Büyük insanlığın en büyük sporcusu
Fotoğraf: Envato
20. yüzyıl, efsanelerin tanrı katından, kahramanların savaş cephesinden günlük yaşamın yeni mekanlarına indiği asırdı.
Artık hiç tanımadığımız birinin hayatımıza girmesi için onun suyun üzerinde yürümesi, tanrının oğlu olması ya da cephede onlarca asker öldürmesine gerek yoktu.
Bir sinema filminde oynamak, televizyonlara çıkmak, gazete manşetlerini süslemek...
Kahraman olmanın yolları artık bunlardı ve kitlesel medya araçları geliştikçe ona uygun meşgaleler de buna uyumlu olarak biçimlendi.
Genç cumhuriyetlerin yeni vatandaşları spor tribünlerinde bir araya geliyor; hemen herkes bir spor dalının en azından takipçisi oluyor; “kahraman” neslinin kaynağı da buradan doğuyordu.
Bu yeni çağda Leo Lowenthal’in dediği gibi kahramanlaşmak tüketilmeye bağlıydı. Tüketilmek de elbette tüketilebilmeye. Bu yüzden örneğin ABD’de, siyah nüfus 20. yüzyılın ilk yarısında da bugünkü gibi spora yetenekli olsa da içerisinden tüm ülkenin tanıdığı spor kahramanları çıkaramadı. Köşebaşları beyazlara aitti. Beyzbol gibi pek çok sporda siyahlarla beyazların aynı sahaya çıkması dahi yasaktı. Ulusal medya beyazların ligine odaklıydı. Örneğin Joe DiMaggio dönemin en büyük beyzbol yıldızlarından biri ve dolayısıyla ülke çapında en meşhur kahramanlardan biriyken, onun “Gördüğüm en iyi beyzbolcu” dediği Satchell Paige gibi siyah yıldızlar ayrımcılık sebebiyle ABD’de forma giyemiyor, Küba’ya gidiyordu.
Yani “iyi olmak” kahraman olmaya yetmiyordu. Kahramanlık biraz da dönemin hakim değer yargılarını yansıtanlara (Irkçı Golfçü Bobby Jones örneğin) bahşediliyordu.
Elbette “hakim değerler” sadece egemenlerin keyfine bağlı olarak şekillenmiyordu. 20. yüzyıl ilerledikçe toplumsal mücadelelerin güçlenmesi siyahlara haritada yeni alanlar açıyordu.
Jesse Owens 1936 Berlin’de yaptıklarıyla “unsung hero-adı anılmayan kahraman”a dönüşüyordu. (Hakkı onlarca yıl sonra verildi).
Jackie Robinson beyzboldaki ırk ayrımını ortadan kaldırırken sadece kendi yeteneklerinden değil ırkçılığa karşı mücadelenin açtığı kanallardan yararlanıyordu.
Hakim değer olarak ırkçılık, siyahların, sosyalizmin, demokrat beyazların baskısıyla meşruiyetini kaybederken bu kez sahneye bir boksör çıktı.
Muhammed Ali (Cassius Clay), kendisinden öncekilere (beyazlar dahil) benzemiyordu. Kitlesel medya araçları içerisinde televizyonun yükselişiyle onun mizacı kusursuz bir uyum yakalıyor sadece “Ben en büyüğüm” değil “Ben güzelim” de diyen bu adam dönemin “Siyah cüreti”ni yansıtıyordu.
Siyahlar Hollywood’dan dışlanıyordu belki ama her maçını filme çeviren, ring içinde ve dışında adeta rol yapan, köşesine geldiğinde saçını tarayacak kadar medyaya oynamasını iyi bilen Muhammed Ali, ilk siyah süperstar olarak arzıendam ediyordu.
Siyahların toplumsal mücadele arenasında ayakta olduğu bir döneme eşlik eden Muhammed Ali’nin çıkışı, bu yükselişten kaygı duymayan, politik talepleri hem öne süren hem de besleyen yapısıyla, onu tarihteki özel yerine yerleştirdi.
Vietnam işgalini, ABD emperyalizmini, ırkçılığı yer yer de sınıfsal eşitsizlikleri en üst perdeden mahkum eden Muhammed Ali, tüm dünya halkları arasında bir boksörün çok ötesindeki kimliğiyle nam salarak, bir sporcunun neler yapabileceğini kanıtladı. Belki de bu köşede sıkça alıntılanan Güney Afrikalı Şair Yazar Dennis Brutus’un “Spor devasa bir mücadele alanıdır ve burada söylediğiniz her söz megafona söylenmişçesine büyük bir etki yaratır” sözü Ali’nin yaptıklarının ilhamıyla söylendi.
Her kahraman gibi Muhammed Ali de inşa edilmiş bir imajın yansımasıydı. Ve sistem Ali’nin de içerisinde olduğu halk hareketine yenilgisini kabul edip kendisini yeniden konumlandırdıktan sonra Ali’yi depolitize ederek kucakladı. Geriye “Günümüzde tek gerçek kahraman adı hiç anılmayandır” diyen Daniel Boorstin’in işaret ettiği; Ali’yi bağrına basan, Ali’yle birlikte benzer talepler için bedel ödeyen ama elbette Ali’nin faydalandığı şöhretten ve refahtan nasiplenemeyen “Büyük insanlık” kaldı.
Muhammed Ali, büyük insanlığın en büyük sporcusuydu.
- 100 yıl arayla Paris’te iki olimpik dönüm noktası 26 Temmuz 2024 05:27
- Papara baskını ve marka değeri 19 Mart 2024 04:10
- Bozacılar ve şıracılar 12 Mart 2024 04:46
- Beşiktaş'a cüret gerek 05 Mart 2024 04:42
- "Dünümüzü getirin, yarınımızı verelim" 27 Şubat 2024 04:15
- Geriden oyun kurmayı, yarım alanlara sızmayı atla, göğe bakalım 20 Şubat 2024 04:50
- "En eski spor arkadaşları"nın 2024 model çekişmesi 13 Şubat 2024 04:21
- Gerçeğin yumruğu: İşte Türk futbolu bu! 13 Aralık 2023 04:56
- Çalınmış ülke, bölünmüş spor: Filistin 23 Ekim 2023 04:36
- City Football Group-Başakşehir flörtü 09 Ekim 2023 04:00
- Süper Lig, süper sömürü 02 Ekim 2023 04:30
- 'Voleybol Ülkesi' miyiz? 25 Eylül 2023 04:25