Haliç manzaralı WC
Fotoğraf: Envato
Geçen gün haberlerde yine CB. konuşuyordu. Mevzu TOKİ konutlarının bilmem neredeki toplu açılış töreni. “Yapamazsın diyorlardı yaptık. 3. köprü, kentsel dönüşüm ... vs vs. Sonra şöyle dedi: “Kentsel dönüşümleri Osmanlı ve Selçuklu mimarisiyle...” bla bla. O sırada kameralar F tipi hücreleri andıran monoblok TOKİ konutlarını gösteriyor. “Nerede Osmanlı-Selçuklu mimarisi nerede bu beton yığınları” derken, birkaç gün sonra da şehirlerde kentsel dönüşüm yaparken ‘ucubeler yarattıklarını’ itiraf ediyordu.
“Dün dündür bugün bugündür” özdeyişini(!) Sn. Demirel’den alıp uygulayan muhteşem bir usta ile karşı karşıya olduğumuzu biliyorduk ama artık pes ettik gerçekten. Dün İsrail siyonizmine karşı “one minute” diyen, Mavi Marmara gemisi olayında İHH için göğsünü siper eden zat-ı muhterem bugün “Bana mı sordunuz giderken kardeşimmm” deyiveriyor. Neyse bu konular sosyal medyada capslerde videolarda kara mizah olarak yerini aladursun biz işimize bakalım.
Ultrazengin evlere, mekanlara gitmişliğim vardır. Oralarda “manzara” her şeydir. Öyle yalnızca salonun deniz veya orman manzaralı olması yetmez, neredeyse dışarıya bakan her yerin manzaralı olması rant değerinin bir özelliğidir. (Zannediyorum) Bir düşünün banyoya giriyorsunuz sanki ormanın içinde yıkanıyorsunuz, hatta tuvalete işerken sanki denizin ortasındasınız... Hayal bu demeyin ultrazengin olmanın farkı deyin. Yatak odasının şeffaf tavanlarını ve gece yıldızların altında seviştiğinizi hiç düşünmeyin isterseniz. Bu konfor evinizde yoksa, o zaman bu ve benzeri konforu sağlayan oteller mevcut. Yatarken deniz manzaralı olan oda sabah kalktığınızda orman manzaralı oluveriyor.
Eeee tabii hepsinin bir fiyatı var. Türkiye zengini ve fakiri ile dünyaya örnek bir ülke olunca bakın eşitlik nasıl sağlanır. Yani koskoca Cbaşkanının fakir halkı yukarıdaki kadar şaşalı değilse de asgari ölçülerde manzaralı hayattan nasiplenmesin mi?
Aynen böyle düşünülmüş ve Haliç kıyısında Kadir Has Üniversitesinin (Eski Cibali tütün fabrikası) karşısında Haliç manzaralı koskoca bir umumi tuvalet kondurulmuş. Yahu dedirtiyor, Osmanlı-Selçuklu mimari tarzı olamaz mıydı? Madem Haliç manzaralı yapıyorsun bari içerden dışarısı gözükecek biçimde yapsaydınız da değseydi modunda bir eleştiriyi de eksik etmeyelim, katkımız olsun bari. Mavinin ve yeşilin kesiştiği yerde turuncu bir kutu gibi yaparak çağdaş tuvalet anlayışı da ancak bu iktidara yakışırdı diyelim...
Fotoğrafın, fotoğraf olabilmesi için hep üç noktanın önemli olduğunu söylerim. Biri teknik, biri kompozisyon/estetik diğeri içerik. Bunlardan birinin eksikliği o fotoğrafı eksik yapar. Geçen hafta bir grup fotoğraf atölyesi öğrencisiyle Balat gezisi yaparken işte bu” Haliç manzaralı WC ile karşılaştık. Hayriye bu görüntüyü kaçırmadan bizlerin dikkatine sundu. Bu günkü yazının da konusu olmasını sağladı. Ne demiştik “Fotoğraf tarihin görsel belleğidir”
Geçmiş bayramınız, tatiliniz kutlu olsun diyerek haftaya görüşmek umuduyla...
- AFAD ve 13 kare fotoğraf ve sanat festivali 11 Aralık 2024 12:35
- Ekim Devrimi'nin 107. yılında fotoğraf 16 Ekim 2024 04:10
- Kültür yolları nereye çıkar? 09 Ekim 2024 04:20
- Yurttaş meclisleri 04 Eylül 2024 04:15
- 19 Ağustos 1839 21 Ağustos 2024 04:31
- Özgürlük ve sanat 14 Ağustos 2024 04:20
- Özgürlük İçin Sanat İnisiyatifi 31 Temmuz 2024 04:15
- Dayanışmaya çağrı 10 Temmuz 2024 04:29
- Tez büyür çocuklar mahkeme kapılarında 03 Temmuz 2024 04:15
- Fotoğraf endüstrisi gelişiyor, ya insanlık? 26 Haziran 2024 04:36
- Evrensel’in 29. yaş günü vesilesiyle… 19 Haziran 2024 04:15
- Bellek, hatırlama ve unutturmama… 22 Mayıs 2024 04:20