Agamemnon kızını kurban etti
Fotoğraf: Envato
Katıldığı Troya savaşından yirmi yıl sonra ülkesine dönebilen kocası kral Odisseus’a, “Peki bizleri bu hallere düşüren o krallar kralı Agamemnon’a n’oldu? Onun bir de İfigeneya adlı çok güzel bir kızı olacaktı?...” diye sordu karısı güzel Penelopeya...
ÖLÜLER ÜLKESİNE DE GİTMİŞTİ...
Odisseus gülümsemeye çalıştı. Biraz düşündükten sonra; “Bak güzel kraliçem,” dedi karısına. “Ben Troya’dan erken ayrıldım. Halkımızı, toprağımızı, hayvanlarımızı çok özlemiştim!.. Oradan dönerken de bir ara yolumu şaşırdım. Sonra çoktan ölmüş bilici Teyresyas’tan yolumu öğrenmek için bir tanrıça aracılığıyla, tanrı Hades’in yönettiği Ölüler Ülkesi’ne gittim. İşte orada son olarak gördüm kara bulutlar gibi savrulan Agamemnon’un gölgesini.. Onun kızı o zavallı İfigena da, bir gölge olarak gelip geçti birara önümden... Ama onlar hakkında duyduklarımı sana kısaca aktarabilirim...”
Bu sözlerin ardından prenses güzel İfigeneya’yı ve babası krallar kralı Yunanistanlı Agamemnon’u tanıtmaya çalıştı Odisseus...
Dillere destan olduğu gibi Troya kralı Priyamos’un yakışıklı oğlu Paris; Yunanistanlı güzel Helena’yı sözde Troya’ya kaçırmıştı! Oysa güzellik tanrıçası Afrodit’in yaramaz Eros aracılığıyla saldığı aşk okları yüzünden Helena, Paris’e deli divane vurulmuş, onunla Troya sarayına gelin olarak gitmişti. İşte bu olayı Yunanistanlı Başkral Agamemnon, kendi çıkarına göre dönüştürdü hemen. Troya’ya namus temizleme savaş açtı. Çünkü söylediğine göre Baştanrı Zeus’la üç kez konuşmuş, Baştanrı Zeus da onu Helena’nın namusunu temizlemekle görevlendirmişti!..
SÖZDE AĞLAYIP YIRTINDI AGAMEMNON...
Bunun üzerine Başkral Agamemnon da; Troya’dan talanlayı getireceği altınlar, köle kadınlar gibi ganimetlerin coşkusuyla, bütün kent krallıklarının bağışladığı gemilerin, Aulis limanında toplanmasını buyurdu. Ne var ki bir süre sonra bu limanda buluşan gemilerin yelkenlerini şişirecek tanrı rüzgârları, bir türlü esmiyordu!.. Sözde büyük bir öfkeye kapılan Başkral Agamemnon; demirbaş bilicisi Kalhas’a başvurdu… Kalhas’a göre tanrıça Artemis, bir kurban istiyordu! Ne var ki onun istediği kurban da, Agamemnon’un öz kızı İfigeneya’ydı!.. Bilicinin söylediklerinden sözde şaşkına dönen Agamemnon; daha inandırıcı olmak için, uzun uzun bağırıp çağırdı… Böylece Agamemnon; halklara ve ordularına, tanrı buyruğu savaşı kazanabilmek için kızını bile, içi yana yana kurban ettiğini göstermek istiyordu.
KIZINI NİŞANLAYACAKTI SÖZDE...
Agamemnon, Mükene’de bıraktığı karısı Klütaymestra ile kızı İfigeneya’nın Aulis’e gelmeleri için hemen haber saldı. Çünkü Troya’ya doğru yelken açmadan önce, kızı İfigeneya ile ünlü komutan Ahilleus arasında nişan yapacağını bildiriyordu!.. Bu habere çok sevinen karısı kraliçe Klütaymestra, Aulis limanına uçarcasına getirdi kızı İfigeneya’yı! Ne var ki kraliçe işin içyüzünü öğrenir öğrenmez de, haliyle beyninden vurulmuşa döndü!.. Çünkü kendiliğinden bir soru çengelleniverdi hemen beyninde: “Bu savaşın sözde tek nedeni olan güzel Helena’nın namusu, acaba kocamın gözünde öz kızının yaşamından daha mı önemliydi?” Klütaymestra; sözde tanrıların buyruğuyla girişilen bu namus temizleme savaşındaki ana nedenin, güzel kadınlar ve hazine yağması amacına yönelik olduğunu bütün çirkinliğiyle o anda anlayıverdi! Ve kızını kurtarmak için çok çırpındı; ama onu bir türlü kurtaramadı. Masum İfigeneya; babası Agamemnon’un da yardımıyla, tapınaktaki sunağa, elleri kolları bağlanmış olarak getirildi. Kurbanlık kızın yazgısına öylesine umarsız bir boyun eğmişliği vardı ki, tam kurban edileceği sırada, tanrıça Artemis kendini tutamadı... İfigeneya’yı kimselere göstermeden onu hemen havaya ağdırdı ve onun yerine bir geyik yerleştiriverdi!.. Sonra da Aulis’teki tapınağına rahibe yapmak üzere, İfigeneya’yı alıp götürdü...
KLÜTAYMESTRA ÖCÜNÜ ALACAKTI!..
Böylece bir kez daha tanrıların yalan rüzgârlarıyla yelkenlerini şişiren Agamemnon; Troya’ya doğru pupa yelken yol almaya başladı... Artık sarayına tek başına dönen üzgün Klütaymestra; haliyle kin ve öç alma duygularıyla fokurdayan bir volkana dönüştü. İlk iş olarak Troya’daki kocası Agamemnon’u aralıksız boynuzlamak için, onun amca oğlu Aygistos’u çağırdı sarayına. Onunla günlerini gün etmeye başladı... Ve on yıl süren Troya savaşından sonra Agamemnon; gemiler dolusu hazineler, köle olacak güzel kadınlar ve karısı Klütaymestra’ya kuma olacak Troya kralı Priyamos’un güzel kızı Kasandra’yla; anlı şanlı bir dünya fatihi olarak döndü ülkesine. Yolu üstüne serilmiş görkemli kırmızı halılar üzerinde, salına salına yürüyerekten sarayının avlusuna ulaştı. Saraya dönüşünün üzerinden daha bir gün bile geçmeden karısı Klütaymestra; kızı İfigeneya başta olmak üzere, kanına girdiği nice Yunanistanlı ve Troyalı masum yiğitlerin öcünü almak üzere, yıllardır kiniyle bilediği hançerini, sevgilisi Aygistos’la birlikte, Agamemnon’un sırtına, ardı ardına sapladı…
Penelopeya; bu öyküyü dinledikten sonra, Agamemnon’un böylesi bir sona ulaşmasını çok olağan buldu. „Sana, Ölüler Ülkesi’nde gördüklerimden de söz edeceğim daha sonra!“ dedi Odisseus… Ve karısı suskun Penelopeya’nın ellerin okşadı bir süre…
(*) Mitolojiyle ilgilenen okurlarımıza aşağıdaki kitapları öneriyoruz:
- AKDENİZLİ TANRILAR (Yaşar ATAN– Evrensel Yayınları – 2. Baskı)
- AKDENİZ MİTOLOGYASINDN EFSANELER (Yaşar ATAN – Evrensel Yayınları)
- İNSAN VE TRAGEDYA (ANDRE BONNARD (Çev. Yaşar ATAN – Evrensel Yayınları. 2. Baskı.).
- Çocuğun kalemi 07 Nisan 2024 03:56
- Gagasındaki bir şiirle 31 Mart 2024 04:00
- Çeker gider yıldızlar 21 Ocak 2024 05:30
- Macar Ozan Illyes’ten bir şiir 29 Ekim 2023 03:08
- Bülbülün olsun şiir 03 Eylül 2023 03:30
- Adonis tıklatır camları 09 Temmuz 2023 03:34
- Kuşlar ve Mozart 21 Mayıs 2023 04:00
- Boyadığımız gökyüzü 12 Mart 2023 03:40
- Bunca güzel olmazdı 15 Ocak 2023 03:04
- Her sabah boyar dünyamızı 27 Kasım 2022 03:21
- Köpek ve hırsız 09 Ekim 2022 03:30
- Kurt ve turna 07 Ağustos 2022 02:55