19 Mayıs 2016 00:59

Tek hayırlı seçenek ‘hayır’ demektir!

Tek hayırlı seçenek ‘hayır’ demektir!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Dokunulmazlıklarla ilgili anayasa değişikliğinin Meclis Genel Kurulundaki ilk tur oylamasında, değişikliğe “evet” diyenlerin sayısı 357’de kaldı. Bu da, cuma günü yapılacak ikinci oylamada da aynı tablo çıkarsa, Anayasa değişikliği ile dokunulmazlıkları kaldırmanın tek yolunun referandum seçeneği olduğunu göstermektedir.

İlk tur oylamalarına bakıldığında, AKP ve MHP’nin de en az 6-7 fire verdiği anlaşılıyor. Ki, eğer bu iki partiden fire bu kadar azsa, 10-12 CHP’linin de AKP ve MHP’ye destek verdiği anlaşılıyor.

Bu köşenin ve gazetemizin okurları, “Eğer dokunulmazlıklar bu Meclisten 367’yi aşarak çıkarsa, bunun tek sorumlusunun CHP yönetiminin, “Bu Anayasa’ya aykırı öneriye evet” deme çağrısı yapmasıyla olacağını biliyorlardı.

Ancak oylama sonunda görülmüştür ki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere CHP yönetiminin, “dokunulmazlıkların kaldırılmasına “evet” çağrısına CHP’li vekillerin büyük çoğunluğu itibar etmemiş; Meclise gelmeyerek, boş oy kullanarak ya da “hayır” diyerek, dokunulmazlıklara ilgili AKP-MHP koalisyonunun oyununa gelmemişlerdir.

367 BULUNURSA CHP BU SORUMLULUĞUN ALTINDAN KALKAMAZ

AKP-MHP koalisyonu, dokunulmazlıklarla ilgili bir referandumun handikaplarının farkında oldukları için, bunu Mecliste 367’yi bularak geçirmeye çalışmaktadırlar. Ancak bunun için CHP’nin bir biçimde desteğine ihtiyaçları vardır. Ve yarınki oylama bu konuda son imkanlarıdır. Bu yüzden de CHP’ye, “Referandum kaos demektir”, “Ülkeyi böyle bir kaosa sürüklememek için bu işi Mecliste bitirmeliyiz” diyerek destek isteyeceklerdir. Yani CHP’nin “devletçi”, “düzene sahip çıkma” genlerine hitap edeceklerdir.

CHP yönetiminin ise önünde iki seçenek vardır. Ya, bir önceki oylamada olduğu gibi “evet” çağrısına desteğini sürdürecek ve sonuç milletvekillerinin ferasetine kalacak ve AKP-MHP koalisyonu belki de CHP sayesinde 367’yi bulacak! Ya da CHP yönetimi, yanlışından dönme cesareti göstererek, “Anayasaya aykırı ve AKP’nin bir oyunu olarak gördüğü” Anayasa değişikliğine “hayır” denmesi gerektiğini açıklayacaktır. Böylece de parti içindeki ikiliğe ve yönetimin daha fazla yıpranmasına izin vermeyen bir tutum belirleyerek, AKP-MHP koalisyonunun umutlarını boşa çıkaracaktır.

CHP yönetiminin, kendi gönlüyle içine atladığı bu “dokunulmazlıkların kaldırılması” girdabından daha da yaralanarak mı yoksa yanlışlarından açıkça dönme erdemini göstererek mi çıkacağını yarın göreceğiz.

BU REFERANDUM DÜNYANIN EN SAÇMA VE ADALETSİZ REFERANDUMU OLUR!

Elbette ki ülke için en hayırlısı, “dokunulmazlıkları kaldırma” amaçlı anayasa değişikliğinin, Meclisteki desteğinin 330’un altında kalarak, gündemden düşmesidir. Ancak, siyaseti yakından izleyen hemen herkesin kanaati, “dokunulmazlıkları kaldıran Anayasa değişikliği teklifi”nin, Mecliste 330-367 arasında bir destek görerek, “referandum aralığında” çıkacağı biçimindedir. 

Bu da, referanduma gidip gitmemeyi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kucağına koyması anlamına gelecektir.

Dokunulmazlıklarla ilgili referanduma gitmenin anlamı ise, örneğin Diyarbakır’da, Hakkari’de, Van’da… seçilmiş milletvekilinin haklarının, Yozgatlıların, Rizelilerin, Tekirdağlıların,… oylarıyla elinden alınmasıdır. Ki, bu da herhalde en büyük saçmalık, gerektiğinde, halk iradesinin bir göstergesi olacak demokratik bir kurum olan referandum hakkının en uç noktada istismar edilmesidir. Ülkenin içinden geçtiği koşullar dikkate alındığında böyle bir referandum, aynı zamanda Kürtlerin oylarıyla seçilen milletvekillerinin, vekillik haklarının Türk çoğunluğun oylarıyla kaldırılması ve seçilmiş vekillerin “terörle mücadele konsepti”nin ve hükümetin güdümündeki mahkemelerin önüne atılması anlamına gelmektedir. Bu yüzden de bugün, bölünmeyi ve bölücülüğü kışkırtmak için bundan daha iyi bir dayanak bulunamaz.

REFERANDUM, ERKEN VE KISMİ SEÇİMLER LABİRENTİNE DOĞRU

Erdoğan, kendi hırsları ve “tek parti tek lider” amacı uğruna, ırkçı-şoven, militarist güçlerle ittifakını sağlamlaştırmak için ülkeyi bir referandum labirentine sokmayı göze alır mı -bunu da eğer yarınki oylama referandum aralığında kalırsa- yarından sonraki gelişmeler içinde göreceğiz. Ancak şunu da unutmayalım ki, Erdoğan’ın ve arkasındaki güçlerin, “tek parti tek lider rejimi”ne giden yolları, “referandum”lar, “erken” ve “kısmi” seçimler gibi görünüşte demokratik ama aslında bir diktatörlük rejimi oluşturmanın taşlarını döşeyen girişimlerden geçecektir. Bu yüzden de “Erdoğan, referandumun çıkarabileceği sorunları göze alamaz” demek doğru değildir. 

Eğer Meclis yarın, bir sürpriz yaparak “dokunulmazlıkların kaldırılması teklifini” referandum sınırının altında bırakarak gündem dışına düşürmezse, Erdoğan’ın bastırması, Davutoğlu’nun ve Kılıçdaroğlu’nun “hayt-huyt”lu, “hodri meydan”lı, yarışıyla sürüklendiği labirentten çıkılması hiç kolay olmayacaktır.

Görünen köy budur!  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa