17 Mayıs 2016

Gürcistan'ın bağımsızlık günü

Gürcistan Büyükelçiliği, her yıl ülkesinin bağımsızlığa kavuşmasının kutlandığı o en güzel mayıs akşamında, Ankara’da geniş aydın çevreleri kapsayan yemekli bir davet verir. Bu yıl, Gürcistan’ın “25. Bağımsızlık Günü” dolayısıyla Büyükelçi Sayın Irakli Koplatadze’nin davetinde, diplomatik çevrelerin yanı sıra, basın emekçileri, sanatçılar ve edebiyatçı dostlar da yine yer almıştı. Ankara’daki sanatçıların bu davete geniş bir kadroyla katılmasında, Gürcü Türkolog ve diplomat Makvala Karebava’nın özellikle payı bulunduğunu hep hissederiz.
Geçen hafta Ankara’daki bu davette, geniş bir kadroyla yine bir araya geldik. O gün aramızda hangi sanatçı arkadaşların olduğunu, hatırladığım kadarıyla yazmak isterim: Ressam Habib Aydoğdu ve eşi, hikâyeci Özcan Karabulut, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı’nın Başkanı Erdal Atıcı, edebiyatımızı güçlendirmek amacıyla üç büyük kentimizde yeni kuşaklar yetiştiren seminerler hareketinin mucidi ve yöneticisi Aydın Şimşek, değerli bir caz sanatçısı ve edebiyatçı olan Erhan Doğan, “Gerçek edebiyat” dergisinin kurucusu ve sürdürücüsü yazar arkadaşımız Ahmet Yıldız, “Edebiyat” sözcüğünün geçtiği her yerde hazır bulunan değerli dost İbrahim Karaoğlu, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğrafçılık Ana Sanat Dalı’nda hocalık yapan fotoğraf sanatçısı Mehmet Arslan Güven ve bizi hep destekleyen Gürcü yazar ve çevirmen Kevser Ruhi…
Gürcistan Büyükelçiliği’nin daveti olmasa, bütün bu arkadaşları biz her yıl bir arada görmek olanağını bulamayız diye düşünmüşümdür hep.
Şimdi okurlarıma iki soru: Bağımsız Gürcistan’ı ilk tanıyan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu biliyor muydunuz? Gürcistan’ın Türkiye vatandaşlarına “pasaportsuz ve vizesiz seyahat hakkı” tanıdığını duymuş muydunuz?
O akşam beni duygulandıran sanat olayı ise İnegöl Kafkas Folklor ve Kültür Derneği’nin halk dansları topluluğu tarafından sergilenen Gürcü halk danslarıydı. Bu müthiş dans topluluğunu seyrederken Doğu Anadolu’nun halk dansları geleneğini, çağdaş bir düzeye getirilmiş biçimiyle görmüş gibi oldum ve bu benzerlik dolayısıyla çok heyecanlandım. Zaten halklar arasındaki kardeşlik duygusunu güçlendiren başlıca öğelerden biri de gelenekler arasındaki yakınlıklar değil midir?
*
Haberi gazetede okuyunca şaştım kaldım: Ataması yapılmayan öğretmen sayısı 350 bine ulaşmış! Peki, neden bunca yıl okutup yetiştiriyoruz bu öğretmenleri? İşsiz kalsınlar, sefil olsunlar diye mi?
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir’in öğretmen sorunlarına ilişkin soru önergesine Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın verdiği cevap şöyle: “Atanma bekleyen öğretmen sayısı, 347 bin 277’dir.”
Yani söylendiği gibi 350 bin değil! Abartmayalım sayıyı!

Evrensel'i Takip Et