24 Nisan 2016 01:00

Zekât kadar özgürlük

Zekât kadar özgürlük

Fotoğraf: Envato

Paylaş

58 Batman doğumlu ama Mardinli. Halen izi sürülecek denli kozmopolit bir memleketten, Midyat’tan. Büyük bir ailenin evladı. Bir zamanların namdar okullarından Diyarbakır Maarif Koleji mezunu. Akabinde de Ankara’da mühendislik okuyacak.
Babası Bedii Tan’ı, tarihin gördüğü en aşağılık cezaevlerinden biri olan (aşağılık olmayanı yok gerçi ya) Diyarbakır Cezaevi’nde genç yaşta yitirdi. Neden? Çünkü işkenceye dayanamamıştı Bedii Tan. Aynı cezaevinde Ferhat Kurtay’ın öncülüğünde “dörtlerin gecesi”ni de biliyoruz. Kendini yakan dört kişiyi. Refah Partisi’yle başladığı siyasi macerası, şimdilik HDP’de devam ediyor, Diyarbakır mebusu olarak.
CNN Türk’te Cüneyt Özdemir’in programında, AK Parti Batman Milletvekili (sonradan Batman ikinci sıra olmasını beğenmeyip adaylıktan istifa edecek) Mehmet Emin Ekmen, gerginlik anında söylüyor Altan Tan’a: “Benim Ak Parti’de söz söyleme hürriyetim senin HDP’de söz söyleme hürriyetinden 10 kez fazladır.”
Tan, öfkeyle yanıtlıyor: “Bak Mehmet Emin, sen benim zekâtım kadar özgür değilsin. Sen şimdiye ne kadar kitaplarım da dahil ne yazmışsam, PKK hakkında da ne eleştiride bulunmuşsam, bunların tamamının altına gene imza atıyorum.” Aynı programda devamla şunları kaydediyor: “Ben PKK’nin, PYD’nin Suriye ile olan diyaloglarını uluslararası konjonktürde doğru bulmadığımı, Ankara’da değil, Kandil’de de söyledim sayın Murat Karayılan ile yaptığım görüşmelerde ve sohbetlerde de söyledim.”
Ülke TV’de, Nevzat Çiçek soruyor Altan Tan’a. Belli ki evvelden tanışıyorlar da:
“Altan Abi, 30-35 sorunun ortak özelliği şu: Altan Tan’ın bu kadar Müslüman kimliğiyle HDP’de ne işi var?”
Tan, bu hadisenin polemiğe çok açık olduğunu (neden?), başının sonunun ortasının sağa sola çekilecek bir şey olduğunu ve aslında hadisenin belki bir program boyunca konuşulması gerektiğini söylüyor. Haklıdır. Ve icap edince söylüyor, icap edince söylediğinin altını çizerek: “Ben politik mücadeleye Refah Partisi’nde başladım, 1987’de.” Orada Kürtçü damgası yediğini, artık siyaset yapmanın mümkün olmadığını belirtiyor. HDP’nin sol sosyalist bir parti olduğunu, kendisinin de (elhamdülillah, diyor) İslamcı olduğunu söylediğini, ve ölene kadar da (inşallah, demiyor; belli ki istiyor, o yüzden ben diyeyim) böyle olacağını vurguluyor. Müslüman ile İslamcı arasındaki fark benim işim değil bu yazıda, şimdilik onun üstünden atlayayım. Ama Tan’ın kendini değillediği şeyleri, sırayla yazmak isterim: Sosyalist değil, PKK’li değil, etnik milliyetçi değil.
Karaman’da vuku bulan tecavüz olaylarına dair (artık “iddia” değil çünkü jet hızla yüzlerce yıl hapis cezası verildi ve dava kapanıverdi) “bale” analojisi kurarak, hadiseyi “seks skandalı” hizasında değerlendirdi. Özür dilemesi bekleniyordu, dilemedi, “çakma Bebekli, çakma sosyalist” dediği kimi HDP’lilere diklendi. Ona göre o, halen tutarlıydı. Doğrudur, halen tutarlıydı da.
Altan Tan’ın portresinde enteresan bir şey yok. Dahası, şaşırtıcı bir şey yok. Yıldırım Türker’in alıntıladığı soru buranın da sorusudur: “Ensar tecavüzlerden, HDP Altan Tan’dan sorumludur. Bitti.”
Bütün mağduriyetler hesaplanabilir. Ama hesaplanmasının bunca kolay olduğu olası bir Altan Tan mağduriyetine (ve akabindeki küsmeye, küsüp gitmeye) ben razıyım. Başka rıza gösterecekler de tanıyorum, hiç Bebek görmeyen “çakma” HDP’li Altan Tan seçmenleri arasından. Saygılar sayın Tan.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa