Bilim karşıtlığı, yozlaşma ve faşizm

Geçen yazıda geçmişle yüzleşmemenin yozlaşmayı ve çürümeyi hızlandırdığını belirtmiştim. Bilim karşıtlığı ya da düşmanlığı da yozlaşma ve çürümeyi hızlandıran ve dolayısıyla faşizme zemin hazırlayan önemli bir etkendir.

Merak, heyecan ve araştırmaya dayanan bilim, bilimsel bilgi üretir ve bunu toplumun hizmetine sunar genel olarak. Bilimsel bilgi deneylerle kanıtlanan bilgidir. Bilim insanı şüpheci olmak zorundadır; dayatmaları sorgular ve belirli ilkelere göre değerlendirir. Biat etmeyi reddeder. İnsancıl ve barışçıdır.

İnsanlık (ve bilim) tarihinde karanlık ve gerici rejimlere biat ve hizmet etmiş “bilim insanları” hep var olmuştur. Faşist rejimlere canla başla hizmet etmiş çok sayıda “bilim insanı” söz konusudur. Bu rejimlerde “bilim insanları” bilimsel ilkelere göre değil ırkçı, ötekileştirici, düşmanlaştırıcı ve aşağılayıcı hezeyanlara göre çalışmış ve elde ettikleri gerçekleri bu doğrultuda çarpıtmışlardır.

Örnek vermek gerekirse Almanya ve Bilim denilince hemen A. Einstein’i, İtalya ve Bilim debilince “İtalyanların altın çocuğu” diye adlandırılan E. Fermi’yi hatırlarız. Einstein’i Yahudi ve insancıl olması, Fermi’yi eşinin Yahudi olması sebebiyle karalayanları faşizm hayranları dışında kimse hatırlamaz! 

Kurumsal anlamda üniversiteler bilimin üretildiği yani bilim insanlarının çalıştığı ortamlardır. Tarihsel süreçte genel olarak saygın kurumlar olarak anılırlar. Karanlık dönemlerde bilime ve bilim insanlarına düşmanlık artar, görece demokratik ya da demokratik ortamlarda tersi bir durum söz konusu olur. Bilimin gelişmesi için eşitlik, özgürlük ve barış gereklidir. Eşitlik, özgürlük ve barış da bilim olmadan olmaz.

Bilim insanı dindar da olabilir: 300 yıl boyunca bilimsel gelişmede etkin olan ünlü Fizikçi Newton kilise çevresi kızar diye buluşlarını uzun süre saklayan bir dindardı. Nobel Ödüllü Fizikçi Abdus Salam da dindardı. Kısacası ünlü bir düşünüre ait “İnsana özgü hiçbir şey bana yabancı değildir” ifadesinde olduğu gibi bilim insanları insana özgü değerlere yabancı değillerdir.

Sömürünün arttığı, işsizlik ve yoksulluğun tavan yaptığı toplumlarda yönetim erki sorgulayan, şüphe duyan ve kolayca biat etmeyen insanların varlığına katlanamaz. Bilimi ve bilim insanlarını karalamak, itibarsızlaştırmak, toplumun dışına itmek ve itaat etmeye zorlamak için akla gelen her yol denenir bu sebeple. Böylece üniversiteler birer devlet dairesine ve bilim insanları da devlet memuruna dönüştürülmeye çalışılır.

Bu sürecin toplumsal maliyeti çok ağırdır: Sömürü katmerleşir, işsizlik daha da artar, hırsızlık ve rüşvet yaygınlaşır, emeğe saygı azalır, bilim karşıtlığı prim yapar, yozlaşmanın boyutları artar ve faşizm hortlar!

Bu sürecin amacından sapmadan yürümesi için sürekli şekilde düşmana ve ayrıca şiddete ihtiyaç vardır. Dönemsel olarak Ermeniler, Komünistler, Aleviler, Rumlar, Süryaniler, Romanlar ve Kürtler ötekileştirilerek düşmanlaştırılır. Faşizm bu düşmanlık üzerinden serpilip gelişir. Muhalifler acımasızca ezilir. Kısa sürede çok sayıda zengin türetilir. Zenginliğe giden her yolun meşru olduğu “öğretilir”.

Aileler/öğrenci velileri, gelirin yüzde 80’ini nüfusun sadece yüzde 10’unun yediği bu “sanal” düzlemde farkında olmadan ya da bilinçli şekilde faşizmin değirmenine su taşırlar. Bordro mahkumu olmak azmış gibi kredi mahkumu olarak “mutlu” şekilde nereye kadar yaşanacağı merak ve araştırma konusudur artık!

Eşitlik, özgürlük ve barış için bilime ve emeğe saygılı olmayı yaşamın bir parçası yapmak gerekiyor.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
5 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et