Dış politikada ‘normalleşme’ manevraları yapılırken...
Fotoğraf: Envato
Önceki gün, bir yandan İsrail’le yapılan “Roma Anlaşması’nın açıklandığı gün olurken, aynı zamanda Erdoğan’ın Putin’e yazdığı mektupla “özür dilediği” (Türkiye “üzüntü bildirdik”, “kusura bakmayın” dedik derken, Rusya tarafı ise “özür dilendi” diyor) gün oldu. Yine önceki gün Mısır’la kimi mesajların gidip gelmeye başladığı ve yakında Mısır’la da ilişkilerin “normalleşmesi”nin vaat edildiği gün oldu.
Elbette bu gelişmeler bir günde olmadı. İsrail’le görüşmeler son iki yıldır, Rusya ile son bir kaç aydır sürüyordu. Ama girişimler utangaçca, karşı tarafın niyetini yoklayan türden olmayı geçerek, kamuoyunda konuşulmaya başlanması ise son günlerde oldu.
Nitekim Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, İsrail’le yapılan anlaşmayla ilgili soruya; “Atatürk’ün dediği gibi Yurtta Sulh Cihanda Sulh!” diyerek, 2007’de, “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sloganıyla ifade edilen geleneksel Cumhuriyet dış politikasının eleştirilerek bugünlere geldiklerini unutmuş göründü.
Yine, Rusya ile çıkan krizi de Başbakan Yıldırım; gazetecilerin, “İsrail’dan sonra Ruslarla da normalleşme olur mu?” sorusu üzerine, “Niye olmasın? Türk milleti de, Rus halkları da bu krizin artık ortadan kalkmasını istiyor. Bunun çok anlamlı olmadığını düşünüyor. Bize düşen de bir an önce milletimizin, vatandaşlarımızın bu beklentilerini karşılamak olmalıdır.” diyerek, Rusya ile AKP Hükümeti’nin Rusya uçağını düşürerek çıkarttığı krizi “milletin benimsemediğini” kabul etmiş oldu. Dahası Başbakan böylece, diğer yeni Osmanlıcı girişimlerden de “millet istemiyor” diye dönmenin yolunu da açmış oldu.
İSRAİL VE RUSYA İLE NORMALLEŞME NE DEMEK?
Aydın Çubukçu, gazetemizdeki köşesinde bir zamandan beri, Hükümetin “dar alanda rövaşata yapmaya çalıştığını” ama bu alanın atılacak rövaşataya izin verecek kadar geniş olup olmadığı üstünde tartışıyordu. Öyle görünüyor ki Hükümet, “dar alanda rövaşata” atamayacağını görerek alanı genişletmeye karar vermiştir.
Rusya ve İsrail’le ilişkilerin “normalleştirilmesi” demek Türkiye’nin en önemli kırılmayı yaşadığı Suriye politikasında da değişikliği zorunlu kılmaktadır. Aksi halde, “İsrail’le (İsrail burada batıyla ilişkileri temsil ediyor) ilişkileri normalleştirmek” demek batı ile ilişkileri normalleştirmek, “Rusya ile ilişkileri normalleştirmek ise İran, Irak ve Suriye ile ilişkileri normalleştirmek anlamına gelmektedir. Aksi halde her şey eskisinden de hızlı ve ağır sonuçlar yaratmak üzere “anormalleşebilir!”
EĞER DIŞ POLİTİKA İÇ POLİTİKA İSE...
Bu köşede son günlerde sıkça “iç politika-dışı politika, iç ve dış politika ile ekonomi ilişkisine değiniyoruz, değinmek zorunda kalıyoruz.
Çünkü gelişmeler bunu zorluyor.
Çünkü, politikanın herhangi bir alanındaki girişimler kendi mantıksal sonuçlarına doğru vardıkça, politikanın diğer alanlarıyla ilişkisi de saklanamaz biçimde açığa çıkıyor. Bu yüzden de mevcut koşullarda dış politikadaki manevra girişimlerinin iç politikada bir karşılığının olması gerekir. Yani dışarıda batılı emperyalistlerle, Rusya ile yapılacak uzlaşmaların, Suriye krizinde alınacak tutumun; bir yandan Kürt sorunu üstünden öte yandan özgürlükler, demokratikleşme sorunu üstünden Türkiye’nin iç politikasının, “terörle mücadele konsepti” etrafında oluşturulan içerideki baskı ve şiddet politikalarının, “tek parti tek lider rejimi” girişimlerinin tartışılmasını da çok daha boyutlu biçimde gündeme getirmesi kaçınılmaz olacaktır.
Elbette Erdoğan-AKP yönetiminin, bu alanda bir değişiklik için kendiliğinden bir adım atması beklenemez.
Bu yüzdendir ki; AKP Hükümeti’nin “dış politikasındaki normalleşmelerin” içeriye yansıması, özgürlüklerin savunulması mücadelesinde gerçeklerin görülmesini kolaylaştıracaktır ama Erdoğan-AKP yönetiminin dış politikadaki “normalleştirme girişimleri iç politikada da kendiliğinden “normalleştirmeyi” getirmeyecektir. Ama dış politikadaki “normalleşme” girişimleri, iç ve dış politika arasındaki çelişkileri büyütecek, gerçeğin çeşitli yönlerinin görülmesini kolaylaştıracaktır.
TERÖRLE ‘DENGELEME’ GELENEĞİNİ UNUTMAYALIM!
Ancak şu da bir gerçek ki, dış politikadaki ”normalleştirme” girişimlerine milliyetçi, ırkçı, cihadist çevrelerden gelecek tepkileri dengelemek üzere içeride Kürtlere, hak ve özgürlük talep edenlere, laik ve demokratik Türkiye talebinde bulunanlara karşı daha saldırgan bir tutum takınılması, toplumun terörize edilmesinde yeni girişimler yapılması sürpriz olmaz.
Türkiye’nin egemenleri bu tür “dengelemelerin” ustasıdır.
Bu yüzdendir ki; Erdoğan-AKP yönetiminin dış politikada “normalleşme” girişimleri (ki bu girişimlerde nereye kadar gidileceği de çok tartışmalıdır), Türkiye’nin demokrasi güçlerinin, her kesimden mücadele eden özgürlük, demokrasi isteyen güçlerinin mücadele zeminini genişletecektir ama aynı zamanda sorumluluklarını ve görevlerini artıracaktır.
(*) Bir hafta önce Almanya Savunma Bakanına İncirlik’i ziyaretine izin vermeyen Türkiye, önceki gün Almanya Savunma Bakanının İncirlik’i ziyaret edebileceğini ve Almanya’nın İncirlik’te “üs talebi”nin de kabul edileceğini bizzat Savunma Bakanı Çavuşoğlu’nun ağzından açıkladı.
HÜKÜMETE ÖVGÜ CEPHESİNİN DİLİNİN KEMİĞİ YOK!
AKP Hükümetinin her cephede çöken yeni Osmanlıcı dış politikasından manevralar yaparak kurtulma çabaları arkasındaki yandaş basın, AKP propagandacılarını zorluyor olsa da bu güruhun en hızlı U dönüşlerde bile sorun yaşamadığını görüyoruz.
Nitekim daha birkaç gün öncesine kadar, Erdoğan liderliğindeki AKP Hükümeti’nin dış politikasını;
* İsrail Filistinlilere zulmediyor. Bu zulüm bitmedikçe kavgamız sürecek,
* Rusya’dan özür diyecek bir şey yok kabahat onların pilotlarındaydı,
* Mısır Mursi’yi ve İhvan liderlerini hapsetti, idam cezası verdi, Müslümanlara zulmediyor. Sisi darbeci, diktatör. Biz diktatörlerin elini sıkmayız,... gibi gerekçelerle Erdoğan- AKP yönetiminin dış politikasını göklere çıkaranlar, Hükümetin bu politikalardan U dönüşü yapmasını aynı büyük heyecanla övüyorlar.
Rusya’yla anlaşmayla şu kadar turist gelir, bu dış ticaretimize şöyle yansır, Mısır’la da anlaşırsak, Doğu Akdeniz’de tutulmayız. İsrail’le anlaşma, batıyla aramızı düzeltir, İsrail’le ticaret uçar, Antalya İsrailli turist akınına uğrar,... gibi, müflis tüccar üslubu ile dış politika analizleri yapıyorlar. AKP Hükümeti’nin dış politikadaki “yeni yönelimini” öve öve bitiremiyorlar.
Bütün bu “İsrail’le anlaşma”, Rusya ile yakınlaşma”, “Mısır’la mesajlaşma”, hatta “İran’a selam gönderme”, “Esad’a göz kırpma”,...gibi, Hükümetin dış politikada “yeni büyük atağı” denilen ama en ileri gidilen İsrail’le bile yolun başında olunan diplomatik girişimlerden beklentileri büyük; hatta abartılı!
Burada Hükümet ve arkasındaki propaganda mekanizmasının tutumu, önce eşeğini kaybedip sonra da bulan köylünün sevincine çok benzese de bu sadece gelinen yerin “komik” tarafıdır. Gerçek ise Hükümetin “yeni Osmanlıcı hayaller etrafında bir yanıyla ülkenin büyük problemlerini daha da büyütürken bölgenin kana bulanmasında da önemli etkisi olan dış politikasının sorgulanması; bu dönemin faturasının bu politikalarının sorumluların, en başta da Erdoğan-AKP yönetimine çıkarılmasıdır. O da isterse faturayı Davutoğlu’na ciro etsin!
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47