Esad-Suriye manevraları
Fotoğraf: Envato
Başbakan Binali Yıldırım, Hükümeti kurmakla görevlendirildiği günden beri, kendi dış politika anlayışının Davutoğlu’nunkinden farkına vurgu yapmak için, “Dostlarımızın sayısını artıran düşmanlarımızın sayısını azaltan bir dış politika izleyeceğiz” diyerek dolaşıyor. Bu söyleminden çok hoşlanıyor olmalı ki, bir tekerleme haline getirdiği bu “buluşunu” her gün her vesileyle yineliyor.
Başbakan Yıldırım, İsrail’le yapılan “Roma Anlaşması”nı, Rusya ile Erdoğan’ın “özür mektubu”yla başlayan “normalleşme” girişimlerini bu “düşmanları azaltma dostları çoğaltma” politikasının bir örneği olarak gösteriyor. Dahası Başbakan son günlerde, İsrail ve Rusya ile başlayan ilişkileri “normalleştirme” girişimlerinin Mısır’la, Suriye ile de başlatılacağını açık açık söylemeye başladı. Zaten, Esad yönetimi ile kapalı kapılar arkasında kimi görüşmelerin yapıldığı artık inkar edilmiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise, (Rusya ile “normalleştirmeden hoşnutluk ifade diyor; İsrail’le girilen yeni ilişkileri desteklediğini ifade ediyor ama söz konusu Suriye olunca, esip yağmaya devam ediyor.
Başbakan “Suriye ile de (Suriye demek bugün Esad rejimi demektir) ilişkilerimizi normalleştireceğiz” diyor. Ama Erdoğan durup dururken, önceki gün Kilis’e yaptığı ziyaret sırasında yeniden Esad’a yüklendi:
“Varil bombalarıyla, konvansiyonel silahlarla, tankla, topla kendi vatandaşlarını öldüren böyle bir insan devlet terörü estirmez de kim estirir? (Esad) YPG’li, DAEŞ’li bir teröristten çok daha ileri bir teröristtir. Bunun hesabını, bedelini çok ağır ödeyecektir.”
Bu söyleme bakan “normal” şeyleri ya da olayları neyse, nasıl görüyor ve ne düşünüyorsa öyle ifade eden insanlar için ya da “siyasetin halka gerçekleri açıklama sanatı” olduğunu benimseyen siyasiler için Cumhurbaşkanının söylediklerinden çıkan mesaj; “Suriye rejimi ile asla anlaşmayacağız. İlişkilerimiz daha da kötüleşecek. Düşmanlığımız büyüyecek” biçimindedir. Ama Erdoğan ve AKP’nin siyaset yapma tarzını bilenler için bu söylenenlerin anlamı, sözcüklerin ve kurulan cümlelerin ifade ettiğinden çok farklı, hatta çoğu zaman tamamen tersidir!
Erdoğan’ı uzunca bir zamandır izleyen yandaş olmayan bir gazeteciyseniz, bir siyasetçiyseniz; eğer Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuda yerli yersiz çok sert konuşuyorsa, saldırgan bir üslup kullanmaya özellikle gayret ediyorsa, mutlaka söylenenle gerçek niyet arasında büyük bir fark oluştuğunu, bir manevra yapmak için hazırlıklar yapıldığını anlamanız gerekir. Bu yüzden de Erdoğan’ın, pek de gündemde yokken, “Esad PYD’den ve IŞİD’den çok daha ileri teröristtir” diyerek gündemi provoke eden bir çıkış yapmasını, “Galiba Esad’la anlaşacak onun için böyle sert konuşuyor” diye anlamak gerekir.
Bu tutum pragmatizmden öte, daha önce keskin nutuklarla yedeklenen halk kesimlerinin bir kez daha aldatılarak yedeklenmesi için yapılan bir şark politikası tarzıdır.
Bu oyun, bugüne kadar hükümetin Esad rejimi düşmanlığı temelinde oluşturulan Suriye politikasının arkasında yer alanların, “Öyleyse beş yıldır neden Esad’ı ve rejimini Şeytan ilan edip, Esad’ı devirmeyi kırmızı çizgi ilan ettiniz?” demesini önlemek için sahneleniyor. Yani Cumhurbaşkanın, “Esad YPG’den IŞİD’den çok daha ileri bir teröristtir” demesinin anlamı; “Suriye ile anlaşmaya halkı alıştırma manevralarının parçası” olarak görmek, “Cumhurbaşkanı Suriye ile anlaşmayı sabote ediyor” demekten gerçeğe daha yakındır.
Elbette ki, Türkiye ile Suriye’nin ilişkilerinin “normalleşmesi”nin karşı çıkılacak bir yanı yoktur. Ama, bu normalleşme, halkın gerçekleri anlaması, son beş yılıdır uygulanan Suriye politikasının gerici, halkları birbirine boğazlamaya kışkırtan, mezhepçi, yeni Osmanlıcı hayallerle süslenmiş niteliğinin anlaşılmasının vesilesi olmalıdır. Bunun şartı da Erdoğan-AKP yönetiminin manevralarının, milliyetçilik, din ve mezhep istismarcılığı ile çöken dış politikasının açmazlarının üstünün örtülmesini önleyen bir mücadeleden geçmektedir. Aksi halde, Hükümet, halk yığınlarını bir yanlış politikadan ötekinin peşine takmayı başaracaktır.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47