13 Mayıs 2016 00:28

Pelikanlaştırabildiklerimizden misiniz?

Pelikanlaştırabildiklerimizden misiniz?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye gibi az okuyan, ama bol keseden çokça asılsız ahkam kesen insanların çok olduğu bir ülkede, düşüncelerin kısa cümlelerle ifade edildiği Twitter gibi bir medya mecrasının fenomen olmasına şaşmamalı.
Twitter bugün ülkedeki siyasi güç mücadelesinde büyük rol oynuyor. Yeni Türkiye’de güç savaşları sosyal medya arenasında yaşanıyor ve imparatorun gladyatörü vazifesini üstlenmiş olan kalemşorlar 140 vuruş esasıyla siyasi suikastlara imza atıyorlar.
Eskiden Topal Osmanlar vardı, artık Pelikan kalemşorları var.
Siyasi suikastlarla muhalifleri bertaraf etme işi de artık boğmakla, öldürmekle değil, sosyal medyadan üstümüze boca edilen yalan, iftira ve fitneyle oluyor. Günümüz Türkiyesi’nde yalan, iftira ve fitne üretmeyi meslek edinmiş, profesyonel kadrolardan bahsediliyor. Bunların bir kısmı kurumsallaşmış Troller; yani kimliği karanlık bilgi kirleticileri; bazıları gönüllü nefer. İçlerinde öyleleri var ki, muktedire yaranmak ve “yeni Türkiye” idealinden maddi ve siyasi çıkar sağlamak için kendilerinin bile inanmadıkları yalanları her gün bıkmadan usanmadan depomuza dolduran pompacı gibi çalışıyorlar. Eskiden saray soytarısı veya bildiğin yalaka tabir edilen bu tiplerin şimdi bir de Pelikan modeli çıkmış. Çokça Amerikan filmi izleyip, House of Cards gibi politik entrika dizilerinden beslendiklerinden olsa gerek, kendi adlarını da bir Amerikan filminden esinlenerek koymuşlar. Acıyalım mı, gülelim mi karar vermesi zor. Çünkü bu Pelikanlardan oldukları iddia edilen bazı yazar, çizer, TV program katılımcısı oldukları söylenen zevatın görünürdeki halleri evlere şenlik. İçlerinde en çok adı geçen bir tanesi var mesela, babasının soyadıyla annesinin televizyon programında yaptığı türlü şaklabanlıklarla muktedire yaranmak için bir takla atmadığı kalıyor. Yeni Türkiye’nin toplum mühendisleri bu yalakalardan oluşuyor.
Sosyal medya, bugün minareyi çalanın kılıfını hazırlamak için kullandığı çok işlevsel bir mecra.
Öyle ki, minareyi çalan hırsızlıktan hemen sonra bir Twitter hesabı açıp “Minarenin çalındığını söyleyenlerin büyük yalanı” şeklinde milyonlarca tweet atarak hırsızdan hesap soranın (ya da sormaya cesaret edebilenin) kredibilitesini sıfırlamak için kampanya başlatıyor.
Bir sayfa aklı başında yazı bile okumaya tenezzül etmeyen Reality TV bağımlısı halkımızın 140 vuruşluk siyasi suikastlara gösterdiği teveccüh de ayrı yazının konusu.
Geçenlerde Twitter’da “Günün Yalanları” adında bir hesaba denk geldim. 17 bin kişi izliyor bu hesabı. “Günün Yalanları” hesabından sistematik olarak yayılan bilgiler arasında şöyle şeyler var:
“Selahattin Demirtaş’ın medya beni dışlıyor yalanı”
“Türkiye mültecileri kovuyor yalanı”
“Birleşmiş Milletler Komiseri El Hüseyin’in Türkiye, Güneydoğu’da araştırma yapmamızı reddetti yalanı”
 “Türk firma İŞİD’e bomba verdi yalanı”
“HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken’in TBMM komisyonunda dokunulmazlıklar tartışılırken linç edildiği yalanı”
Bu hesapta yer alan bu “doğru” ya da “doğru olması büyük ihtimal” olan olaylar, durumlar her gün sistematik olarak “yalanmış” gibi çarpıtılarak kamusal alana yayılıyor.
Öyle ki, gerçeği bulmak istiyorsanız, neredeyse bu sitede “yalan” diye yazılanları okumak yeterli olacak.
Ben İdris Baluken olayını nasıl anlattıklarına baktım sitede. Anayasa komisyonunda HDP Milletvekili Garo Paylan’a saldıran AKP milletvekilleri herkesin malumu. Anayasa komisyonunda planlı ve örgütlü bir şekilde saldırıya uğrayan Paylan’ı korumak için yerinden kalkıp müdahale eden İdris Baluken, “günün yalanları” hesabına bakılırsa, meğerse “yumruk atarak” olayların seyrini değiştirmiş ve grupta şiddet yaratmış. Komisyonda yaşananların ayrıntılı bir videosunu izleme şansımız olmasa, “Günün yalanları”nın yazdıklarına inanma ihtimalimiz olabilir. Ama biz o salonda AKP Milletvekili Mehmet Metiner başta olmak üzere, diğer AKP’li vekillerin HDP vekiline karşı nasıl kaba şiddet uyguladıklarını, utanmadan Meclisi boks ringine çevirdiklerini yine sosyal medyadan anbean izliyoruz.  İdris Baluken sadece Garo Paylan’ı, saldırgan AKP milletvekillerinin sınır tanımayan şiddetinden korumak için yerinden kalkıp müdahale ediyor. Sonra o meşhur arbede, uçan tekme, yürüyen yumruk, çıkan omuz, parlamentonun yerlerde sürünen prestiji.
Videoyu izleyince anlıyoruz ki, “Günün yalanları” hesabını yönetenler basbayağı minareyi çalmış, kılıfını da sosyal medya tezviratıyla hazırlıyor. Pelikancılar da bunun bir başka versiyonu. Biraz daha üst düzey yıkama yağlama pompalama yapan grubu.
Her ne ise, demek istediğim şu: Sosyal medya alternatif bilgi ve görüşlere ulaşmak için uygun bir mecra olmakla birlikte, aynı zamanda yalan ve tezvirat üretimi için de mümbit bir alan. Muktedirin medya cambazları sosyal medyanın bu özelliğini biliyor ve çok iyi kullanıyorlar. Büyük medyanın çoktan beridir örgütlü yalan makinesi gibi işlev gördüğü bir ülkede, sosyal medyadan da pompalanan “inandırıcı yalanlar” büyük bir bilgi kirlenmesi yaratırken, halkın alternatif bilgiye ulaşmasının da önünde engel teşkil ediyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa