Hak grevi ve mahkemelere olan saygının arttırılması
Fotoğraf: Envato
İşçi işveren arasında çıkan uyuşmazlıkların en kısa zamanda en az maliyetle çözümü 1963-1980 yılları arasında hak grevi ile bulunmuştu.
Anayasa Mahkemesi 1963/118 E, 1963/192 K, 15.07.1963 tarihli kararında hak grevinin anayasaya aykırı olmadığına karar vermişti.
Anayasa Mahkemesine göre;
“Anayasanın 47. maddesi, işçilerin iktisadi ve sosyal durumlarını korumak üzere grev yapabileceklerini açıkça bildirmiştir. Şu unutulmamalıdır ki sözleşmelere dayanan işçi haklarının alınması gereği ile Anayasanın işçilere sağladığı ilk yetki “hak arama hürriyeti” başlıklı 31. maddesi uyarınca mahkemeye başvurmaktır. Ancak yargı yolunun, sonuca grev yolu ölçüsünde çabuk ulaştıran bir yol olmadığını göz önünde tutan Anayasa koyucu, işçilere sözleşmeye dayanan haklarını elde etmek içinde dava hakkının yanında grev yetkisi vermiştir”.
12 Eylül Darbesi sonrası yapılan 1982 Anayasası, Anayasa Mahkemesinin yargı yolundan daha hızlı bir şekilde sonuca ulaşmayı sağlayan bir hak olarak tanımladığı hak grevinden anayasal güvenceyi kaldırdı. 1982 Anayasası grev hakkını düzenleyen 54. maddesinin gerekçesinde “Başka değişle hak grevi yolu tıkanmıştır. Mahkemelere saygı ve çalışma barışı ilkeleri hak grevinin yasaklanmasına amil olmuştur. Bir toplu iş sözleşmesi döneminde mutlak iş barışı esası kabul edilmiştir” denildi.
Sonuç olarak, 12 Eylül darbesi ile hak grevi yolunu tıkadılar. Sendikalaşmayı sadece işveren ve kamu otoritesinin icazetine bağlayan bir sistem kurdular.
Şimdi de diyorlar ki;
Sadece 2015 yılında ilk derece mahkemelerimizde işçi ve işverenler arasında yaklaşık 600 bin dava görüldü.
İş mahkemelerinde bir davanın ortalama görülme süresi 2015 yılında 431 gün oldu. 431 günlük bu süre 281 gün olan tüm hukuk davalarındaki ortalama yargılamayı sonlandırma süresinin iki katıdır.
İş davalarının Yargıtayda ortalama görülme süresi ise 1-1.5 yıldır. Dolayısıyla işçi ve işverenlerin birbirlerine karşı açmış oldukları davalarda karar verilmesi ve bu kararın kesinleşebilmesi için ortalama 2-2.5 yıl gibi bir sürenin geçmesi gerekmektedir.
Toplam iş uyuşmazlıklarının yüzde 60’ını işçi alacakları ile işe iade talepli davalar oluşturmaktadır. *
Bu saptamaları yapan, sayısal verileri veren kişi Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Bilal Uçar. Açıklamada geçen “İş davalarının yüzde 60’ını işçi alacakları ve işe iade davaları oluşturuyor” saptamasından işçilerin çalışırken ödenmeyen haklarını işten atılma korkusuyla dava yoluyla isteyemedikleri sonucu çıkmaktadır.
Yani, işçiler çalışırken kendilerine ödenmeyen fazla çalışmaları için, eksik ya da hiç yatırılmayan SGK primleri için, kullandırılmayan yıllık izinleri için, çalıştırıldıkları halde ücreti ödenmeyen hafta tatili ve genel tatil alacakları için işten atılmadan dava açamıyorlar. İşten atıldıktan sonra açtıkları davlarda ise bu haklarının önemli bir bölümü zaman aşımı, gerçek ücretin tespit edilememesi gibi nedenlerle budanıyor.
Tekrar başa dönersek;
Mahkemelere olan saygıyı arttırmak gibi saçma bir gerekçeyle hak grevini işçilerin ellerinden aldılar.
İşçileri sadece işten atıldıktan sonra hak arayabilen kişiler konumuna düşürdüler.
İşçiler işten atıldıktan sonra mahkemelere olan saygılarını gösterip alacaklarının zaman aşımına uğramamış kadarını ancak talep edebilir hale geldiler.
Şimdi de “İşçiler çok fazla dava açıyor, biz bu davaların altından kalkamıyoruz, davaların uzaması adil yargılama hakkını ortadan kaldırıyor, iş davalarına zorunlu arabuluculuk sistemi getirip mahkemelerin iş yükünü azaltalım” diyorlar.
Hiç kimsenin aklına, sendikalaşmanın önündeki engelleri ortadan kaldırıp, hak grevi yoluyla uyuşmazlıkları doğmadan sona erdiren, işçinin hakkını çalışırken koruyan, Anayasa Mahkemesinin ülkenin sosyolojik durumundan hareketle olumlu bulduğu hak grevini yeniden düzenlemek gelmiyor.
Hak grevi mahkemelere olan saygı gerekçesiyle ortadan kaldırılmamış gibi, arabuluculuk mahkemelerin saygınlığını arttıracakmış gibi artan dava yükünü azaltmayı arabuluculukta bulmaya çalışıyorlar.
Gel de çatlama.
*http://www.basin.adalet.gov.tr/Etkinlik/ULUSLARARASi-ARABULUCULUK-SEMPOZYUMU-iSTANBUL-DA-BASLADi
- Ücretli öğretmenler artık görülmek, haklarına kavuşmak istiyorlar 25 Eylül 2023 04:50
- Güvencesizliğe mahkum edilmiş öğretmenlik: Ücretli öğretmenlik 02 Ağustos 2023 04:14
- Harap olan gözeler 19 Temmuz 2023 04:11
- Güç-İktidar-Hak 12 Temmuz 2023 04:26
- Dayanışma-iyilik-yoksulluk ve sosyal politika 21 Haziran 2023 04:27
- Pes artık: Aile mahkemesi kararı ile sendikal faaliyetin engellenmesini de gördük 14 Haziran 2023 04:26
- Toplu iş sözleşmesi yetki belirleme süresi kısaltılabilir 07 Haziran 2023 04:25
- Sosyal zeka ve hakka saygı 24 Mayıs 2023 04:26
- Demokrasinin güzelliği budur bizim oğlan 17 Mayıs 2023 04:40
- Kanuna karşı hile ve esnaf kuryelik 10 Mayıs 2023 04:40
- Çalışan yoksulluğu ve sosyal iyilik hali 03 Mayıs 2023 04:09
- Kalben yakın olanlar: ‘Gulaça’ 26 Nisan 2023 04:36