Darbe ve linç
Fotoğraf: Envato
Linç, bir kişi veya grubun daha kalabalık bir grup tarafından ölüm ile cezalandırılmasıdır. Linç, hukukun yok sayılmasıdır ve genelde öldürmeyi hedefler. Ama ölüm ile sonuçlanmayan girişimler de linç eylemidir.
Linç, ABD’de yasaların pek işlemediği bir dönemde çok ciddi suçları cezalandırmak için kullanılmış ve hukukun güçlenmesi ile yasaklanmış. Daha sonra, özellikle güney eyaletlerinde siyahlara karşı kullanılan hukuk dışı bir baskı aracı haline getirilmiş. Linç mağdurlarının çoğunluğu toplumun ezilenlerinden. Linç ile terör estirilmesine göz yumulduğu dönemlerin varlığı bilindiği ve bu konuda yeterince baskı yapıldığı için ABD Senatosu 2005 Haziran ayında linç kurbanlarından resmen özür dilemiş.
On yıl önce, 2006’da, Türkiye’de daha önce hiç görülmemiş sayıda linç girişimi ortaya çıkmıştı. Geçmişte kendiliğinden başlar görünen linç girişimlerinin hemen hepsi ciddi birer tezgah ürünü olduğu için perdenin arkasında kimin olduğunu sormak gerektiği ortadaydı.
Örneğin, 6-7 Eylül bir tezgah ürünüydü ve yıllar boyu kendiliğinden ortaya çıkan toplumsal bir tepki olarak gösterilmişti. Yaklaşık yirmi yıl sonra anlaşıldı ki, cuma namazı çıkışı yapılan provokasyonlar veya bombalı paketler ile düzenlenen suikastlar linç ve kıyım başlatmak için çok etkili oluyordu. Yani, linç ve kıyım siyasi iktidarın çok işine yarıyordu.
Bugün belleklerde hâlâ taze olan Madımak Katliamı da büyük çaplı bir linçti ve “Katliamın yapanın yanında kalacağı” kanısını güçlendirdi. Daha sonra, devlet yetkilileri linç girişimlerini haklı gösterme, destekleme hatta teşvik etme eğilimlerini gizlememeye başladılar. Linç girişimleri bir politik araca dönüştürüldü. Polis linç girişimlerini açıktan destekler oldu. “Hassas vatandaş” terimi ile haklı gösterilen bir çeşit milis gücü yaratıldı. Bu gücün en korkutucu ve medyatik eylemi linç girişimleriydi.
Linç geçen yıl yeniden devreye sokuldu. Erzurum’da bir seçim aracının ateşe verilmesi, hem de içinde sürücüsü varken yakılması mazur gösterildi. Erzurum’da HDP miting yaparsa, “hassas vatandaşlar” başka ne yapabilirdi ki?
Kırşehir’de Gül Kitabevi’nin yakılması da mazur görüldü. “Teröre Lanet, Bayrağa Saygı Yürüyüşü” yapılırken bazı “hassas vatandaşlar” aşırı tepki vermişlerdi. Aynı gün “hassas vatandaşlar” birçok yerde gövde gösterisi yaptılar. Akşam saatlerinde HDP Genel Merkezi yakıldı. Gayet olağan karşılandı. Her nasılsa bazı “hassas vatandaşlar” yakalandı. Sanıklara, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefet suçundan 6 ay ceza verildi. Ama “iyi hal ve davranışları” nedeniyle ceza 5 aya indirildi. Bir sanığa çeşitli suçlardan toplam 7 yıl 14 gün hapis cezası verildi ama bu ceza da ertelendi.
Özetle, linç cezasız bırakılarak teşvik ediliyor ve artık bir siyaset aracı olarak kullanılıyor. Bu araç, yürürlükte olan ölüm siyasetine çok iyi uyuyor. Darbe girişimi ardından görülen linç eylemleri ancak bu şekilde anlaşılabilir. Darbe gerekçe gösterilerek “hassas vatandaşlar” sokağa çağrıldı ve linç eylemlerinin gerçekleşmesi sağlandı.
Türkiye’nin yeni kahramanları bu “hassas vatandaşları” kahraman ilan ettiler. Başbakan dün basın toplantısında linç eylemlerini neden “haklı şiddet” ve “toplum psikolojisi” olarak niteledi, açık değil mi?
- Neden unutturmak istiyorlar? 22 Aralık 2024 04:15
- Çocuk çocuktur! 08 Aralık 2024 04:29
- Soul Behar Tsalik: Gazze’den çıkın! 01 Aralık 2024 04:30
- Profesör Saibaba ardından 17 Kasım 2024 04:01
- Irkçılığa karşı zırh gerek 03 Kasım 2024 04:03
- Almanya, militarizm ve okullar 20 Ekim 2024 04:15
- Nihon Hidankyo kuruluş bildirgesi 13 Ekim 2024 04:15
- Yuval: Soykırıma ortak olmam 29 Eylül 2024 04:54
- Ordunun kıskacındaki gençler 15 Eylül 2024 04:08
- Nükleer felaket önlenebilir 08 Eylül 2024 04:27
- Nükleer kuyu 01 Eylül 2024 04:25
- Oryan Mueller de reddediyor 25 Ağustos 2024 04:40