07 Temmuz 2016 00:58

İddianameler IŞİD’e karşı bir tutumdan yoksun!

İddianameler IŞİD’e karşı bir tutumdan yoksun!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ramazanda iftar iftar gezip uzun uzun konuşan Başbakan ve Cumhurbaşkanı şimdi de bayram vesilesiyle, günlerdir söylediklerini tekrarlıyorlar.

Son günlerde, özellikle Atatürk Havalimanı Katliamı sonrasında IŞİD’e karşı mücadele ve IŞİD’in nasıl “İslam dışı”, “İslam düşmanı” bir örgüt olduğuna vurgu yapıyorlar. Yok “IŞİD’cilerin yeri cehennem”miş, yok “IŞİD İslam’ın sırtına saplanmış bir hançer”miş!..

Konuşuyorlar konuşuyorlar!..

Olup biteni yakından izlemeyen, bu devletin en yüksek makamındaki zatların konuşmasını dinleyenler, sanırlar ki; Türkiye Cumhuriyeti IŞİD’e karşı topyekün seferberlik ilan etmiş!

Gerçek ise böyle değil. Tersine IŞİD’e karşı mücadele sadece canlı bomba saldırıları ve bu saldırıyı düzenleyenlerle fiziki yakınlık kurmuş (Yardım ve yataklık etmiş) kişilere yönelik kimi gözaltı ve tutuklamalardan ibarettir.

‘IŞİD’CİLER CEHENNEMLİKTİR’ DEMEK KİMİ KORKUTUR Kİ?
Dahası Cumhurbaşkanı ve Başbakanın durduğu yer, onca önemsiyor görünmek istemelerine karşın, “IŞİD’i İslam düşmanı”, “İslam dışı”, IŞİD’cileri “cehennemlik” olarak gösteren bir teşhirle yetinen bir yerdir. Hatta Cumhurbaşkanı ve Başbakanın görüşüne göre, eğer gençler daha çok İslami bilgilerle donatılırlarsa, İslami yaşam toplumun her kesimine nüfuz ederse insanlar “IŞİD’ci olmazlar” diyen bir tutuma sahiptirler.

Bugüne kadar belki çok söylendi ama bir kez daha belirtelim ki, IŞİD’e karşı mücadelede, “IŞİD’in savunduğu İslam gerçek İslam değil” çizgisinde durularak IŞİD’e karşı mücadele edilemez, ancak IŞİD’in amaçlarına hizmet edilebilir. Çünkü, iş İslam’da referans bulmaya kalınca IŞİD’ci ulema Erdoğan ve Erdoğancı ulemadan kendi haklılıklarını gösterecek, “Gerçek İslam işte bu!” diyecek daha çok “kaynak” ve “dayanak” gösterir. Onun içindir ki, bugüne kadar İslam dünyasında az çok otorite kabul edilen hiçbir dini merkez ya da kişi, “IŞİD’i İslam dışı” ilan eden bir fetva çıkaramamışlardır.

“Toplum, İslam’ı iyi bilmediği için IŞİD’e sempati duyuyor. IŞİD’cilik bunun için yayılıyor” iddiası, bunca yaşanandan sonra artık tamamen art niyetli bir iddiadır.

Bu iddialar çerçevesindeki yaklaşım, IŞİD’i karalamaktan ibaret propaganda, sadece IŞİD’i güçlendirmeye yaramaktadır.

CANLI BOMBA SALDIRILARI ADİ VAKA MI?
“IŞİD, din, IŞİD’e karşı mücadele” tartışmaları IŞİD katliamlarına ilişkin iddianamelerin çıkmaya başlamasıyla yenilenecek görünüyor. Gerek bir yıl önce HDP mitingine saldıran IŞİD’li teröristle ilgili iddianame gerekse 10 Ekim Ankara Katliamı’nın iddianamesi tamamlandı ve mahkemelere sunuldu.

Her iki iddianın en temel özelliği, saldırıyı düzenleyen IŞİD’li teröristlerin adım adım izlenmesine ve IŞİD’in Türkiye’deki faaliyetleriyle, bu faaliyetlerin başındaki kişilerle ilgili pek çok bilgi bulunmasına karşın saldırıların önlenememiş olmasının bilgeleri olmalarıdır. Dolayısıyla IŞİD üyelerinin izleniyor olması saldırının önlenmesi için değil, “Bilgi olması”, “Bakın IŞİD’i izliyoruz” denmesi için yapılmış görünmektedir. Niyet bu olmasa bile uygulama, IŞİD’e toleranslı yaklaşımla, IŞİD’in sonuçta bir “İslami örgüt olması” sempatisiyle birleşerek bu sonuca yol açmıştır.

Bu bile kendi başına, IŞİD’in saldırılarında en azından kimi devlet görevlilerinin olup bitende ne kadar ilişkisi var sorusunu gündeme getirirken, iddianamelerde devlet görevlileriyle ilgili hiçbir suçlama, suç duyurusu yoktur.

Dün gazetemizin manşetinden verildiği gibi, 10 Ekim Ankara saldırısı ile bağlantılı olarak, MİT’in 19 gün önce uyarması olduğu ortaya çıkmıştır. Her biri bir skandal sayılacak, umursamazlıklar, görev suistimali ya da ihmaller olayların anlatımıyla açıkça ortadayken, iddianame kamu görevlileriyle herhangi bir suçlama ya da suç duyurusunun olmaması, savcının bunun gerekçesini “IŞİD’in belgeleri içinde devlet görevlileriyle ilişkili bir belge yok” gerekçesine dayandırması, savcıların IŞİD  davalarını bir “adi vaka davası” olarak gördüklerinin diğer bir kanıtıdır.

‘BU MÜCADELE’YLE NEREYE KADAR?
İddianamelerde IŞİD’in Türkiye’deki kilit isimlerini “dinleme tapeleri” uzun uzun verilmektedir. Ama dinlemelerde açıkça adları geçenler, kimlikleri tarif edilenlerle ilgili bir işlem yapılmadığı gibi, bunların neden yakalanmadığı, sorulardan ve yanıtlarından özenle kaçınılmaktır. Kısacası IŞİD’e karşı mücadele, sadece canlı bomba eylemlerinde ölen IŞİD militanlarının fiziksel teması olan kişilerin takibi ve “gerektiğinde” onların göz altına alınıp, tutuklanmasıyla sınırlıdır. Ki bu mücadele, böyle durumlar için sıkça söylenen “Sivrisineklerle mücadelede bataklığı kurutmak yerine sivrisinekleri öldürerek başı çıkmayı” uman kişinin durumunu anımsatmaktadır.

Böyle bir mücadele elbette, artık nihayet gün ışığına çıkan iddianamelere göre de sayısı binlerle ifade edilen IŞİD militanlarını izlemek, bunların bir biçimde eyleme katılmalarını beklemek ve onları ondan sonra etkisiz hale getirmeyi amaçlayan mücadelenin IŞİD’e bir zarar vermesi beklenemez.

İDDİANAMELER IŞİD KARŞITI BİR PLATFORMDA DEĞİL
Mevcut iddianameler IŞİD’in ideolojik amaçlarından, ona destek veren bölge gericilikleri ve emperyalistlerin bölgedeki faaliyetlerine konusunda hiçbir ciddi yaklaşıma da sahip değildir. Tersine IŞİD ve onun faaliyetleri bu plan ve hesapların dışında “vakalar” olarak görülmektedir. Bu da savcıların IŞİD’e karşı mücadeleyi, Erdoğan ve AKP propagandasının “Onlar cehennemliktir” biçimindeki sığ İslamcı, mezhepçi çizgisini aşmayan, IŞİD’e karşı bir ideolojik tutum alamayan bir platformda tutmaya gayret ettiklerini göstermektedir.

Dahası AKP Hükümetinin girdiği, “muhafazakar toplum inşası” girişimleri, IŞİD’e sempatiyi artıran bir din kültürünün yayılması, IŞİD için toprağın uygun hale getirilmesi için bulunmaz fırsattır. Bu yüzden de devletin laik bir çizgiye çekilmesi, laik eğitim ve laik yaşam mücadelesiyle (Türkiye’nin demokratikleşmesi mücadelesiyle) birleşmeyen bir IŞİD’e karşı mücadelenin başarılı olma şansı yoktur.

Diyarbakır ve 10 Ekim Katliamlarının iddianameleri sığlığın ve IŞİD’e karşı başarısızlığın işareti gibidirler. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa