İsrail meselesi ya da FETÖ’den sonra İHHTÖ mü?

Anlaşma öncesi: “‘One Minute’ ve İsrail’le kavga doğruydu, çünkü İsrail zalimdi, Gazze’yi yakıp yıkıyordu, Gazzeli kardeşlerimize yardım şarttı”.. Anlaşma sonrası: “Biz, Gazze halkının insanca yaşaması için neler yapılması gerekiyorsa onun peşindeyiz. Gerisi teferruat.” Bunu Sabah gazetesine Damat Bey söylüyor. Sn. C.Bşk.’nın da İHH ve Mavi Marmara’nın gönderilişi için “giderken bana mı sordular?” şeklinde çıkıştığı da biliniyor. Yani, hem yetkililerin söylediklerinden, hem de “yandaş medya”nın propagandasından anlaşılmaktadır ki, İsrail’le anlaşma da doğrudur. İyi ki anlaşma yapılmıştır, yoksa.. “Büyüyen ve güçlenen Türkiye’nin önünü kesmeye çalışanlar” başarılı olacaklardı! Rusya ile anlaşma da öyle… Uçağı düşürürken de doğru yapmıştı AKP Türkiye’si, şimdi Rusya ile canciğer kuzu sarması olmaya çalışmak ve Suriye’de bile ortak operasyon yapma yanlısı olmak da doğruydu!

O da doğru bu da doğru! İşe gelen mi doğru yani? Tabii ki Türkiye’nin ve halkının değil, ama yönetenlerin iki dudaklarının ucundan çıkan işe gelen oluyor? Demirel “Dün dündü bugün bugün” pragmatizminin şahıydı, şimdi o bile aşıldı mı?

Ajanslar İsrail’in Gazze’nin güneyindeki üç bölgeyi bombaladığını bildirdiler. Anlaşma sonrasında. Tam da İslam’ın kutsal bildiği Kadir Gecesi’nde!

Elini kolunu serbest mi hissetti İsrail? Uzun zamandır bombalamıyordu, rahatladı da mı, anlaşmanın henüz imzası kurumadan kendisini tutamayıp yeniden bombardımana başladı?

Ben bir eski Filistin Fedaisiyim. Müslüman Kardeş de değilim Hamasçı da. Basitçe İsrail Siyonizmine ve arkasındaki emperyalizme karşıyım. İsrail’le anlaşılmasını, her Filistinli gibi, benim de aklım almaz. İsrail’le sadece kendisinin çıkarına uygun olarak ve Gazze’yle Gazzelileri ekmek arasına katık yaparak ilişkilenmenin, kavganın da anlaşmanın da doğruluğunun savunulmasını benimseyemem. İsrail’le, Yahudi olduğu için değil, Yahudi ırkçılığı demek olan Siyanist bir devlet olduğu için anlaşılamaz! Anlaşırsınız, arkanızı dönersiniz, bombalar, vurur, kırar, katleder!

Bu nedenle, anlaşma değil, ama –zamanında Mavi Marmara’yı AKP’ye yamamış– İHH’nın da açıklamasında kullandığı Filistin atasözü doğrudur: “İsrail’le örtünen çıplak kalır”!

Bu söz, İHH’nın ortayı bulmak üzere söylediği gibi “İsrail’in güvenilmezliği”ni de belirtir, ama asıl anlamı İsrail’e güvenip onunla iş tutanın halinin yi olmayacağıdır. Sözün hedefi İsrail değil, onun yanına yanaşanlardır! Sn. C.Bşk.’nın İHH’ya kızması da bundandır.

FETÖ kategorisinden olmamıştır henüz IHH; onunki, “darbe” türü eylemden çok laftır, ama yine de karşıdan konuşmuştur ve “eski yakınlar” grubuna, Gül’ün, Arınç’la H.Çelik’in, Gülen’in yanına itilebilir!

Ama “bundan bize ne”dir. “AKP’yi İHH’ya, İHH’yı AKP’ye karşı kışkırtanların karanlık emellerine alet olmayalım” diyen Akitçi A. Dilipak’ı haklı çıkaracak değiliz! Uyarıp geçeriz: Sıra, her azıcık farklı konuşup davranana gelmekte, Führer’in yaptığı gibi, Yahudi ve komünistten başlanıp Papaza doğru ilerlenmektedir!

Önemli olan Sn. C.Bşk ve AKP ile İHH’nın arasının ne olup olmadığı değil, ama Filistinliler ve özel olarak Gazzelilerin hallerinin ne olduğu ve başlarına ne geleceğidir!

Bir kan parasına Filistinlilere yakınlıktan vazgeçilmiştir ki, bu, yakınlığın kalbi değil görünüşte oluşunun delilidir.

İsrail’in özür dilediği ileri sürülmüştür ki, ortada, belgelendirilebilecek böyle bir özür yoktur. Netenyahu söylemişmiş!.. Laftır! Putin’e yazıldığı gibi, dilekçe türünden mektup mu yazmıştır? Nerededir özür? Dilenmiş gibi yapılmıştır, çünkü, sıkışılmış ve İsrail’le yakınlaşma ihtiyacı hasıl olmuştur.

Ve ambargo, Mavi Marmara öncesinde neyse şimdi de odur. Ortada özür olmadığı gibi, ambargo da kalkmamıştır. Aşdod’dan Gazze’ye, İsrail denetiminde eskiden de gidilebilmekteydi, şimdi de gidilebilmektedir! Ölen boşuna ölmüştür!