En iyisi Beşiktaş

Süper Lig’de sezonun son iki haftasına en yakın takipçisi Fenerbahçe’nin 6 puan önünde giren Beşiktaş ipi göğüsledi sayılır. Bir mucize gerçekleşmezse siyah-beyazlı ekip 7 yıl aradan sonra şampiyonluk mutluluğu yaşayacak.
Beşiktaş’ın bu sezon ligin en etkili ve aynı zamanda en göze hoş gelen futbolunu sergilediği konusunda herkes hemfikir. Dolayısıyla şampiyonluğu en çok hak eden takım olduğu da söylenebilir.
Tabii öncelikle teknik direktör Şenol Güneş’i kutlamak lazım. Her ne kadar birbirini iyi tanıyan oyunculardan oluşan oturmuş bir takımın başına geldiyse de yeni transferleri kadroya monte etme işini çok iyi başardı. Bunun yanı sıra ne zaman kime görev vereceğini, ne zaman hangi oyuncuyu kenara alacağını da iyi belirledi Güneş. Quaresma gibi sağı solu hiç belli olmayan, takıma büyük katkılar sağlayabileceği gibi büyük zararlar verebilme potansiyeline de sahip zor bir oyuncuyu bile en iyi verim alabilecek şekilde idare etti.
Bu arada sezona göz atıldığında, özellikle Sosa ve Gomez’in “tam isabet” transferler olduğunu söylemek gerekiyor...
Orta sahada Atiba’nın olağanüstü fizik gücü ve mücadeleci oyun karakteri, Sosa ile Oğuzhan’ın bireysel yeteneği ve yaratıcılığı, Olcay’ın da çalışkanlığı Beşiktaş ile diğer takımlar arasındaki en büyük farkı yarattı... Öne çıkan bu dörtlüye zaman zaman Quaresma ile Gökhan Töre de eşlik etti. Ligin ilk yarısında pek umut verici görüntü sergileyemeyen Quaresma, ikinci yarıyla birlikte toparlandı. Yarışın kızıştığı son haftalarda takım oyununa daha fazla uyum gösteren ve daha disiplinli bir Quaresma izlemeye başladık. Gökhan ise bunun tam tersi bir grafik çizdi. Ligin ilk yarısındaki etkili performansıyla dikkat çeken ve Beşiktaş’ın bu sezonki en önemli kozlarından birisi olacağı yolunda güçlü işaretler veren Gökhan, ikinci yarıyla birlikte adeta kayboldu.
Aslında Atiba dışındaki orta saha oyuncuları işin savunma kısmında yeterli görünmeseler de Beşiktaş genellikle yüksek oranlarda topa sahip olduğu için bu zaaf kendini pek hissettirmedi. Beşiktaş zaten en çok, topa görece düşük oranlarda sahip olduğu karşılaşmalarda zorlandı.
Orta sahanın direncini ve mücadele düzeyini yüksek tutan oyunculardan Veli’nin sakatlık yüzünden takımdan uzun süre uzak kalması dahi tahmin edilenin aksine, önemli bir sıkıntı yaratmadı.
Hücumda ise Gomez fırsatçılığı ve tecrübesi sayesinde attığı gollerle çok büyük katkı sundu. Zaman zaman önemli pozisyonları değerlendiremese de motivasyonunu hiç bozmadan ve takım oyunundan hiç kopmadan aynı ciddiyet ve kararlılıkla mücadelesini sürdürdü ki bu, bir santrforda bulunması gereken en önemli özellikler arasında kabul edilir.
Diğer santrfor Cenk de sezon boyunca ilk on birde çok az şans bulmasına karşın 8 gol atarak yüksek bir verim sergiledi. Sezonun büyük kısmını kulübede geçirip oyuna dahil olduğunda bu kadar başarılı performans gösterebilen oyuncu çok azdır...
Beşiktaş en çok kalede ve savunma hattında sıkıntı yaşadı. Savunmanın ortasında neredeyse sezon boyunca ideal ikiliyi bulmak adına çeşitli kombinasyonlar denendi, arayışlar sürdü. Asla oyundan düşmeyen ve savunmaya yardımı hiç ihmal etmeyen Atiba’nın varlığı göbekteki oyunculara hep güven ve rahatlık verdi. Buna karşılık iki kanat savunmacısı, Beck ve İsmail de belli bir çizginin altına düşmeyen istikrarlı performanslarıyla göz doldurdular. Bu iki oyuncu da, savunmadaki başarılı performanslarının yanı sıra verdikleri yoğun destekle hücum gücünü çeşitlendirip zenginleştirerek takımı ileriye taşımakta önemli rol oynadılar.
Evet Beşiktaş bu sezon bariz bir fark yarattı ve mutlu sona ulaştı. Lakin Şenol Güneş’in şampiyonluğu sadece çok çalışmaya bağlamasına katılmak mümkün değil. Takımlar arasında koşullar ve olanaklar bağlamında çok büyük kapasite farkları ve derin eşitsizlikler söz konusuyken, sıralamayı sadece çalışmanın belirlediğini söylemek diğer takımların emeğine haksızlık olur. Küme düşen takımların da Beşiktaş kadar çalışmadıkları ne malum? Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizdeki futbol organizasyonlarında da başarı yolunda en az çalışmak kadar etkileyici ve belirleyici olan ekonomik, teknik, fiziksel faktörler inkar edilebilir mi? Ne yazık ki futbol, aradaki farkı sadece çalışmanın belirleyebileceği kadar adil koşullarda oynanmıyor...