Laiklik ya da peçvörk anayasa meselesi
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Memlekette tam da bütün sorunlarımızı hallettik, bundan kellim gari ülkenin şarkından garbına, cenubundan şimaline uzanan her köşesinde, her bucağında, hatta dağ başındaki en ufak mezralarına varıncaya kadar hemen her tarafında birlik ve beraberliğimizin temelini bir kez daha milletçe attık, atıyoruz; pekiştirdik pekiştiriyoruz inşallah derken, birdenbire kim bilir hangi “dahili-harici” şeytanların yanı sıra, keza yine kim bilir hangi hinoğlu hinlerin veya hangi şişeden çıktıklarını henüz bir türlü çözemediğimiz “cin”lerin el birliğiyle durduk yere memleket sathında yarattıkları bir mesele ile karşı karşıya kaldık maalesef!
Laiklik...
Aslında Osmanlı ecdadımızın ardından cumhuriyetle başlayan süreç içinde yazıp, çizip sonrasında da yürürlüğe koyduğumuz anayasalarımızda “laik”likten yana hep dem vurduk ama bu kavram dönüp dolaşıp nedense her defasında içinden çıkılmaz bir “mesele”ye dönüştü!
Yama üstüne yamalarla donatıp “peçvörk”e çevirdiğimiz anayasamızın halihazırdaki bu hali, kimi “akil” adamlarımıza göre halkımıza fazlasıyla “bol” gelirken, öte yandan kimilerine göre de tam aksine deli gömleğinden farksız “dar” kalıplı olduğu için çoktan rafa kaldırılmalıydı...
Öyle ya da böyle, bu bağlamda senelerce sonra gele gele nihayet eşiğine dayandığımız “Yeni Türkiye”de; taze, “turfanda” bir anayasayı “vitrin”e çıkarmak için hesapça kollarımızı sıvamışken, payitahtımızdaki yüce meclisimizin muhterem ve de kahraman başkanı, gecenin bir saatinde kim bilir hangi rüyanın etkisinde kaldıktan sonra sabahın ilk ışıklarıyla beraber anayamızın “kader”ini kendi kavlince belirledi:
“Laiklik yeni anayasade olmamalı!”
Fi tarihinde “Demirkırat”la başlayan çok partili “demokrasi” serencamımız, neredeyse on yılda bir içine sürüklendiği çeşitli badireleri atlata atlata, takla ata ata eninde sonunda gelip dayandığı şu günlerde çok şükür rayına oturdu, oturacak maşallah!
Nitekim cennet vatanımızda şu veya bu nedenlerle, şu ya da bu gerekçelerle birilerine kızan, öfkelenen, bir bakıma sinirlenip “kafasının tası atan” her vatandaş; canı istediğinde sokaklara, meydanlara dökülüp, dolayısıyla kendince “makul” bulduğu sebeplerden ötürü isterse bülbül gibi şakıyarak, isterse karga misali gakguklayıp, isterse kurbağalarla yarışırcasına vıraklayıp, böylece istediği makamda türkü çığırma hürriyetine sahip olduğu için sokaklarımızın manzara-i umumiyesi demokrasimizin pürüpak kristal aynasının ta kendisine dönüştü elhamdülillah!
“Türkiye laiktir, laik kalacak...”
Tamam!
Bin dokuz yüz yetmişli yılların bol paçalı İspanyol pantolonlarını sollayacak kertede geniş paçalı demokrasimizin şemsiyesi altında yaşayan, önceleri, daha da doğrusu cumhuriyetin ilk yıllarında “milletimizin efendisi” olan “köylü”lü vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu, zamanla çarıklarını köylerinde bıraktıktan sonra gelip yerleştikleri şehirlerimizde nihayet birer “sokaktaki vatandaş” kimliğiyle boy göstermeye başlamalarının ardından “hukuk devleti”mizin çarkları giderek düşman çatlatacak boyutlarda dönmeye başladı nitekim!
“Ya Allah bismillah allahu ekber...”
Okey!
Vee döne döne bugün bu saat gelip tosladığımız zaman diliminde, cebinde T.C. damgalı nüfus kağıdını taşıyan vatandaşlarımızın cemi cümlesi; sağda solda, orada burada, çayırda bayırda gezinirken, kazara da olsa şu veya bu minvaldeki davranışlarıyla, herhangi bir “makul şüphe”ye meydan vermeyip, hele hele bir de “yerli ve milli” vatandaş olmanın onurunu taşıyorlarsa, dahası da buldukları her ağaçın gölgesinde “mangal” yakarak keyif çatmaya, sakız çiğneyip çiğnememeye varıncaya kadar bilumum hürriyetlerini analarının ak sütü gibi tepe tepe “layık”ıyla kullanabiliyorlarsa, ehh o zaman anayasa “laik” mi, değil mi yaygarası belki de tümüyle zırva, tümüyle “teferruat”ın ta kendisi mi olur, acaba bu konuda sen ne düşünürsün Kirvem?
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30