16 Mayıs 2016

Ne demek şimdi bu?
Durun anlatayım…

Denizli’ye uçacağım. İşlemler tamam, uçağa giriyoruz. Az önümde, yanları, ensesi “üç numara”, tepesinde sarı boyalı saçları bir bayan… Orta yaşlı… Gözlüğü iple boynuna asılı…

Ben önlerde olan yerime oturuyorum.
O daha gerilere gidiyor.
Elindeki bilete, üzerinde yazılı oturma yeri sayısına bakmadığı için (belki de okuma-yazma bilmiyor) gerilere gidiyor.
Görevli hanıma sordu sonunda besbelli. O da biletine baktı da, diyor ki ona,

           - Sizin yeriniz önde, en başlarda…

           - Ach so ganz önde!

Üçü Almanca biri Türkçe dört sözcükten oluşan bu tümceyi,

           - Ah demek tamamen önde…

Diye çevirebiliriz… Daha doğrusu anlamı buna geliyor…

Gidip, görevlinin gösterdiği yere oturuyor bayan. Anlaşılıyor ki, daha önceleri “alamancı” dediklerimizden bu bayan.
Bu konuşmaya tanık olur olmaz neler neler üşüşüyor usuma…
İş yerlerinin üzerinde yazılı kimi Almanca, kimi İngilizce, kimi Fransızca, kimi İtalyanca adları düşünüyorum.

Almanya’ ya gidenlerin en az %25’i Denizlili idi yıllarca önce… Onların diline, bulundukları ülkenin dilinden kimi sözcüklerinin bulaşması doğaldır. Elbette bunu bir gösteriş olarak kullanmıyorlarsa…

Ama bu denli kısa anlamlandırmakla yetinebilir miyiz bu davranışı?

Eskiden de Arapça, Farsça sözcükleri kullanmıyorlar mıydı? Ama bunların sayısı insanlarımızın yüzde kaçıydı? Bu sayının önemsiz olduğu Anadolu insanının o denli etkilenmemesinden belli. Öyle ya, tüm Anadolu’da okuyup-yazma bilenlerin yüzdesi neydi ki? Yüzde 4’ü, yüzde 5’i geçmiyordu. Ne denli etkili olabilirdi böyle Fransız kaşığı ile Alman bilmem nesi yenmesi?

Bugün öylemi?
Alacalı bulacalı güncelerle, göbek atıp duran, ana dillerini doğru dürüst bilmeyen TV kanallarıyla “bombardıman” altındaki, yeniden kulluğa dönüştürülmeğe çalışılan insanlarımızı düşünün.

Bütün kentlerimizdeki, çoğu İngilizce olan iş yerleri adlarını başka nasıl açıklayabiliriz?

Yarıdan fazlası yabancı bir dilden, olsa olsa ancak dörtte biri ana dilimizden sözcüklerden oluşan bir dil nasıl olur ki? (Osmanlıca gibi…)
Ey kendilerini aydın sananlar ne buyuruyorsunuz buna?
Dillerini korudukları için, ortalıktan silinmeyen ülkeleri, ulusları düşünüyorum da…

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et