17 Temmuz 2016 01:00

Berberistan nereye düşer usta, Britanya nereye?

Berberistan nereye düşer usta,  Britanya nereye?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Deyimler, kalıp sözler işlevseldir. Uzun anlatmak yerine onu söylersin, konu kapanır. “Berber muhabbeti” kalıbı da epey bir zamandır “sığ siyasi yorum” manasına geliyor. İçinde haksızlıklar barındırsa da (Kızıltepe’nin iki şahane berberi Salih Abi’yi ve Şükrü’yü tenzih ediyorum), işlevsel elbette. Bugün bir kere daha, bizatihi deneyimledim.
Televizyonda Fransa-Nice saldırısıyla alakalı haberler dönüyor bir haber kanalında. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu basın açıklaması yapacağı için canlı yayın kesildi. Genç bir adam girdi berber dükkânına, beni tıraş eden berberin tanıdığı belli ki. Televizyona şöyle bir bakış atıp “Fransa için konuşuyor değil mi? Anca Fransa için konuşsun,” dedi ve telefonu çaldı. Küçücük dükkânın dışından konuşmaya başladı, sesi varıyor bize kadar. “Arabasızım, he. Yok yok, araba serviste. (gülüşmeler) Senin arabanın önü gitse 300 lira, benimkinin aynası 3000 biliyon,” dedi ve gülüşmeye devam ettiler telefondaki arkadaşıyla. İçeri girdi gene, jölenin yerini sormasını ve kafasını jöleye bulamasını bekliyordum bu genç irisinin ama onu yapmadı. “Misafirin var bir tane, söylemem ama kim olduğunu,” dedi berbere. Bizimki tebessüm etti, bu defa onun telefonu çaldı. Bingo! “Dombıra” imiş meğer bizim berberin telefon melodisi.
“Şu karşısı kiralıkmış he? Niye öyle oldu?” dedi genç irisi. Berber “Bu daha iyi günleri,” dedi anlamadığım bir sır verirmiş gibi. Genç irisinin dayısı zenginmiş, şu yandaki yerden çıkmışlar yakın zamanda, genconun da mücellithanesi mi varmış ne. Dayanamayıp sordum arada kim olduğunu.

GENÇ İRİSİYLE TUĞRALI!

Sonra beklenen misafir de geldi. Genç irisinden daha iri, AK Parti gençlik kollarına yazılsa “Abi sen ilçe teşkilatında ol, gençlik sana dar gelir,” diye kışkışlanacak ve bunu muhtemelen övgü sanacak bir arkadaş. Parmağında tuğralı yüzük, yüksek sesle diyalog gayreti ve televizyon izlerken muhteşem tespitler. Sen yoksan her şey eksik genç irisinin irisi, sen varsan her şey tamam.
Kılıçdaroğlu’nun konuşması bitti, haberler var, artık beş kişiyiz. Zihni tertemiz olanımız berberin 14 yaşındaki kalfası. 14 yaşında olduğunu, misafir olarak gelen tuğra yüzüklünün ona sorduğu manasızlık abidesi sorular üzerine öğreneceğiz hep beraber. “Ne olacan? Doktor ol doktor, bak sakın mühendis olma. Türkiye’de doktor hiç işsiz kalmaz, doktor ol sen. Kaç yaşındaydın?” diyerek ortama heyecan zerk eden tuğralı, haberleri yorumlamaya trafik bilgisini konuşturarak başladı.
“Freni patlamıştır belki arabanın ne biliyorlar? (keh keh) Şimdi bizim başbakan da gider bunlar için, onlardan bize kimse geliyor mu? Yok. Bak terörist derken illa Müslüman diyorlar görüyor musun?”

’BENCE İNGİLTERE ABİ’

Onaylayan kafalar, keh keh’leşmeler bitmiyordu. Hava sıcak, hastalıktan yeni çıkmışım, ayda yılda sakalımı kestiriyorum. Ramak kaldı berbere “Kes artık cezamı,” diyeceğim ya da elindeki usturaya dadanacağım. Uyuklama numarası mı yapsam, “Acele et abiciğim, daha buradan kalkıp sayın ilçe başkanımızın vereceği akşam yemeğinin broşürlerini bastırmak için Edirne’ye gidip geleceğim” mi desem, müthiş tenakuzlar içindeyim.
Genç irisi aldı sözü. “Bence İngiltere yapıyor abi bunları. Bak herkese neler oldu, onlarda tık yok. Bu sana bir şey anlatmıyor mu?” Diyalogun müthişliğinden kulağım kanayacak artık. Tuğralı durur mu, ayak içiyle atılan pası hemen gole çeviriyor: “Ada devletleri öyledir. Demokratiktir onlar. Ada çünkü, dört yanı suyla çeviri. Arabayla gitmeye kalksan, hop, nereye gidiyorsun? Uçağa bineceksin mecbur, ee onlar da aranıyor hep. Bir şey sokamazsın ki.” Sanırım artık burnum kanayacak, berber de oyalandıkça oyalandı.
Genç irisi kontra yaptı dayanamayıp, “Gemiyle giderler abi, ne var? Başka bir şey var diyorum sana,” dedi. Tuğralı onayladı onaylamasına ama hafif kırıldı. Şehvetle, kelimelerin üzerine basa basa ekledi: “PKK PYD savaştı ya bu IŞİD’le, herkes düşman oldu. İstanbul’da kaç PeKaKa’lı öldürdüler, haber maber olmadı. Anca havaalanına falan bir şey yaptıklarında haber oluyorlar. Bak Fransa’ya, şimdi bütün dünya onları konuşacak.”
Sakal bitiyordu, arada onlara bakışımı sevmemiş olacak tuğralı, son sözü etmek istedi. “Geçen bir arkadaşı almışlar bıyıklı diye, bizimki Maocuymuş, anlatamamış derdini. Sakalı kesmek de fayda etmiyor, bıyık da tehlikeli bir şey artık.”
Ofise, odaya çıktım. Evrensel’deki heykel haberini gördüm. Suruç katliamından sonra yapılan heykel, valiliğin kararıyla kaldırılıyormuş. “Hep İngiltere’nin işleri bunlar,” dedim istemsizce. Artık ben de berberistan vatandaşıyım.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa