La Liga tulum çıkarır mı?
Fotoğraf: Envato
Şampiyonlar Ligi ile UEFA Avrupa Ligi yarı finallerinde rövanş maçları bu hafta oynanacak ve tüm finalistlerin tek bir ligden çıkıp çıkmayacağı sorusunun yanıtını alacağız.
İspanya takımları (Real Madrid, Atletico Madrid, Sevilla, Villarreal) ilk maçlarda aldıkları skorlarla bu yolda önemli bir mesafe kat etmiş durumda. Atletico Madrid, evinde Bayern Münih’i 1-0 yendi. Normal şartlarda tek fark, Bayern’in üstesinden gelemeyeceği bir şey değil ama rakip Diego Simeone’nin Atleti’si olunca hesaplar daha farklı yapılıyor. Sezon boyunca La Liga ve Şampiyonlar Ligi’nde oynadıkları toplam 47 müsabakada sadece 21 gol yiyen Madrid ekibini Pep Guardiola’nın dahi çözmesi kolay değil. Bu maçla, aynı zamanda bambaşka iki futbol ekolünün son yıllardaki kıyasıya rekabetinin bir başka tezahürüne tanıklık edeceğiz. Ve sorunun yanıtını bu gece 21.45’te oynanacak maçın ardından alacağız. İspanya takımlarının tulum çıkarma hedefi yolundaki en zorlu eşleşmesinde ibre güneyden yana.
Şampiyonlar Ligi’ndeki bir diğer eşleşmede Real Madrid, 0-0’ın rövanşında Manchester City’i ağırlayacak. İlk maçta Cristiano Ronaldo’nun yokluğu City’e rakiple baş edebilme fırsatı vermişti. Ancak Real Madrid, Ronaldo yokken de çok güçlü bir kadro ve City, maçı yalnızca 4 şut atarak tamamlayabilmişti. Futbolda imkansız diye bir şey yok ama matematik ve ihtimaller her zaman var. Ligden kopan ve hafta sonu Southampton’dan 4 gol yiyen City için Santiago Bernabeau’dan çıkabilmenin ihtimali de çok düşük. Üstelik bu kez Ronaldo da sahada olacak.
Mücadelenin daha mütevazı takımlar arasında geçtiği UEFA Avrupa Ligi’nde gelenek sürüyor. 2006’dan bu yana kupayı 4 kez kazanan, son 2 yılın şampiyonu Sevilla, bu yıl ligde bekleneni veremese de kendisini son derece rahat hissettiği bu turnuvada final için avantajlı konumda. İlk maçta Shakhtar Donetsk ile deplasmanda 2-2 berabere kaldılar. Mantık, Unai Emery ve İspanyolları işaret ediyor.
La Liga’nın “Küçük Atletico Madrid’i” Villarreal de ilk maçta Liverpool’u son dakikada attığı golle mağlup etti ve rövanş için avantaj elde etti. İspanya’nın en az gol yiyen 3. takımı konumundaki “Sarı Denizaltı” daha önce Napoli ve Bayer Leverkusen karşısında gördüğümüz üzere, bu tip eşleşmelerde gol atması, alt etmesi kolay olan bir takım değil. Jürgen Klopp’un bir şekilde buraya kadar taşıdığı Liverpool’unun işi de hiç kolay olmayacak. Anfield’ın büyüsüne çok ihtiyaç var ama bahisler burada da favori olarak İspanyolları gösteriyor.
Kısacası son 10 yılda futboldaki hegemonyasını dünyaya kabul ettiren İspanya, bir ilki gerçekleştirmeye çok yakın. Avrupa’daki tüm finalistlerin tek bir ülkeden çıkması, kuşkusuz, tesadüfle açıklanabilecek bir şey olmayacak. İspanya milli takımı bu süreçte, 2014 Dünya Kupası hariç tüm kupaları (2008-2012 Avrupa Kupaları, 2010 Dünya Kupası) kazandı. İspanya kulüp takımları, 4’ü Barcelona, 1’i Real Madrid’le 5 Şampiyonlar Ligi; 4’ü Sevilla, 2’si Atletico Madrid’le 6 UEFA Avrupa Ligi kupası kazandı.
Bu başarıların bazıları topa sahip olmaya dayalı futbol (ki bu da Barcelona-İspanya orijinli bir sistem) oynayan takımlarla, bazıları ise bu futbolu çok iyi bozan, çok iyi savunma yapan, direkt futbol ustası (2014’teki Real Madrid, Simeone’nin Atletico Madrid’i, bu yılki Villarreal) takımlarla kazanıldı.
İspanya bu süreçte, ekonomik olarak yarışmakta zorlandığı Premier Lig ve İngiliz futbolunun aksine dışarıya da büyük kârlarla çok sayıda futbolcu sattı. Yani hem şampiyonluklar kazandı, hem büyük futbolcular çıkardı hem de tüm dünyayı etkileyen oyun sistemlerinin beyni oldu (Bayern’in bile başında Pep var).
Avrupa futbolunda bu yılın hikayesi Leicester City’nin peri masalı olsa da İspanya futbolunun Barcelona ve Real Madrid’in “süper zengin kulüp”ler olmasından çok daha derin nedenlere dayanan hegemonyası daha kalıcı bir başarıya işaret ediyor. İspanya eğer finallerde 4’te 4* yaparsa tarihe şık bir not daha düşmüş olacak ve gözler 2016 Fransa’ya çevrilecek.
*Bu takımların arasında Barcelona’nın olmaması ve onun da yine bir La Liga takımı tarafından elenmiş olması tabloyu daha da güçlendiriyor.
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25