07 Haziran 2016 01:00

Neler yapılmadı şu vatan için?

Neler yapılmadı şu vatan için?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Muhalefet partisi olarak görevlerini yerine getiremeyen CHP üzerine yazdığım yazıya, tam bir rastlantı olarak aynı günlerde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’den “Güçlü ve hızlı muhalefet etme” sözü gelince, kimi dostlar telefon açıp benimle dalga geçmeye başladı.  
“Keşke onları etkileyebilecek sözler bulsam..” dedim dalga geçen arkadaşlara, “ben eskiden roman falan da yazmış bir müzik yazarıyım, bu ülkede kim takar beni?”
Oysa Bay Özel, benim gibi düşünenlerin yüreğine sanki su serpmek ister gibi şöyle demişti:
“Muhalefetimize güç ve hız vereceğiz. Bundan sonraki süreç, hükümet ve AKP için eskisi kadar kolay olmayacak!”
Güzel de… Nutuk atmak başka, işe yarayan siyaset yapmak başka şeydir. Buyurun, meydan sizin!
İsmi lâzım değil, geçmiş dönemlerde bir CHP başkanı, sağ seçmene, tutucu seçmene yakınlık gösterecek olursa oylarının artacağını sandı ve bu yönde politikalar geliştirdi de n’oldu? Sağa göz kırpmakla oy artırmak şöyle dursun, oylarını düşürdü. Üstelik, zırt fırt değişen parti politikası da eklenince aydınların gözünde güvenirliği iyice azaldı.
Avrupa ülkelerinde siyaset ciddiye alındığı için, eskiden sosyalistler, hatta burjuva partileri, ya da meslekî federasyonlar gibi geniş örgütler, ortaya çıkan yeni konu ya da sorunlarda, politikalarını düşünce ve önerilerle besleyen “örgüt ideologu” denen kimselerden görüş alırdı. Bilge kişilerden oluşan bu ideologlar, partinin ya da bağlı olduğu kuruluşun genel ilkeleri doğrultusunda düşünce üreten, toplumun da değer verdiği, saygın kişilerdi. Sonuçta örgüt yönetimi onların görüşlerini değerlendirerek bütünüyle benimser ya da benimsemezdi; ama en azından meydan, bizdeki deyişle “Bir bilene soralım!” deyip de aldığı cevabın tam tersini uygulayan parti başkanlarına kalmazdı.
Evet, böyle şeyler eskiden Avrupa’daydı, günümüz Ortadoğu’sunda değil…
Federal Alman Parlamentosu, Ermeni soykırımı konusunda karar alırken Hitler dönemi zulmünün özeleştirisini sonuna kadar yapmış bir halkın ve ülkenin “meclisi” niteliğindeydi. Biz ise “1915 Ermeni katliamı”nın özeleştirisini, Cumhuriyet’i kurup Osmanlıyı bütün atık ve artıkları, döküntüleri ve 1915’in Alman akıl hocalarıyla birlikte tarihin çöplüğüne atarak yapmış olduğumuz için, ayrıca gösteriye gerek duymuyoruz.
İnsanlık, tarih içinde daha nice trajediler yaşadı. Bütün bu trajik olayların değerlendirmesi, sonunda yine yalnızca “insanlık vicdanı”na kalmıyor mu?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa