04 Mayıs 2016 00:50

Talât Paşa’ya sorun bakalım manşetimiz ne olsun?

Talât Paşa’ya sorun bakalım manşetimiz ne olsun?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Zülfikar Doğan yazdı:
“Konya’da 10 yerel gazete birden aynı birinci sayfa ve aynı manşetle yayımlanıyor.” (14 Nisan 2016)
Tek millet...
Tek vatan…
Tek dil… 
Tek bayrak…
Tek manşet (medyası)… ülküsü doğrultusunda…
Yerel basın, genelin/yaygının izinde… Demek… 
Bu tespiti yapmak, artık ‘sanı’ ya da isabeti teste muhtaç ‘analiz’ olmaktan çıktı.
Zira zehap değil, essahtan öyleymiş:  
Gazetelerin muhtevası, yazılıp çizilecekler icabında ve haddizatında bizatihi Tayyip Erdoğan tarafından belirleniyor… muş.
Nereden mi biliyorum?

‘FEHMİ ABİ’ ÖYLE GÖRMÜŞ
Gazeteci Fehmi Koru, 17/25 Aralık (yolsuzluk) operasyonu sırasında yaşananları “Ben böyle gördüm” adıyla kitaplaştırmış...
Henüz görmedim… Okumadım… Okuyanlar haber-dar etti… (T24, 23 Nisan 2016)
Fehmi Koru, “Gördüğüm manzara karşısındaki şaşkınlığımı tahmin edemezsiniz…” diye yazmış:
“Evin alt katı(na)… iner inmez, hepsini yakından tanıdığım, Sabah, Star, Yeni Şafak ve Yeni Akit gazetelerinde köşeleri olan orada bekleşen gazetecilerle karşılaştım. Bana refakat eden koruma, Erdoğan’dan ‘sabah brifingi’ almaya gelen gazetecilerden sandığı için olacak, beni de alt kat salona indirmişti. Kendimi diğerlerinden ayıracak ne dediğimi yaşadığım şaşkınlık yüzünden hatırlamıyorum; ama uyarım üzerine koruma beni hemen yukarı kata çıkardı, beklemem için evin girişindeki salona aldı.”

KISIKLI’DA ARZUHALCİ ‘KÖŞE’LER 
Koru’yu şaşırtan manzaranın kahramanı “köşe yazarları” neyi bekliyor?
Tayyip Erdoğan’ı…
Neden?
“Sabah brifingi” almak için…
O “Sabah brifingi”inin devamı…öğlesi, akşamı da var mı?
Bilmiyoruz…
Fakat Fehmi Koru’nu kitabından artık şunu biliyoruz:
Koru’nun “hepsini yakından tanıdığı” “Sabah, Star, Yeni Şafak ve Yeni Akit gazetelerinde köşeleri olan, orada bekleşen gazeteciler” Erdoğan’dan “Sabah brifingi” alacak…
Yani?
Hangi yazarın köşesinde o gün neyi nasıl -belki de hangi ifadelerle- yazacağını söyleyecek…
Yazarlar arasında -belki de- mevzu, savunulacak-çakılacak kişiler -de- bölüştürülecek…
O günlük köşe yazısı talimnamesini koltuğunun altına alacak, gazetesine gidecek ve bi’sonraki gün okuyucusuna neyi nasıl düşünmesi gerektiğini bildirecek…
Saray’ın çerçevesini ‘çerçeve’leyecek köşesinde, okur da “aaa vay be… demek, öyleymiş” nidasıyla o ‘çerçeve’den olan biteni okuyacak…
İşte, evde, kahvede… Her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa orda ezber edecek… Suretin suretleri olarak.

TALÂT PAŞA DA ‘AKŞAM BRİFİNGİ’ VERİRMİŞ
Vesile olsun… Nakledeyim… Eskiden de… Misal. İttihatçılar devrinde de işler böyle yürüyormuş…

Falih Rıfkı (Atay) anlatsın, ilk ‘başyazı’sını nasıl yazdığını…
Buyurun, Falih Beyi okuyalım:
“Ben Tanin’de çalışıyorum. Bir akşamüstü Babanzade İsmail Hakkı başmakalesini bize teslim etti ve dedi ki:
-      Bunun neşrolunup olunmayacağını kabine toplantısından sonra Dahiliye Nazırı Talât Bey’e sorarsınız. Eğer zamanı değilse, Talât Bey’den bir başmakale konusu ister, siz yazarsınız.
(……..)
Tanin yazı işleri odasında bir hayli bekledik… Talât Bey de beni ve arkadaşımı Sultanahmet taraflarında oturmakta olduğu evine çağırdı.
(…..)
Bir müddet sonra Talât Bey, çıplak ayağında terlik, üstünde beyaz patiska entarisi, çıplak göğsünü kaşıyarak geldi:
-       Ne var ne yok bakalım?

YAZ BAKALIM FALİH RIFKI
İşimizi anlattık. 
-       Ha….dedi, o makaleyi belki öbür gün koyarsınız. 
-       Yarın için bir mevzu?
-       Mevzu, mevzu… Durunuz.
Dedi ve köşe minderi üstünde yanlamasına uzanarak, kesik, kesik, yarı bitmiş cümlelerle bize bir mevzu verdi: (…….)
(Cümle cümle dikte eder- e.a)
-       Haydi bakalım, bir şeye benzetirsiniz, dedi ve bir de 
-       ‘- Uğurlar olsun’ savurup esniyerek odadan çıktı.
Benim ilk yazdığım gündelik gazete başmakalesi budur.” (Falih Rıfkı, Zeytindağı, s. 24-25, ara başlıklar ve vurgular benden-e.a)
Gördüğüm fark şu:
Talât (Paşa) Bey Sultanahmet’teki evinde, entarisiyle gazeteci kabul ediyor, orasını burasını kaşıyarak, “akşam brifingi” veriyor… 
Bi’ sonraki gün çıkacak makaleyi dikte ediyor, gerisini siz halledin diyerek, “basın özgürlüğü”ne riayet ediyor, gazetecinin yaratıcı cümlelerine emanet ediyor, milli meseleyi…

FARK PATİSKA ENTARİDE… Bİ’DE…
Tayyip Bey ise Kısıklı’daki evinde, patiska entari... Bak işte Fehmi Koru, bu detayı vermiyor fakat muhtemelen entari -olsa bilem patiska- değil-dir, takım elbise ile karşılıyor-dur maiyetindeki gazetecilerini Tayyip Bey ve Talât Bey’in aksine o, “sabah brifingi” veriyor…
Ne yazacaklarını ‘brief’ ediyor, gerisini maiyetin becerisine havale ediyor…
Ertesi gün de okurları o “fikir”lerle fikrediyor… Nüsha-laşıyor.
Talât Paşa’dan Tayyip Paşa’ya… geldiğimiz yer burası. 
Falih Rıfkı’dan Talât Paşa’nın baş muharrirliğini öğrendik…
Tayyip Paşa’nın gazetecilik maharetini bakalım bize kim aktaracak?
Fehmi Bey… Senin yakın tanışlardan… Sabah, Yeni Şafak, Star mıtardaki elemanlardan ‘tıs’ yok… 
Siz deyi verin gari… Kim bu Tayyip’in arzuhalcileri? 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa