanın yanında, bu niyetleri yerine getirebilecek bir güce sahip olup olmadıklarını bilmek lazım. Bu gücü de ancak Suudilerin rekabet ettiği diğer bölgesel güçler olan Türkiye, İran, Mısır ve İsrail’le karşılaştırarak ölçebiliriz. Kestirmeden bir ölçü bu ülkelerin hegemon güç ABD nezdindeki “özgül ağırlıklarıdır”. Örneğin, Washington açısından Ankara mı, Riyad mı daha fazla “özgül ağırlığa” sahip? Beyaz Saray’ın uyguladığı protokol bize bu konuda bir fikir veriyor. Erdoğan son Washington ziyaretinde uçaktan inerken Mevlüt Çavuşoğlu tarafından karşılandı. Salman ise Mayıs 2015’te Obama’nın düzenlediği Camp David Zirvesi’ne katılmayı reddetmiş olmasına rağmen başkanı ayağına kadar getirtebiliyor.
Suudi kralının niyetini Camp David zirvesine katılmama gerekçesiyle özetleyebiliriz: Obama’nın izlediği “İran açılımına” muhalefet. Kral kendi gitmediği gibi Bahreyn’in de gitmesini engelledi. Salman - tıpkı Erdoğan ve Netanyahu gibi - Obama’nın bölgesel politikasını eğip bükmeye, yönlendirmeye çalışıyor. Bunu başaramayınca da en azından muhalefetini pazarlıkta bir koz olarak kullanıyor. Riyad, Ankara ve İsrail, Washington üzerinde etkili olabilecekleri beklentisini hâlâ taşıyorlar. Bu etkinin önemli kaynaklarından birisi Washington’a “ortak muhalefet” etmek. Yani bu “endişeli üçlü” beraber hareket ederek İran açılımını akamete uğratabileceklerini düşünüyor olabilir. Sonuçta hiçbir tek başına Obama’nın iradesini kıramadı. Çünkü Washington’u kendi rızası hilafına hareket etmeye zorlayacak güçleri yok. Washington’ın gücünü kırmak mümkün değilken bu gücü idare eden iradeyi değiştirmek mümkün mü? Endişeli üçlü Obama’nın ardından gelecek Beyaz Saray yönetiminin, açılıma “Bahçeli stayla” muhalefet eden ABD’li sağcıların elinde olmasını diliyor. Lakin Obamanın iradesinin sağlamlığı bize İran açılımının ABD’nin “devlet politikası menüsüne” dahil edildiğini gösteriyor.
Obama Riyad’a uçarak pozisyon değiştirmek için Salman’a bir şans daha tanıdı. Ancak The New York Times gazetesi başlığında ziyareti şöyle özetlemiş: “Obama ve Suudi Arabistan kralı Salman buluştular, ancak derin çatlaklar mevcut”
- Türkiye-Suriye ilişkisi 18 Aralık 2024 04:58
- Ortadoğu’da yeni döneme girerken vaziyet 11 Aralık 2024 04:32
- Lindner’in komplosu ve Almanya’da seçimler 27 Kasım 2024 04:40
- Trump'ın zaferi: Enflasyon algısı ve 2008 sonrası aile şirketleri 13 Kasım 2024 04:08
- ABD’de seçimler ve yeni saflaşma 06 Kasım 2024 04:51
- Yeni Yeşil Düzen’in sergüzeşti 30 Ekim 2024 04:35
- Tırmandırarak gerilimi azaltmak 02 Ekim 2024 04:16
- AfD’li sınıf fraksiyonları ve aile/cinsiyet politikaları 11 Eylül 2024 05:03
- Saksonya ve Thüringen'de seçimler 04 Eylül 2024 04:30
- AfD'nin aile politikası 28 Ağustos 2024 04:15
- Thüringen'de nüfus, aile ve siyasi eklemlenme 21 Ağustos 2024 04:39
- Taşra ve siyasi kültür: Doğu Almanya'da seçimlere doğru 14 Ağustos 2024 04:22