08 Temmuz 2016 00:55

Her şey tekeller için

Her şey tekeller için

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son teşvik paketindeki “Taksi, dolmuş, otobüs, minibüs, kamyon, kamyonet gibi taşımacılık amaçlı araç alımlarda ÖTV alınmayacak.” maddesine takılıp kalırsak, bu paketin küçük mülk sahibini desteklemek için yürürlüğe konduğu gibi bir yanılgıya kolaylıkla düşebiliriz. Hele ÖTV muafiyetinin taksiciler için Mercedes’de 43 bin TL, Fiat, Hyundai gibi araçlarda 20 bin TL avantaj sağladığı gibi haberlere bakarak bu kanımızı daha da pekiştirebiliriz. 

Ama biz küçük mülk sahibinin değil de -kuşkusuz bu tip işlere büyük sermaye de girmektedir- işin Mercedes, Hyundai, Fiat, Renault gibi yanını dikkate aldığımızda teşvik paketinin diğer maddelerinin asıl olarak büyük sermayeyi koruyup kolladığı gibi, bu maddesinin de uluslararası dev tekellere yağlı bir parça sunduğunu kolaylıkla görebiliriz. Devlet ve hükümet yetkilileri bunun “Yerli üretimi geliştireceğini” ilan ediyorlar. Kuşkusuz bu yabancı tekeller içinde ülkede üretim hattına sahip olanlar gibi, Mercedes örneğinde olduğu gibi olmayanlarda bulunmaktadır. Ülkede üretim yapan tekellerde ne “milli, ne de yerlidir.”

Saray’ın emrindeki AKP Hükümeti daha önce kriz döneminde olduğu gibi, belirli yaşlardaki araçların yenilenmesi örneğindeki yolu tutmuş, yine uluslararası emperyalist tekellerin çıkarlarını en öne alan bir uygulamaya yönelmiştir. Ya da şöyle de ifade edilebilir: dış politikadaki dönüşte, “dostları çoğaltma” manevrasında uluslararası dev tekellerin payına düşen de bu avantajlar olmuştur. Yanlış anlaşılmasın hükümet uluslararası tekellerle her hangi bir ciddi sorun yaşamamıştı. Ama bir teşvik paketi açıklanınca onların çıkarlarını yine baş köşeye koymak ilk işlerden birisi olmaktadır. Bu zevat ekonomik ilişkilerin her türlü diplomatik ilişkiden daha önemli olduğunu çok iyi bilmektedir.

Yerli büyük sermaye grupları ve tekeller de bu teşviklerden büyük avantajlar elde etmektedirler. Büyük sermayenin sözcüleri bu paketi boşuna “bayram hediyesi” olarak alkışlamamışlardır. Örneğin Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Nail Olpak: “Bu paket, bir anlamda iş dünyasına bir bayram hediyesidir.” derken tam da bu durumu ifade etmektedir. Gerçekte şu avantajlar onların ağızlarını sulandırmaktadır: Taşınabilirlerin teminat olarak gösterilebilmesi, damga vergisine yönelik kolaylaştırıcı düzenlemeler, ihracatçıya yeşil pasaport verilmesi, turkuaz kart, şirket kurmanın yanında tasfiyesinin de kolaylaştırılması, imalatçı KOBİ’lerin kredi faizlerinin karşılanması ve yerli makine alımı için faizsiz kredi, Varlık Barışı, yurt dışından getirilecek varlıkların kaynağının sorulmayacak olması vb.

Geçmişte politik İslam’ın ülkedeki önderi, şimdikilerin “hocası” Erbakan ne diyordu? Dediği şuydu “Bizim için yağla bal.” Erbakan bunu politikada kendi çıkarlarının gerçekleşeceği bir durum için söylemişti, ama şimdikiler politikada olduğu gibi ekonomide de çıkarlarını gerçekleştirebilecekleri bir güce kavuşmuş durumdalar. Ama teşvikler açıldığında -ihaleler farklı- yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi kuşkusuz bundan sadece yandaşlar yararlanmıyor. Teşvikler yukarıdan aşağıya, en büyüklere en büyük pay olmak üzere aşağıya doğru küçülerek dağıtılıyor. Kimisi deveyi havuduyla götürürken, kimisinin ağzına bir parmak bal çalınıyor, kimisi de küçük bir şeker parçası ile idare etmek zorunda kalıyor. İşçi ve emekçiye de hayal kırıklığı kalıyor.

Ekonomide böylesi adımlar atılırken politika da eski çizgide ısrar sürüyor. Kürt sorununun demokratik çözümü inkar ediliyor, geçmişte sonuç vermemiş ve vermeyecek olan yol ve yöntemler bilmem kaçıncı kez tekrar ediliyor. Ülkeyi gerici, faşist yönetimden de, tekellerin sömürü alanı olmaktan da kurtarmak bu ülkenin işçi ve emekçilerine düşüyor. Onlar toplumsal konumlarının verdiği gücü ve etkiyi kendi çıkarları doğrultusunda siyasal güç olarak kullanmayı başarabilirlerse ülke kesinlikle farklı bir gelişme yoluna girecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa