18 Haziran 2016 00:55

Siyasetin tahammülsüzlüğü ve demokrasi sözcüğü

Siyasetin tahammülsüzlüğü ve demokrasi sözcüğü

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Günümüzün teknoloji olanaklarında insanlar ve bölgeler arasındaki iletişimi engellemek nerede ise olanaksızdır. Öylesine yaygın ve etkili iletişim kanalı ve araçları var ki, nerede ise iletişimi mutlak olarak engellemek olanaklı olamamaktadır. Buna rağmen, iletişimin müthiş gücü karşısında, ani far ışığında donmuş tavşan misali, siyaset çaresiz kalmaya mahkumdur ve kalmaktadır da.  Çıkardığı yasa benzeri emirnamelerle her gün bir dizi kararlar alarak medyaya ve iletişim ağlarına “demokrasi adına”(!) müdahale etmeye yeltenen iktidar, belki kısa dönemde kendine göre bazı ufak sonuçlar alıyor olsa da, uzun dönemde bizzat ayağına kurşun sıkmış olduğunu anlayacaktır.

Var olan siyasetin anlayışı ve yürüyüş hattı birçok bakımdan fevkalade yanlış ve toplumu karartıcıdır. Bir defa, siyasete yöneltilen ve siyasetçileri tedirgin eden eleştiriler, belki ufak bölümü hariç, çoğunluğu toplumun daha iyi yönetilmesini amaçlar nitelikte olup, bizzat siyasetin ufkunu genişletmeye yöneliktir. Böylesi yapıcı eleştirilere gözünü kapatan siyasetçi ileride bir gün bu eleştirilerin ne denli yapıcı ve yönetime yol göstererek siyaseti makul yola sokucu olduğunu görecektir. Her ne sebepten olursa olsun, makul yola girmemiş ve hata ve günahlarını siyasi güç ya da şiddetle kapatmaya çalışan bir yapı bir gün mutlaka adaletin pençesine düşecektir. Yapıcı eleştiriler siyasetçiyi bu acı sondan çekip çıkarabilir, eğer dinlenip, dikkate alınırsa.

İkincisi, halkın refahı ve mutluluğunun söz konusu olmadığı bir konumda salt siyasetçinin akıbetini düşünmek ve kollamak gibi anlamsız bir hedef olamaz. Açıkçası, siyasetçiye yöneltilen eleştiriler salt siyaseti makul çizgiye çekmek olmayıp, halkın refahını hedefleyici amaçla siyasete müdahaledir. Bu itibarla, siyasetçinin eleştirileri baskılayarak dikkate almaması aslında halkın refahını ve mutluluğunu yadsıdığı anlamına gelir. Bu durumun kısa sürede anlaşılamıyor olması söz konusu olsa da, uzun dönemde oluşan toplumsal sorunlar resmi netleştirerek, siyasetçiye aleyhte puan olarak döner.

Üçüncüsü, siyasetçinin giderek yoğunlaşan yasak, baskı ve şiddeti, ilk dönemlerde yandaş milis gücünü kışkırtıp çevresine koruma ağı oluşturmasını sağlasa da, uzun dönemde halkın idraki ve direnme gücü bu ağı çaresiz ve işlevsiz kılarak var olan siyasi yapıyı yıkabilir. Hiçbir milis güç, toplumun bilinçsizce sürüklenen yüzde ellisi de olsa, bilinçli ve iradeli halk gücünün karşısında duramaz. Haksızlık ve zulüm tarihin hiçbir döneminde ve hiçbir hal ve koşulda hakkı ve gerçeği perdeleyememiştir!

Türkiye’nin var olan tablosu, toplumsal açıdan da siyasal yapı açısından da maalesef fevkalade çarpık ve patolojik bir görüntü sergilemektedir. Akıllı insanlar kendilerine aptal ve yandaşlık adına kişiliğini satmış insan müsveddeleri seçeceklerine, anlamlı ve yapıcı eleştiri geliştirebilen akıllı dostlar edinirler. Önceleri acı gelen dost öneri veya eleştirişinin, ne derece yapıcı ve yararlı olduğu zaman içinde anlaşılır.

Her gün bir iletişim ağına tedbir getiren, bir kanalı sistemden çıkarmaya yeltenen bir siyasal yapı, bir anayasa yapacak ve bu anayasa demokratik olacak, öyle mi! Bu satırlarda defalarca yazdım, ama değerli okuyucularımdan özür dileyerek, bir kez daha yazmak durumundayım. Yıl 1937, aylardan eylül, yer Berlin, topluma hitap eden hatip Mussolini, söyledikleri aynen şöyle: “Günümüzün en büyük ve güçlü demokrasileri İtalya ve Almanya’dır”. Tarih affetmez; tarihin çöplüğündeki Mussolini’yi de Hitler’i affetmediği gibi, bundan böyle de affetmeyecektir!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa