Başkoyun
Bayram günü nereden aklıma geldiyse, bir zamanlar bir kısa film izlemiştim. Geniş otlakta otlanmakta olan koyunların içindeki başkoyun bir uçuruma yönelmişti. Başkoyun diğerlerine göre daha uzun boylu, daha irice ve daha besiliydi. Etrafındaki başkoyun adaylarını zaman zaman boynuzlarıyla dürtüyor, sanki onlara “Ben başkoyun oldukça siz dikkatli olun, benim otlarıma yaklaşmayın” diyordu. Yalnızdı başkoyun. Bir, ara sıra yanına yaklaşıp havlayan Alman kurdu kırması köpekten, bir de elinde sırığıyla her an poposunu dürten çobandan korkuyordu.
Onu izleyen daha düşük rütbeli koyunlar, siyah, beyaz keçiler sorgusuz sualsiz başkoyunun peşine takılmışlardı. Bir yandan başkoyuna yakın durarak kendilerini güven-ceye almak istiyorlar, bir yandan da başkoyundan kalan otları hızla yutmadan mideye indiriyorlardı. Burada yediğini çiğnemeye vakit yoktu. Her koyun sonra çıkarıp çiğnemek üzere ne bulursa hızla mideye indiriyordu. Bir yandan da bir gün nasıl başkoyun olacaklarının hesabını yapıyorlar, başkoyun adayı olarak gördükleri daha küçük rütbeli koyunların gözünü kırmak için boynuzlarıyla dürtüyorlardı. Başkoyun aşağıdaki itişmenin farkındaydı ve aşağıdaki çekişme kendisine yönelmedikçe hoşuna bile gidiyor, itişenleri zevkle izliyordu.
Sadece keçiler biraz uzak duruyorlardı bu itiş kakıştan. Onların başkoyun olma şansı olmadığından başkoyun için bir tehlike oluşturmuyorlardı. Uzanabildikleri ağaç dallarındaydı gözleri. Kuyruklarını hızlı hızlı titreterek meliyorlarlardı.
Bir gün başkoyun uçurumdan aşağıya atlamaya karar verdi. Büyük ihtimalle fazla yediği için aklı karışmış, sonunun geldiğini sanmış, arkasından koşan dev köpekler, elleri değnekli çobanlar hayal etmiş ve kaçmak için uçurumdan atlamıştı. Ya da çobanların kendi aralarında “Bu bayram değil ama önümüzdeki bayram şu iri olan çok para eder, önce onu satarız kurbanlık olarak” diye konuştuklarını duymuştu. Arkasındaki koyun halkı, rütbeli, rütbesiz, kuzulu, kuzusuz, siyah, beyaz gözlerini kırpmadan hepbirlikte uçurumdan aşağıya atlamışlardı. Öndekiler uçurumdan atladıklarının farkındalardı ama arkadakiler sadece önlerindekilerin yağlı kuyruklarını gördüklerinden nereye gittiklerini bile anlamadan gitmişlerdi uçurumdan aşağıya.
Evrensel'i Takip Et