11 Temmuz 2016 00:11

‘Hurşit Külter nerede?’nin takipçisi olmak

‘Hurşit Külter nerede?’nin takipçisi olmak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hurşit Külter’in “gözaltında kaybedilmesi”nin üstünden (27 Mayıs 2016) bir buçuk ay geçti. O günden beri de; Külter’in ailesi, DBP Şırnak örgütü başta olmak üzere bölgedeki DBP sözcüleri, HDP’li vekiller ve her kademeden sözcüleri, insan hakları kuruluşları, demokratlar, aydınlar, duyarlı medya organları...“Hurşit Külter nerede?” sorusunu sordular, soruyorlar.
Soru her geçen gün de büyüyor.
İçişleri Bakanlığının iddiasına göre Hurşit Külter’in nerede olduğu araştırılıyor; ama geçen süre içinde Şırnak Emniyeti ile 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı arasında “kaybedilen” Hurşit Külter’e ne olduğunu bulabilmiş değil! Daha doğrusu kamuoyuna bir açıklama yapılabilmiş değil.

HURŞİT KÜLTER GÖZALTINDA MI KAYBEDİLDİ?

Bugüne kadar, “Hurşit Külter’in gözaltına alındığı, gözaltına alındıktan sonra Şırnak Emniyet Müdürlüğü ve 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı’nda görüldüğüne dair görgü tanıkları var. Bu tanıklıklara kimi Özel Tim’cilerin Hurşit Külter’in gözaltında olduğunu söyleyen sosyal medya paylaşımları da eklenebilir.
Emniyet ve 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı ise bütün bu tanıklıkları yok sayarak, “Bizim Hurşit Külter’den haberimiz yok” diyor. Oysa bütün tanıklıklar, Hurşit Külter’in gözaltına alındığını ve eğer kayıpsa “gözaltında kaybedildiğini” gösteriyor.
Onun içindir ki, Külter’in annesi de “Ölü ya da diri oğlumu istiyorum!” diyerek haykırıyor.
Onun içindir ki, Cumartesi Anneleri de “Hurşit Külterin nerede olduğunu” sormaya başladı.
Onun içindir ki, bu yazın ilk cümlesine “gözaltında kaybedilen Hurşit Külter” diye başladık.
Öte yandan uzunca bir zamandır, “Hurşit Külter nerede?” sorusunu duymazdan gelen yandaş medya, bu soruyu duydu! Ama, “Hurşit Külter nerede?” sorusunu belirsizleştirmek ve itibarsızlaştırmak için duyduğu anlaşılıyor. Yandaş medyanın en yandaşlarından Akşam gazetesi, Hurşit Külter’in “dağa kaçtığını” iddia etti. Üstelik bu gazete, hiçbir tanıklığa ihtiyaç duymadan bunu iddia ediyor.
Öyle görünüyor ki, “Hurşit Külter nerede?” sorusuna inandırıcı bir yanıt vermeyen iktidar, yandaş medyayı kullanarak, soruyu karartan bir kara propagandayı da başlatmış bulunuyor!

‘GÖZALTINDA KAYIPLAR’ 90’LARIN SİMGESİ

Kentlerin top ateşiyle yakılıp yıkıldığı, yüzlerce gencin cesetlerinin ailelerine bile teslim edilmediği, yüz binlerce yoksul Kürdün yerinden yurdundan edildiği, her gün yeni ölümlerin yaşandığı Türkiye’de DBP Şırnak İl Yöneticisi Hurşit Külter’in  gözaltında kaybedilmesi karşısında en azından duyarlı kamuoyunun teyakkuza geçmesinin “özel” bir açıklaması olmalıdır.
Elbette vardır da!
Çünkü, ”gözaltında kayıplar”, “faili meçhul cinayetler”le birlikte 1990’ları simgeleyen birkaç “özel savaş” yönteminden birisiydi.
O yıllarda devletin legal ya da illegal güçleri, “düşman” gördükleri kişileri gözaltına alıyor; sonra da “Biz o kişiyi gözaltına almadık”, “Biz de o adda birisinin kaydı yok” savunması arkasında hedef kişiler yok ediliyordu. Sonraki yıllarda bu kayıpların bir çoğunun, toplu mezarlara gömüldüğü, kuyulara atıldığı ortaya çıktı!
Bu yüzden Hurşit Külter’in gözaltında kaybedilmesi; 1990’ların vahşi kontra savaşı yöntemlerine dönmenin yeni bir işareti, ”gözaltında kayıplar”ın yeniden “savaş yöntemi” olarak sahneye çıkarılmış olması nedeniyle ayrıca bir önem sahip olmuştur.

‘90’LARA DÖNÜŞ’TE BİR ‘EŞİK’ DAHA AŞILACAK!

Bugüne kadar AKP propagandası, “Bizim dönemimizde gözaltında kayıplar yok” diye övündü. “1990’lara döndük” diyenlere verilen en klasik yanıt da “Ne ‘90’lara dönmesi, bizim dönemimizde faili meçhuller, gözaltında kayıplar yok” diyorlardı.
Faili meçhuller en azından 7 Haziran Seçimi sonrası açılan “terörle mücadele” konsepti etrafındaki operasyonlarla sıradan vakalar haline gelmişti. Bu açıdan bakıldığında, Hurşit Külter, eğer gözaltında kaybedildiyse; 1990’lar sonrasında “gözaltında kayıplar”da bir ilk olacak!
Başka bir söyleyişle Erdoğan-AKP yönetimi, 90’lara dönmede önemli bir “eşiği” daha aşarken, aynı zamanda yeni gözaltında kayıpların da habercisi olacak!
Böylece pek çok bakımdan 90’ları bile aratan baskıların ve terörün hayata geçirilmesine sahne olan son bir yıl “gözaltında kayıplar” alanında da önemli ölçüde 90’lara dönmüş olacak.
“Hurşit Külter nerede?” sorusu Kürt halkı ve Türkiye’nin ilerici demokrat kamuoyu açısından hafızasındaki eski anılar yeniden canlandırıldığı için önemli olduğu gibi, Erdoğan-AKP yönetiminin gözaltında kayıplar açısından da 90’lara döndüğü anlamına geldiği için de ayrıca önemlidir.
Çünkü Hurşit Külter olayı, ortaya çıkan belirtileriyle “fevri” ya da “rastlantısal” bir olay değildir. Tersine Hurşit Külter olayı, bir yandan Şırnak Emniyet Müdürlüğü öteki yanında da Şırnak Tugay Komutanlığı olan (PÖH-JÖH-Korucu üçgeninde) “organize bir gözaltında kayıp vakası” olarak görünmektedir.
Bu yüzden “Hurşit Külter nerede?” sorusu etrafında kamuoyunun duyarlılığının artırılması önemlidir ve yıllardır Cumartesi Anneleri’nin şahsında süren gözaltında kayıpların ortaya çıkarılması ve faillerinin bulunması mücadelesinin de yeni bir halkasıdır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa