12 Mayıs 2016 00:11

At, avrat, silah ve bıyık…

At, avrat, silah ve bıyık…

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Büyük İskender, sakalı kaptırıp yakalanmasınlar diye, savaşa giden askerlerine sakal bırakmayı yasaklamıştı. Roma’da zenginlerin “tıraşçı köleleri”vardı, yoksullar ise “halk berberleri”nin “demir novalica”larıyla kazıtıyordu suratlarını. Bu demir, çabuk paslanıp körleştiği için pek çok Romalının yüzü delik deşikti. Tetanos da cabası... Ama bu zayiatlar, Romalıları berbere gitmekten alıkoymuyordu. O zamanlar da berber dükkanları dedikodu ve kumkuma yuvasıydı çünkü. Ayrıca insanın köle mi yoksa efendi mi olduğu kıllardan şıp diye anlaşılıyordu.
AKP’de de berber efendi, buyurdu: “Bıyık bırakın!” Erkeğin erki, bıyıktan geçiyor çünkü. Başbakan adayları bir bir bıyık bırakmaya başladı.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan
Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal
Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş…
Kervana Bekir Bozdağ da katıldı.
Yakışmış.  
At, avrat, silah!
Sakal sünnet, bıyık farz!
Kalem bıyık…
Badem bıyık…
Çengel bıyık…
Kaytan bıyık…
Pos bıyık…
Hilal bıyık…
Pisi bıyık…
Fırça bıyık…
Püskül bıyık…
Dali bıyığı, Hitler bıyığı…
Berberbaşının “bıyık siparişi”nden sonra bıyık stili için, bıyık kırptırmak için berberlerde sıraya girmeyen vekil vükela, bakan bakmayan kalmadı.
Ucunda başbakanlık var.
Bıyık deyip geçmeyin. İyi, kallavi bir bıyığın iki ucuna iki adam asılır.
Sözcükler içinde uyusun, Tahsin Yücel, “Bıyık Söylencesi” romanında bıyığı bir takıntı, bir gösterge kimliğiyle kullanıp nefis bir güç eleştirisi yapar.   
Askerden köyüne dönen Cumali’yi Berber Ziya pohpohlar ve Cumali bıyık bırakır.  Sonrasındaysa Cumali ile bıyığı ayrı kişilikler olup çıkarlar. Bıyığa köylüler ve Cumali, başka biri gibi davranır. Cumali’nin tuhaf, görkemli bıyığı, adamı bir kahramana dönüştürür.
Bıyık, romanda ayrıca önemli bir erkeklik göstergesidir de. Ancak bu gösterge, Cumali’nin başına bela olmaya başlar. Halkın ilgisi Cumali’ye değil, bıyığa yönelir. Köylü, Cumali’yi unutup bıyığı kahramanlaştırır. Sonunda da Cumali’nin kişiliği, bıyık karşısında silikleşir, yabancılaşır. Cumali, bıyığının adamı olur.
Kasabalılar, bu olağanüstü bıyığı bugünün ve yarının ışıltılı simgesi görür. Berber, kendi başyapıtı, mucizesi sayar. Her gün süsler püsler, pudralar, yağlar. Genç kızlar, bıyığın geceleri uçarak dolaştığına, koyunlarına girdiğine inanırlar.
Cumali ise yavaş yavaş onun bir uzantısına dönüşür. Bıyığın haşmeti altında ezilir. Erkekliğini bile yitirir neredeyse. Yine de baş tacı eder bıyığını. Yalnızca Cumali’nin karısı direnir bu zorlu bıyığa karşı. Ancak o da yelkenleri suya indirir sonunda.  
Memleket, “Cumali’nin köyü”ne döndü. Bıyıktan deva derman umar olduk. Onca belanın içinde kıldan tüyden işlerle uğraşıyoruz. Ancak hakkını yemeyelim, Cumhurbaşkanının “bıyık buyruğu”  da memleket için önemli görünüyor. Öyleyse bırakalım bütün AKP’li bakanlar, vekiller bıyıklansın.
Bıyıklar, daha iyi yönetir ülkeyi. Davutoğlu’nun bıyığı yetmedi yönetmek için.
Bir badem bıyık, bir hilal bıyık…
Yeni bir “bıyık koalisyonu” neden olmasın? Hazır, Bahçeli de koalisyona hazırız demişken…
Bu koalisyonun kulisi de Meclis berberi olacak. Köleler, orada teslim ediyorlar çünkü başlarını başberbere… Efendilerle köleleri yüzlerine bakıp anlamaksa hiç de zor değil!
Halk mı?
Çelik testereyle tıraş ediliyor yıllardır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa