AKP’nin son yumurtladığı cevher “partili cumhurbaşkanı” oldu. Herhalde Başkanlık anayasasını TBMM’den geçiremeyeceklerini, sonbaharda yapmayı planladıkları erken seçimde de HDP ve MHP’yi yüzde on altında bırakamayacaklarını yaptırdıkları anketlerden gördüler ki, şimdi B planımız dedikleri “partili cumhurbaşkanı”  önerisini gündeme getirdiler.
AKP yetkilisinin açıklamasına göre, Haziran ayına kadar partili cumhurbaşkanı için TBMM’ne birkaç Anayasa değişikliği önerisi getireceklermiş. Örneğin, Anayasa’dan Cumhurbaşkanı’nın tarafsız olacağına dair hükümleri çıkaracaklarmış.
Eğer, yine kamuoyunu oyalamak, bazı konulardan dikkatlerini başka yöne çevirmek gibi bir hile değilse, “partili cumhurbaşkanı” Anayasanın değiştirilip başkanlık sisteminin getirilmesinden daha kötü bir şey.
Partili cumhurbaşkanı dedikleri, mevcut durumun yasalaştırılması manasına geliyor. Şu anda zaten Anayasa ihlal edilerek partili cumhurbaşkanı sistemi fiilen işletiliyor.
Fakat, şimdi fiilen yürütülen sistemde sadece cumhurbaşkanının durumu Anayasaya aykırı değil. Başbakan’ın durumu da Anayasaya aykırı. Yani, birkaç anayasa maddesi değiştirilip, Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığını kaldırınca iş çözülmüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanı hiçe sayan, Başbakan’a sıradan bir memur gibi davranan uygulamanın da ya yasaya uydurulması gerekiyor ya da Erdoğan’ın bu yetki gaspına son vermesi gerekiyor.
Partili cumhurbaşkanı, yani şimdiki uygulama, başkanlık sisteminden niye daha kötü. Çünkü, başkanlık sistemini içerir bir yeni anayasa yapıldığında, iyi kötü başkanı denetleyen, sorumlu kılan bir mekanizma kurulur. Şimdiki sistemde, düşünülen “partili cumhurbaşkanı” sisteminde cumhurbaşkanı son derece geniş yetkilere sahip fakat sorumsuz. Yani, cumhurbaşkanını icraatlarından ötürü yargılayamıyorsunuz. Sadece “vatana ihanet” suçlaması ile yargılayabiliyorsunuz.  Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçildiğinden bugüne kadar onlarca kez yasaları ihlal etti, Anayasayı ihlal etti fakat Anayasaya göre yargılanamıyor. Çünkü, mevcut Anayasayı yapanlar cumhurbaşkanının TBMM tarafından seçileceğini ve tarafsız olacağını öngörmüşler ve böyle bir cumhurbaşkanının TBMM’sini hiçe sayamayacağını, hükümeti yönetmeye kalkacağını düşünmemişler. Mevcut Anayasa Evren, Demirel, Sezer, Gül  gibi cumhurbaşkanları öngörmüş.
TBMM’deki partiler dağılımı ve AKP’nin Erdoğan’a kayıtsız şartsız biat etmesi Erdoğan’ın her gün yasaları ihlal etmesine olanak sağlıyor. Meclis anayasayı değiştiremiyor ama Anayasa kevgire dönmüş. Meclisin çözüm olmaması, Meclis dışı çözümleri çare olarak akıllara getiriyor. Erdoğan da, Meclis’ten kendini dizginleyebilecek bir çözüm çıkmayacağını bildiği için ve kullanmakta olduğu iktidarını yitirdiğinde kendinin, ailesinin ve yakınındakilerin başının belaya girebileceği kaygısı ile iktidarını kaybetmemek, en kötüsü bugünkü gibi fiili durumlar yaratarak, Anayasaya falan aldırmadan gidebildiği kadar gitmek istiyor.
Bakalım ne zamana kadar!

Evrensel'i Takip Et