'Şahsın infazına, delillerin bilahare değerlendirilmesine...!'
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Binali Yıldırım’ın bölge illerinde etrafında dolanarak söylemek istediğini önceki gün katıldığı bir iftar yemeğinde açıkça söyledi: “Kamu kurumları içinde bölücü terör örgütüyle irtibatlı kimler varsa derhal tespit edilip, hem memuriyetten men edilmeli hem de haklarında gerekli adli işlemler yapılmalıdır. Terör örgütüne eleman kazandıran öğretmen, teröriste ilaç taşıyan sağlık memuru, örgütün propagandasını yapan memur. Bunlar asla kabul edilemez çarpıklıklardır. Bunun için de devlet memurlarıyla ilgili mevzuatın köklü bir şekilde değiştirilmesi gerekiyor.”
Cumhurbaşkanının sözünü ettiği; “Terör örgütüyle irtibatlı”, “Terör örgütüne eleman kazandıran”, “Teröriste ilaç taşıyan”, “Örgütün propagandasını yapan”... “Bunlar asla kabul edilemez çarpıklıklardır” dediği eylemler için zaten yasalarda hükümler vardır ve bu suçlardan pek çok memur ya da “sivil kişi” de yargılanmış, bazıları da ceza almıştır. Yani, Cumhurbaşkanının alt alta sıralayarak çizdiği “dehşet tablosu”nun amacı, gerçek bir durumu tarif etmek yerine, başka amaçları gerçekleştirmek içindir.
SUÇSUZLUĞUNU KANITLAMAK MEMURA DÜŞECEK!
Nitekim, Cumhurbaşkanı asıl amacını sözlerinin sonunda açıkça söylüyor: “Bunun için de devlet memurlarıyla ilgili mevzuatın köklü bir şekilde değiştirilmesi gerekiyor!”
Kısacısı Cumhurbaşkanı, hükümetin ve yerel idarenin gerçekte bir suç var mı yok mu diye bir mahkeme kararı olmadan memurları suçlayıp memuriyetten çıkarmasını, cezalandırmasını amaçlıyor. Bu durumda da suçsuzluğunu kanıtlamak, mahkemelere başvurarak suçsuzluğuna dair kanıtlar bulmak işten atılmış, kamuoyu karşısında linç edilmiş memura kalmaktadır!
Hani İstiklal Mahkemelerindeki adalet anlayışını teşhir etmek için bile durumlarda hatırlanan kararları vardır: “Şahsın idamına, delillerin bilahare (daha sonra) incelenmesine!..” kararları gibi hükümet ve yerel idare önce memuru işten atacak, bütün haklarını gasbedecek, kamuoyu önünde linç edecek,...”infaz” edecek, “delilleri” ise memur mahkemelere sunarak suçsuzluğunu kanıtlamaya çalışacak!
EN ALT MEMURA KADAR KADROLAŞMA AMACI
Burada elbette, memuru adil yargılayacak, gerektiğinde devleti mahkum edecek bir mahkeme bulunacak mı, diyelim ki mahkeme memuru haklı buldu, idare mahkeme karlarını uygulayacak mı, haksız yere işten atılan memurun hakları ne olacak... gibi pek çok soru akla gelse de bu sorular Hükümetin başka amaçları olmaması durumunda anlamlı olabilir. Oysa bu yasayı çıkarmak isteyen hükümetin diğer girişimleriyle birlikte ele alındığında, “teröre destek”, “terör örgütüne yardım” gibi suçlamaların aslında daha büyük bir amacı perdeleme amacı taşıdığı kuşkusunu güçlendirmektedir. Ki, o amaç, AKP’nin kamu alanında üst makamlarda gerçekleştirdiği kadrolaşmayı en aşağıya kadar indirerek, bütün devlet kadrolarını AKP’lileştirme biçiminde tezahür etmektedir.
Bunun anlamı ise, bu kadar işsizin olduğu ve devlet memurluğunun en güvenli iş olduğu koşullarda AKP’nin il ve ilçe örgütlerinin memur alma merkezlerine dönüştürülürken bütün devlet kadrolarının en alt memurlara kadar inen bir cadı avı başlatılmasıdır.
SALDIRI TÜM MEMURLARIN İŞ GÜVECESİNEDİR
Böylece Hükümet devlet kadrolarını partidaşlarıyla doldururken mevcut memurlar içinde de AKP’nin etrafında toplanmasının iş garantisinin tek yolu olduğu propagandası da (*) bugünkünden bile etkili biçimde devreye sokulacaktır. Ki, bir rejim inşası yapılıyorsa, bunun böyle olması da Hitler’den, Mussuloni’den, bir başka boyutuyla McCarty’den öğrenilmiş şeylerdir.
Cumhurbaşkanının alt alta sıraladığı suçlamalara bakan bir kamu emekçisi (memur), “Bu yasa değişikliği bizi etkilemez, bunlar PKK’ye yakınlık duyan Kürt memurları ve Kürtlerin haklarını savunan solcu, ilerici memurları hedefe koymaktadır. Bize göre bir şey yok!” diye düşünebilir. Ancak gerçek böyle değildir. Tersine yasal değişiklikle bütün memurların iş güvenceleri kaldırılmakta, 657 sayılı Yasa’yla tanınan iş güvencesi yasadan alınıp amirin iki dudağı arasına konmak istenmektedir. Bu da tüm memurların iş güvencesinin yaptığı işle ilgili olmayan, ideolojik ve siyasi nedenlerle olabileceği gibi çok daha sıradan nedenlerle de memurların cezalandırılması işten atılmasının mümkün olacağı anlamına gelmektedir.
Kısacısı Cumhurbaşkanının, “Devlet memurlarıyla ilgili mevzuatın köklü bir şekilde değiştirilmesi” isteği tüm memurların iş güvencesini kaldırmaya yönelik girişimdir.(**) Bu yüzden bu değişiklik girişimi tüm memurları (elbette güvenceli çalışma mücadelesi içindeki işçileri de), tüm sendikaları yakından ilgilendirmektedir. Ve bu girişime karşı ortak bir mücadele zorunludur.
(*) Örneğin memurların uzun zamandan beri talebi olan “memurlara siyaset yasağı” kaldırılarak AKP’ye üye olma, bunun bir şova dönüştürülmesi, demokratikleşmenin ileri bir adı olarak sunulması da sürpriz olmaz.
(**) Belediyelere kayyım atanmasıyla ilgili düzenlemelerin sadece DBP’li belediyelerle ve sadece kayyım atanmasıyla sınırlı kalmaması gibi.
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47
- Bakan Tekin ve arkasındakiler laikliğe cepheden savaş açan bir konumdadır! 21 Kasım 2024 04:52
- İktidar 'iç cepheyi güçlendirmek' istiyor, emek ve demokrasi güçleri ise 'birleşik mücadele' diyor 17 Kasım 2024 04:44