16 Haziran 2016 00:51

Fatih Terim’in üçüncülüğü garanti ya milli takım?

Fatih Terim’in üçüncülüğü garanti ya milli takım?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

EURO 2016 başladı.

24 takımın boy gösterdiği, ilk beş gündeki maçlara genel olarak bakıldığında futbolun değişen yüzü belirgin olarak gözüküyor.

Teknik ve yaratıcı oyuncular hâlâ önemli farklar yaratsalar da, esas olarak bütün takımlar fizik güç, atletik yetenekler, hız ve taktik disiplin üzerine kurgulanmış bir oyun tarzını benimsemiş gözüküyorlar.

İlk tur maçların sonuncusu olan Portekiz-İzlanda arasındaki karşılaşma anlatmak istediğim durumun en güzel örneğiydi. Quresma, Nani, Ronaldo gibi yaratıcı ve teknik oyunculara sahip Portekiz, savaşan, fizik güce dayalı ve taktik disiplinden ödün vermeyen İzlanda’yı yenemedi.

Bu oyun tarzı skorlara da yansıyor; oynanan ilk 12 maçta görülen en fazla skor 1-0, 4 maç bu sonuçla bitti. 3 maç 2-0’lık skorla sonuçlandı, 3 maç 1-1 biterken, sadece 2 maçta toplamda üç gol seyredebildik bu maçlar da 2-1 bitti.

Beş gün süren ilk tur maçlar boyunca, futbolseverler medyada onlarca analiz yazısı okudu.

Gelin biz farklı yönden başka bir bakış atalım.

Turnuva öncesinde İngiliz basını, turnuvaya katılan takımların teknik direktörlerinin yıllık kazançlarını gösteren bir tablo yayımladı. Türk milli takımı EURO 2016’da ilk üçe girer mi bilinmez ama yıllık kazanç sıralamasına, “Türkiye Futbol Direktörü” gibi garip bir unvan taşıyan, Fatih Terim üçüncü sıradan girmeyi başardı.

Hani derler ya “Gözümüz yok, daha fazla kazansın da”, sonuçta bizden alınan vergilerle ücreti ödenen teknik adamla ilgili birkaç karşılaştırma yapabiliriz sanırım.

Fatih Terim üçüncü sıraya, 3 milyon 900 bin dolarlık (yaklaşık 11 milyon Türk lirası) yıllık ücretle girdi. Daha iyi anlaşılsın diye 705 asgari ücretli çalışanın 1 yılda kazandığı parayı Terim tek başına kazanıyor ya da ortalama milli gelirin 13 bin dolar olduğu ülkemizde, ortalamanın 300 katı kadar bir ücret alıyor. “Ne var bunda, futbol dünyasında dönen paraları bilmiyor musun?” diye sorabilirsiniz. Eğer Terim bir kulüp takımı çalıştırsaydı, bu soru haklı olurdu. Ama söz konusu vatandaşların vergileriyle ödenen bir ücret olduğu için yani Yıldırım Demirören kendi cebinden ödemediği için bazı karşılaştırmalar yapabiliriz.

Euro 2016’da, sadece iki teknik direktör, kişi başına düşen milli geliri 35 bin dolar olan İngiltere’yi çalıştıran Roy Hodgson ile kişi başına 30 bin dolar milli geliri olan İtalya’yı çalıştıran Antonio Conte, Terim’den daha fazla kazanıyor. Buna karşılık, kişi başına geliri 30 bin dolar olan İspanya’yı çalıştıran ve takımı bir kez Dünya Şampiyonu, bir kez Avrupa Şampiyonu ve bir kez de FİFA konfederasyonlar kupası finalisti yapan Del Bosque ile milli gelir ortalaması 36 bin dolar olan Almanya’yı çalıştıran ve takımını bir kez Dünya Şampiyonu bir kez de dünya ikincisi yapan Joachim Löw, Terim’den daha az kazanıyorlar.

Memleketimizin “uzman futbol adamı ve yorumcuları” tarafından Del Bosque’nin “Yeniköy kasabı”, Löw’ün ise “alman köylüsü” olarak nitelendirilip, bu coğrafyadan “kovulduklarını” da unutmayalım.

Hadi bunlar marka isimler diyelim, kişi başına düşen ortalama milli geliri 37 bin dolar İzlanda’yı çalıştıran, elemelerde Türkiye’nin üzerinde yer alan ve Euro 2016’nın sürpriz takımı haline getiren Lars Lagenberck sadece 490 bin dolar kazanıyor. Yine Belçika’yı FİFA dünya sıralamasında ikinciliğe taşıyan Marc Willmots, 725 bin dolar kazanıyor.

Şairin dediği gibi nereden baksan bir tutarsızlık var.

Başarı, liyakat veya ülkenin zenginliğine göre değil, kendinden menkul bir “imparator” sıfatına para ödüyor gibiyiz. Reklamlara çıkıp “milli ruhtan” bahsedenlerin söz konusu kendileri olduğu zaman “ruh” falan tanımadığını söylesek, asgari ücretliden kesilen vergilerle ödenen maaş çeklerine bol sıfır eklemelerini riyakarlık olarak nitelesek, ağır mı konuşmuş oluruz?

Bakalım kazançta ilk üçe girenler, sportif başarıda da ilk üçe girecek mi?

Hep birlikte seyredip göreceğiz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa