30 Mayıs 2016

Ankara’da, Kavaklıdere’ den Kızılay’ a doğru yürüyorduk.

12 Mart günleriydi…

 
Birden ayrımına varıp, yanımdaki dostuma dedim ki:  

          
           -Nasıl da alıştık.

           -Neye?

           -Görmüyor musun? Her köşe başında, her kamu yapısı önünde eli savutlu (silahlı) erler    

             var. Alıştık bile… Tepki göstermiyoruz…

 
Şimdilerde gene o günlere döndük. Her yanımız polis… Tepki gösteren yok… Böyle olması doğalmış gibi… Alıştık işte, alıştık…

 
Geçen gün Üsküdar’ dan Karaköy teknesine bindik. Genç bir adam herkesin ortasında, giysilerinin üzerine kurşungeçirmez yelek giydi. Elinde de bir “sten”… Besbelli yolcuların buna aldırmayacaklarını düşünüyordu. Ya da kimseyi umursadığı yoktu… Gerçekten herkes alışmış gibiydi buna.

 
Arkadaki sürücü, önündeki içinde bizim bulunduğumuz arabanın sağından tüm hızıyla geçip gidiyor. Bizim sürücümüzde bile tık yok… Sanırım bunun bir suç olduğunu bilmesine karşın herkesin boş ver diye düşüneceğini düşünüyor. Ya da alışmış ulaşım suçlarına…

 
İki kişi yol ortasında, bağıra çağıra ağız dalaşındalar. Çevredekiler karışmıyorlar… Belki de böylesi daha iyi… Güncelerde okuduğumuz gibi, alışıldığı gibi, karışan kişi kim vurduya gidebilir. Şu sıralar herkesin sinirleri bozukken olmayacak şey mi? Büyük Millet Meclisinde tekme tokat girişenler bunların “vekil”leri değil mi? Onların o kutsal yuvada kullandıkları sözcükleri duyarak büyümüyorlar mı çocuklarımız?

 
İşlenen Anayasa suçlarına karşı, hukuk suçlarına karşı ne yapılıyor?

Kime ne mi?

Evet, kime ne?

 Alıştık değil mi?

 
Otobüsteki gencecik biri ayaklarını iyice ayırarak oturuyor. Önünde ayakta duran seksenini aşmış kişiye karşı… Dedesi yaşındaki adama yer vermek usundan bile geçmiyor.

 
Başına sımsıkı, kara bir bez bağlamış bir kadın, otobüsün içinde cep telefonu ile bağıra çağıra konuşuyor. Kimse ona dönüp bakmıyor bile… Kadının özeline tanık olmak hoşlarına mı gidiyor ne?  

 
Bütün bunlara alıştık mı ne?

(Sürecek)

Evrensel'i Takip Et