23 Haziran 2016 00:52

Gündem’e tam saha ‘press’

Gündem’e tam saha ‘press’

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Sabah, gazeteleri alıyorum.
Gazete satıcısı, “İyi günler” diyor. “İyi günler” diyorum.
Sonra ayak üstü manşetlere bakıyorum:
“Faşizm sınır tanımıyor.
“Dayanışmaya gözdağı”
“Ne olursan ol, gazeteci olma!”
“Kolay gelsin” diyorum satıcıya. “İyi günler abi” diyor yeniden.
“İyi günler!”
“Kolay gelsin!”
İki iyi niyet sözü.
Oysa ne iyi ne de kolay günümüz var.
Sabah gazetelerinde sekiz sütuna manşet:
“İfade özgürlüğüne destek için Özgür Gündem’le dayanışma kampanyasına katılan üç isme tutuklama”
“Talimatla verilmiş bir karar”
“Saldırganlar özgür, gazetecilik ‘terör’ tutuklusu”
Ahmet Nesin: Yazar, Yayıncı, Gazeteci.
Erol Önderoğlu: Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye Muhabiri.
Şebnem Korur Fincancı: İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Evrensel gazetesi yazarı.
Ne yapmış Şebnem Korur Fincancı?
Fincancı katırlarını ürkütmüş. Yakılan, yıkılan, yazarları, dağıtıcıları öldürülen Özgür Gündem gazetesine “özgürlük” istemiş. Nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni gibi boğaz tokluğuna, yevmiyesiz bir günlük bir iş bulmuş kendine.
Memlekette iş mi yok?
Nöbetçi hakim, nöbetçi doktor, nöbetçi golcü…
Nöbetçi dayanışmacı…
Nöbetçi dayanışmacı Fincancı, ayrıca Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı.
İroninin böylesi.
Korur, şimdi kendini koruyacak.
Ahmet Nesin, Erol Önderoğlu, Şebnem Korur Fincancı.
Üçü de kodeste.
Suçları: “Örgüt propagandası yapmak.”
Ülkede örgüt propagandası yapmak, karpuz kesmekten kolay.
Hem kesmece hem seçmece!
Gözünün üstünde kaşın var, de Çağlayan’da.
Gözün kaşın sürme rastık, de erkekler Metris’te, kadınlar Bakırköy’de.
Sırada başka nöbetçi yayın yönetmenleri de var. 
Şimdilik seçilen üç gazeteci.
Dayanışma nöbeti sürecek.
Can Dündar ve Erdem Gül “Silivri Umut Nöbeti”nde gördük.
Şimdi vicdanlı tüm gazeteciler, “Özgür Gündem”in özgürlüğü için onların kimliğinde, düşünce ve ifade özgürlüğünün yanında olacak. Düşünmenin suç sayılmadığı bir ülke için kalemlerini “Özgür Gündem” için bileyecek. Halkın haber alma, gerçekleri bilme hakkını ancak böylesi cesur gazeteciler savunabilir.
Mücadele, karanlığa karşı.
Bay Başkan’ın üreme meselemizde Güzin Abla  gibi ahkam kestiğine bakmayın.
Sorunumuz iktidar değil, iktidarsızlık...
Üç çocuk, beş çocuk...
Allah verirse olur da özgürlük yoksa neyleyim zürri zürriyeti!
LGBT Onur Yürüyüşü, “devlet”in ve “millet”in “yüksek hassasiyet”iyle gazla fişekle engellenince “hürriyet” ile “zürriyet”in ilişkisini düşündüm.
Akşamında da Huber Köşkü  iftarında Bay Başkan, milli trans Bülent Ersoy’a ve saray çalgıcılarına nutuk atıyor:
Firuzağa’da oruç tutmayanlara saldırı: “Esnaf mağduriyeti”
İspanya maçında milli takımı ıslıklayanlara: “Edepsizlik, terbiyesizlik”
“Edep terbiye”
“Mağduriyet”
“Tam kadın, yarım kadın”
“Pilav üstü demokrasi, eksik topal özgürlük”
Tam özgürlük mü? TRT’de “Namaz kılmayan, hayvandır.” diyen ilahiyat mollasının ifade özgürlüğü(!)
Özgür Gündem’in yanında olan gazeteciye mahpusluk, devletin televizyonunda halka küfreden dindaşa mevki makam...
Hiçbir iktidarın vereceği özgürlük, halkına gazeteciler, yazarlar, aydınlar için bir lütuf değil. Onlar, kendi özgürlüklerini almak için yazmaya, düşünmeye ve demokrasi nöbetine devam edecekler.
Özgür Gündem de düşünce ve ifade özgürlüğü için direniyor. ’90’lardan bugüne gazetenin başına gelenlere bakın anlayın bu direnci.
“Press” i yeniden izleyin bugünleri daha iyi göreceksiniz ne dediğimi. Hiçbir film, böyle çarpıcı, çıplak vermemişti basın özgürlüğünün hangi kan ırmaklarından boğulmadan geçtiğini.
İyi günler mi?
Hiç kolay değil.
Ama biz yine de kolay gelsin, diyelim.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa