Hayatın Sesi, gerçek aşısı!
Fotoğraf: Envato
Günde kaç zeytin yemeli? Hormonlu domates neresinden anlaşılır? Hangi sebzelerde hangi vitaminler bulunur? Çocuklara hangi vitaminler gereklidir? Bu soruların benzerleri her gün yeniden üretiliyor. Hangi besin, hangi şu hangi bu? Hele bir de söz konusu olan bir bebekse. Örneğin, bebeklere hangi aşılar gereklidir?
Eskiden çocukların aşı karnesi olurdu. Bebeklikten başlayarak hangi aşıların yapıldığı bu karneye işaretlenirdi. Aşı karneleri bugün kullanılıyor olsa, bir ek yapmak gerekirdi; “gerçek aşısı” diye. Çocuklara bugün vitamin kadar, sebze meyve, aşılar kadar, hatta su kadar gerçekler gerekiyor.
Geçen hafta soranlar oldu. Havalimanındaki katliamı çocuklara anlatmak gerekir mi? Bir katliam çocuklara nasıl anlatılır? Yanıtı oldukça basit: Çocuklara katliamları anlayabilecekleri bir dille ve yaşlarına uygun olacak bir şekilde anlatmak gerekiyor. Dikkat edilecek noktalar var. Ama bugün konumuz bu değil. Konumuz çocuklar ve gerçekler!
Çocukların nerede yaşarlarsa yaşasınlar gerçekleri bilmesi gerekiyor. Bugün Türkiye’de çocuklara gerçekleri anlatmak çok önemli. Eskiden de önemliydi, ama bugün çocuklar bir yalan kuşatması ile çevrelenmiş durumdalar.
Anlatmazsak gerçekleri nereden öğrenecekler? TRT’den mi? Havuz medyasından; Ahmet Şık’ın “lağım medyası” diye tarif ettiği yayın organlarından mı öğrenecekler? İstanbul’da havalimanına yapılan saldırıyı, “Yeni Türkiye’nin yükselişini, diplomatik başarıları çekemeyenlerin işi” olarak sunanlardan mı öğrenecekler?
Yoksa başbakan çıkıp birdenbire gerçekleri anlatmaya mı başlayacak? Hangi başbakan halka gerçekleri anlatmayı kendine görev bildi? Özal mı? Çiller mi? Şapkasını alıp gitmeyi bir erdem sanan Demirel mi? Yoksa taze başbakan, tepeden indirme Binali Yıldırım mı?
Birkaç yıl geriye gidelim: Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım hangi gerçekleri dile getirmiş bakalım. Örneğin, Boğaz’a yapılacak olan 3. köprü ve doğanın bu uğurda yok edilmesine ilişkin gerçekleri? Demiş ki, “Köprüyle ilgili yanlış bir şey yoktur.” Sonra eklemiş, “Biz 5 milyar köprüye para ödeyeceğiz, bu bize 1.5 yılda geri dönecek. Böyle bir yatırım dünyada yok (...) trafik rahatlayacak, egzoz gazı hava kirliliği olmayacak. Köprüye karşı çıkmayı ben bir türlü anlayabilmiş değilim. Bu zihniyet 1. köprüye de karşı çıkmıştı, 40 yılda değişen bir şey yok.”
Peki, 3. köprüye verilecek olan ad konusunda ne demiş? “Köprünün adı değişmeyecek.” Çünkü Yavuz Sultan Selim öyle katliam falan yapmamıştı: “Alevi katliamı bir efsanedir, gerçeklikle alakası yoktur.” Belki ardından şunları söyleyebilirdi: “Madımak Katliamı da bir efsanedir. O görüntüler hep yalandır. Gerçek değildir.”
Belli ki, başbakan gerçekleri anlatmayacak. Gerçekleri ancak susturulan kitlelerin temsilcileri, katliamlara maruz kalanlar ve gerçekleri dillendirmeyi kendilerine görev bilen kişiler ve bilim insanları anlatacak.Gerçekleri havuz medyasının karşısında dik duran ve bu nedenle büyük bir baskı altında kalan bir avuç yayın organı anlatabiliyor. Şebnem Korur Fincancı, Erol Önderoğlu ve Ahmet Nesin’in tutuklanması gerçekleri anlatanlara gözdağı vermek ve onları susturmak içindi. Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklanması, daha önce Ahmet Şık ve Nedim Şener’in tutuklanması da bundandı. Imc TV katliamları aktardığı için TÜRKSAT’tan çıkarıldı. Şimdi sırada Hayatın Sesi (Hayat TV) var. Hayatın Sesi korkmadan gerçeklere yer verdiği için susturulmak isteniyor. Hayatın Sesi’nin susturulması gerçeklerin anlatılmasını engellemek içindir. Bu küçük bir mesele veya bir kesimin sesinin kesilmesi olarak görülemez. Tam tersine, basın ve yayın özgürlüğü tüm toplumun gereksinimidir. Gerçeklerin susturulduğu bir yerde ancak kötülük üreyebilir. Gerçekleri aktarmak için çalışan bir organın susturulması tüm toplumu ilgilendirir.
Bugün Türkiye’de çocuklara “gerçek aşısı” gerekiyorsa, onlara Madımak Katliamı’nı, Maraş Katliamı’nı, 6-7 Eylül’ü, Dersim’i ve daha öncesini aktarabilecek yayın organlarına sahip çıkmak gerekiyor. Yoksa, çocuklara 1 Mayıs 1977’den bugüne unutturulmak istenen ne varsa, Roboskî gibi iktidarın hesabını vermediği, acısı bile çok taze olan Suruç Katliamı’nı, 10 Ekim Katliamı’nı kim anlatacak?
Bayram öncesi bunlar yazılır mı? Elbette yazılır ve yazılmalı. Yalanlar şeker kaplı bile olsa, yalandır. Bayram ancak gerçeklerin özgür olduğu günlerde bayramdır.
- Neden unutturmak istiyorlar? 22 Aralık 2024 04:15
- Çocuk çocuktur! 08 Aralık 2024 04:29
- Soul Behar Tsalik: Gazze’den çıkın! 01 Aralık 2024 04:30
- Profesör Saibaba ardından 17 Kasım 2024 04:01
- Irkçılığa karşı zırh gerek 03 Kasım 2024 04:03
- Almanya, militarizm ve okullar 20 Ekim 2024 04:15
- Nihon Hidankyo kuruluş bildirgesi 13 Ekim 2024 04:15
- Yuval: Soykırıma ortak olmam 29 Eylül 2024 04:54
- Ordunun kıskacındaki gençler 15 Eylül 2024 04:08
- Nükleer felaket önlenebilir 08 Eylül 2024 04:27
- Nükleer kuyu 01 Eylül 2024 04:25
- Oryan Mueller de reddediyor 25 Ağustos 2024 04:40