AKP'nin Baasçı Arap kemeri politikası
Eğer AKP; savaşa karşı çıkmış bir hükümet olsaydı…
IŞİD’in desteklenmesi değil, ezilmesi için çaba göstermiş bir iktidar olsaydı…
Suriye yönetiminin baskıcı, antidemokratik, ayrımcı, milliyetçi politikalarına karşı mücadele eden demokratik güçlerin yanında olsaydı…
Kürtlerin ve bölgenin diğer halklarının eşitlik, özgürlük, kardeşlik taleplerini desteklemiş olsaydı…
Rojava Devrimi’ni selamlayıp, onu ilk tanıyan ülke olsaydı…
Bölge devletleriyle politikalarında içişlerine karışmamama politikaları uygulasaydı…
Kobanê’deki direnişe “Kobanê düştü düşecek” demek yerine direnişe destek ve güç verseydi…
PYD ile diyalog geliştirip, aynı zamanda Türkiye’nin içerideki Kürt sorununun çözümünde demokratik, barışçı adımları atsaydı…
IŞİD’in katliamlarına yol açan, göz yuman politikalar uygulamasaydı…
Savaştan kaçmak zorunda kalan Suriyelileri geldikleri günden itibaren mülteci statüsüne kavuşturup, uluslararası sözleşmelerdeki mülteci, göçmen haklarını tanımış olsaydı…
Kim nerede, hangi ilde, ilçede, köyde yaşamak istiyor ve ne iş yapmak istiyorsa onu gözeten ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal bir politika izleyerek yardım ve destek sunup, olanaklar yaratsaydı…
Suriyeliler başka bir ülkeye gitmek istiyorsa onu bir pazarlık konusu etmeden kolaylaştıran politikalar uygulasaydı… Suriyeliler arasında ayrımcılık yapmadan, hangi ulustan, hangi inançtan, dil ve kültürden olduğuna bakmaksızın onların yaralarını sarmaya baksaydı…
Varsıl olanları bağrına basıp, “kalifiye” olanları sömürü malzemesi olarak öne alan, yoksul Suriyelileri daha aç, daha sefil bir yaşama mahkûm etmeseydi…
Hiç kimse Suriyelilerin vatandaşlığa alınması çıkışına böyle tepki vermezdi. Verenler için bir avuç ırkçı denilip geçilirdi.
***
Peki, AKP ne yaptı?
Savaştan ve savaşlardan medet umman bir politika izledi…
IŞİD’e karşı direniş sürerken Erdoğan “Kobanê düştü düşecek” diyerek tercihinin kimden yana olduğunu gösterdi. Selefi-Cihatçı örgütleri desteklediğini gizlemedi… Sınır kevgire döndü, içerisi cihatçıların eğitim, lojistik destek, yardım yataklık alanına döndü…
Türkiye yönetimi, Ortadoğu’da, yakın bölgede, nerede bir karışıklık varsa eline benzini alıp oraya koştu…
Nerede haklı bir mücadele, eşitlik ve özgürlük talebi varsa onun karşısında yer alanların safında oldu…
Kürtler söz konusu olunca düşman saydığı tüm iktidarlarla can ciğer kuzu sarması oldu…
Hem içeride hem dışarıda savaş ve şiddet politikalarında ısrar etti…
Dış politikada batağa battıkça PYD’ye yüklendi, içeride Kürtleri hedef yaptı, şovenizmi köpürttükçe köpürttü, savaş politikası uygulandı, bölge kan revan içinde bırakıldı…
İstihbarat örgütlerini, Özel hareket Timlerini ve daha birçok militer birimi ülkelerin içişlerine müdahale edecek biçimde biçimlendirerek harekete geçirdi…
Durum böyle olunca 3 milyona varan Suriyeli için gündeme getirilen “Yurttaşlık Hakkı” tartışma yaratıyor, kuşku ve endişeleri çoğaltıyor.
AB ile pazarlık konusu ettiği, açıkça “göndereceksiniz gönderin artık şu paraları” diyebildiği için…
Ve de Suriyeliler üzerinden rant devşirmenin peşinde oradan oraya koşan bir politikanın uygulayıcısı olduğundan bu olağan sayılması gereken “Yurttaşlık Hakkı” kuşkular, kaygılar, endişeler yaratmış oldu.
Oysa bir avuç ırkçı, faşist ya da ırkçı, faşist politikaların etkisinde kalan geri bir kesimin dışında herkesin olağan karşılaması gereken bu durum…
Ama politikaları uygulayan AKP gibi bir iktidar olunca rahat etmek, rahat olmak için bir neden bulunmuyor.
Bir dönem Baas iktidarlarının yaptığını şimdi AKP iktidarı yapmaya kalkıyor. Maraş Terolar köyünde ve daha bir çok yerde uygulamaya sokulan projelerde görüldüğü gibi, din ve milliyetçiliği köpürterek Suriyelileri Kürtlerin ve Alevilerin yaşadığı bölgelerde “Arap Kemeri Politikası” uygulayarak yerleştirmek istiyor. Böylece sadece demografik yapıyı değiştirmekle kalmayıp, sürekli gerilim, çatışma ve etnik çatışma ve savaşlarla sürdürebilir iktidar hesapları yapıyor.
***
Tüm bu gerçekler ortadayken bile, Suriyelilerin haklarını savunmak; işçi ve emekçi, emek, barış ve demokrasi mücadelesinin birleşeni haline getirilmeleri görevi başta sosyalistlere düşer.
Evrensel'i Takip Et