Önce kendini sağlıklı tutmayı bil
Fotoğraf: Envato
Birçok dostumu, öğrencimi, genç mimarı götürdüm Bergama’ya.
Yalnızca akropol (yüksek kent) için değil… Oraya deli Dumrul’ un asansörünü yapmalarından sonra çok da içimden gelmiyor Akropol’e çıkmak. Benim derdim yurttaşlarımın oraları görmesi iken onlarınki “para” gibi geliyor bana. Yoksa Türklerin, oralıların görmelerini elden geldiğince önlemek mi istiyorlar?
Neyse, bu günler de geçecektir.
Diyeceksiniz ki:
“Dur bakalım önce şu günleri aydınlığa çıkaralım bir.”
Bunun böyle olacağından, bir gün yolumuzun aydınlığa çıkacağından hiç kuşkum yok.
Geçecek, bu günler de geçecek. Kimileri suları yukarı akıtmağa çalışıyorlar. Olacak şey mi?
Ama onların istedikleri gibi davrananlar da var içimizde. Bunlar, yurttaşlarımızı umutsuzluğa düşürmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Kendi yollarını da kesiyorlar elbette. Becerilmesi gerekenler için güçlerini azaltıyorlar. İşte bu da benim gücüme gidiyor.
Akropol’ e çıksak bile, Asklepeion’ u görmeden, göstermeden edemiyorum.
Asklepeion, çağdaş Bergama kentinden yalnızca bir km. uzaklıkta. Bir sağlık merkezi…
Kutsal suları (şimdi koli basilli) var. Tiyatrosu var, betikliği var, tapınağı var, özel sağlıklaştırma yerleri var…
Övünç kaynağımız yerlerimizden biri…
Asklepeion’ un benim bir kez daha sözünü edeceğim yeri, yer altındaki tüneli…
Bu tünelin üzeri, neredeyse toprağın üzerine çıkacak gibi bir tonozla örtülü… Tonoz, toprağın yüzeyine neredeyse teğet gibi gerçekten... Tepesinde, belli aralıklarla dizili, bir yazı kağıdı büyüklüğünde delikleri var…
Yıllar önce de anlatmıştım bu tüneli.
İşte bir daha anlatıyorum.
Neden mi?
Çünkü sayrıların öz güçlerini etkilemek için yapılmış…
Tünelin başında, içine inebilmek için eş genişlikte merdiven var. Bu merdivenden, sağ yanınızda, bir karış bile olmayan genişlikte, birkaç cm derinlikteki kanalın içinde akan suyla birlikte iniyorsunuz. Yer altındaki tünelde yürümeğe başlıyorsunuz.
Siz yürürken, tepenizdeki delikten, altına geldiğinizde bir ses duyuyorsunuz:
“Bu gün daha iyisin!”
Beş – on adım daha atınca bir sonraki deliğin altına geldiğinizde:
“Bu gün daha iyisin!”
Bu böyle sürüyor:
“Bu gün daha iyisin!”
Bu gün bütün yeryüzünden tin (ruh) doktorları yılda bir burada buluşuyorlar bildiğimce.
Böyle bir sağaltma yöntemi ilk kez burada uygulanmış çünkü…
Siz de bu yöntemi deneyin demiyorum.
Ama tersini de yapmayın…
Battık!
Dibe vurduk!
Türkiye parçalanıyor!
Demeyin sağınıza, solunuza…
Ne yapıyoruz?
Kimin, kimilerinin öz güçlerini sıfırlamağa çalışıyoruz?
Böyle yapacağımıza, savaşımın yollarını arasak ya…
Önce kendimize güç verelim. Yurttaşımızın öz gücünü yufkalaştırmaktansa…
Elbette yengiyle çıkacağız bu alaca karanlıktan. Çünkü “gelecek” biziz!
İnanmıyorsanız liselilere sorun!
(Bu yazımı bitirmeden, nedense konumla ilgisi olmasa da, başımın içinde dönüp duran bir tümceyi
sizinle paylaşmak istedim:
Yalancı çobanın sürüsünü kurtlar parçalamış.)
- Vedat Günyol/İnsancılık -4- 22 Mart 2020 20:40
- Vedat Günyol/İnsancılık -5- 22 Mart 2020 20:39
- Vedat Günyol/ İnsancılık-3- 15 Mart 2020 19:30
- Vedat Günyol / İnsancılık -2- 09 Mart 2020 00:00
- Vedat Günyol / İnsancılık 02 Mart 2020 00:01
- İçin aydınlığı 24 Şubat 2020 00:00
- Süreklilik 16 Şubat 2020 23:30
- Yetmiş beş yıl sonra soykırım 09 Şubat 2020 22:35
- Yine deprem 02 Şubat 2020 22:30
- 25 Ocak 2020 (Bir gün sonra) 27 Ocak 2020 00:05
- Eğitim eğitim eğitim 19 Ocak 2020 22:47
- 24 Aralık 2019/Bruno Taut'un ölüm yıldönümü 13 Ocak 2020 00:08