İki adlî vaka
Ölçülü biçili saldırı
Can Dündar’a yöneltilen tabancalı saldırının üzerinden üç gün geçmişken sen hâlâ bu olayı mı yazıyorsun Ahmet Say? Evet bunu yazıyorum, çünkü üç gün değil, üç yıl da geçse bu saldırı, “pis numara” denen örneklerden biri olarak hatırlanacak özellikte.
Can Dündar’ın beş adım önüne kadar gelip de yere kurşun sıkmanın anlamı nedir? Asıl hayret ettiğim şu: Bu vatandaş, sabahın köründe gelmiş adliyeye, canı isterse adliye binasının içinde, canı istemezse adliyenin önünde saatlerce gezinmiş, hep ortalıkta beklemiş, hep göz önünde durmuş… Ama nasıl oluyorsa hiçbir görevlinin dikkatini çekmemiş! Hiçbir görevli, onun bu “korumalı bölge”ye tabancayla nasıl girdiğini düşünememiş! Nasıl oluyorsa…
Bu çirkin olayın anlamlı ve insanî bir yüzü de var: Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar’ın müthiş bir refleksle tabancalı saldırgana bir anda çullanıvermesi…
Şu işe bakın: Halktan biri olarak “vatan haini!” diye haykırıp tabancayla yere ateş etmenin ardından gelen beş küsur yıl hapis cezası…
Durun, yargı daha tamamlanmadı! Burası Türkiye!
“Faili meçhul kalmayacak”tı hani?
Okurlarıma hatırlatmak istiyorum: Başbakanlık görevinden selâmetle ayrılan Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürüldüğü 28 Kasım 2015 günü, şöyle bir açıklama yapmıştı:
“Faili meçhul bizim dönemimizde kalmaz, kalmayacaktır! İdarî soruşturma süratle yapılacak ve kamuoyuyla paylaşılacaktır. Diyarbakır’daki vatandaşlara çağrım, olayın aydınlatılmasını beklemeleridir.”
“Diyarbakırlı vatandaş” değilim, ama vatandaşım: Değerli bir hukukçu, değerli bir aydın olan Tahir Elçi’yi herkesin gözü önünde güpegündüz öldürüp ellerini çırparak oradan ayrılan failin yargıç önüne çıkarılmasını altı aydır bekliyoruz. Artık Davutoğlu’nun başbakanlık dönemi kapandığına göre, acaba Tahir Elçi cinayetinin bundan böyle “faili meçhul” kalmasına göz yummamız isteniyor demektir.
Evrensel'i Takip Et