Haber taklidi yapan emlak reklamı
Fotoğraf: Envato
Mardin Midyat’ta haber takip eden gazetecileri darbeden kişilere AKP ilçe teşkilatında görevli olduğunu söyleyen biri sosyal medyadan teşekkür ediyor... Üç kişinin katil zanlısı uzun süren bir arayış sonucu yakalanıyor, emniyette işlemini yapan polis amiri onunla bir fotoğraf karesinde yer almaktan gururlu... Antep’te bir kez daha bir Suriyeli gazeteciye silahlı saldırı gerçekleştiriliyor. Türkiye’de geçtiğimiz bir yılda öldürülen Suriyeli gazetecilerin sayısı dört... Orlando’da bir gey bara elinde silahlarla giden ve eşcinsellere nefretini namlulardan kusan bir katilin haberi binlerce kilometre ötede “Sapkınların gittiği barda 50 ölü” ifadesi kullanılarak yapılabiliyor... Onur Yürüyüşü için “Yaptırmayacağız” diye ortalara çıkan bir grup adam “Bu devlet durduğu sürece, bize saygı gösterecekler” naraları atıp duruyor... Nefret dolaşıyor. Sınırları aşarak, karşısına çıkanı ya yok ederek ya önüne katarak, farklı şekiller alsa da hep aynı karanlık ruhla dolaşıyor.
O karanlık ruh bazen kötülüğünü en iyi gizlediğini sandığı anlarda görünür oluyor. Mesela haber taklidi yaparken... Milliyet gazetesindeki şu başlığa bakalım: “3 Aşamalı Proje, 3 Aşamalı Uygulama.” Yerle bir edilmekle kalmayıp hukuksuz bir şekilde alelacele kamulaştırılan Sur’la ilgili bir haber. Devlet el atmış; Sur halkına isterlerse yıkılan evlerinin bedeli, isterlerse Diyarbakır’ın başka bir bölgesinde daire, isterlerse başka kentte takas daire verilecekmiş. Proje hiç kâr etmeden 7.5 milyar liraya mal olacakmış. Devletin şefkatli eli uzanmış, kârın lafı mı olur? Aynı haber Hürriyet’te “Sur’da 3 Teklif Başlığı” ile yer alıyor:”1- Evinin kayıtlı değerini ödeyelim, tapuyu bize teslim et. 2- Diyarbakır’ın bir başka yerinden ev verelim, aradaki fiyat farkını uzun vadede öde. 3- Urfa, Mardin, İstanbul’dan TOKİ evini takasla verelim.” Seçeneklerin böyle detaylandırıldığı haber, haberden çok bir emlak reklamına benziyor. Reklam müşteriye sesleniyor: ‘Ey evi terörle mücadele esnasında yıkılıveren şanslı Sur sakini! İyi ki evim yıkıldı diyen sen değil miydin? İşte seçeneklerin. O mu, bu mu, öteki mi?’
O, bu, öteki önemli değil esasen. Önemli olan Türk Sivil Kuvvetlerinin devreye girmiş olması. “TSK Vuruyor, STK Kuruyor” gibi akıl almaz başlıkların ardından gelen cümleler ortalama şunu söylüyor: “Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyetin çalışmasıyla teröristlerden temizlenen yerlerde Türk Sivil Kuvvetleri de devreye giriyor. TOBB’den TÜSİAD’a, TESK’ten MÜSİAD’a, TESKOMB’dan TİM’e kadar sivil toplum kuruluşları, inşa ve ihya sürecinde aktif rol üstlenecek.” Devletin şefkatli bir eline bir diğer el olarak sermayenin eli eklenmiş. Yaralar sarılacak. Üstelik giderilecek olan sadece maddi ihtiyaçlar da değil. Haber şöyle: “Manevi anlamda da en üst düzeyde destek verilecek. Bu amaçla, İHH, Ensar Vakfı, ÖNDER, İlim Yayma Cemiyeti, Birlik Vakfı gibi kuruluşlar devrede.”
Türk Sivil Kuvvetleri ne zaman devreden çıkmış ki, sorusu aklınıza geliyor olabilir. Okul tahtalarına “Eğitim sırası bizde” yazan JÖH bir yana dursun, ‘Gezi’de çok şey öğrendik’ demesine rağmen onca olan bitene arkasını dönen muhalefet mi, kötülüğün görünmezliğinin garantisi medya mı? Hangi sivil kuvvet devreden çıkmış ki, terörle mücadelede devreye girsin?
SON SÖZ…
Son söz Sur halkına uzanan mikrofondan duyulsun. imc TV Muhabiri Bekir Güneş’in uzattığı mikrofona söylenenler şöyle:
“Sunmuş oldukları hiçbir teklifi kabul etmiyorum. Bizim dedelerimizden kalmış toprağı gelip de böyle zapt etmeleri, el koymaları, buna biz karşıyız. Biz buna her zaman karşıyız ve her zaman da karşı olacağız. Biz bugün yaşadığımız yerleri asla terk etmek istemiyoruz.”
“Bakanın bu açıklaması gerçekçi değil. Halka sormadan, halka danışmadan... Biz kesinlikle karşıyız. Kendi yerimizi terk etmeyiz.”
“Ben evimi geri istiyorum. Ben Diyarbakırlıyım, mahallemde doğmuşum mahallemde büyümüşüm. Mahallemdeki evimi isterim. Akıl mantık işi değildir. Kabul etmiyorum.”
“Üç seçenek sunmuşlar. Onların amacı burayı topyekün terk etmemizdir. Onlar için yeter ki Kürtler burada kalmasın! Kürt bölgesini Türkleştirsinler. Bu kadar basit. Biz yüzyıl yaşadığımız yerden başka yere gidip onlara uşaklık mı yapalım? Vereceği 2+1 daire.”
- Her gün biraz daha karanlık 05 Kasım 2016 00:30
- Gazeteciliğin karşısındaki iktidar Kuzey Dakota'da da aynı 22 Ekim 2016 00:13
- Gazeteciler neden oturma eylemindeydi? 15 Ekim 2016 00:29
- Bundan sonrası anlatım bozukluğu 08 Ekim 2016 04:40
- Etkisiz hale getirilen barış umudu ve habercilik 01 Ekim 2016 00:52
- Çıkışımız var mı? 24 Eylül 2016 00:51
- Zamanın ruhu dayanışmada saklı 17 Eylül 2016 00:06
- En büyük, en ezen ve suçu görülmeyen... 10 Eylül 2016 00:51
- Net, yürekli, çalışkan bir muhabir 20 Ağustos 2016 00:51
- Mitik dünyamızın vahşi ikili karşıtlıkları 13 Ağustos 2016 00:13
- Mitik dünyamızın vahşi ikili karşıtlıkları 13 Ağustos 2016 00:13
- Ne zaman, ne için gazetecilik? 06 Ağustos 2016 00:54