Kadınların ‘ganimetleştirildiği’ bir ‘milli irade’ye rızamız yok
Fotoğraf: Envato
Hem 15 Temmuz gecesinde, hem de 16 Temmuz akşamında camilerden, televizyonlardan, mesajlarla, maillerle, belediye arabalarıyla... Ellerindeki her güçle kadın-erkek herkesi sokağa çağırmış olmalarına rağmen sokaklarda yürüyenlerin büyük kısmı erkekler. Az sayıdaki kadının ise tekbirler dışında bir söze karışmadığı görülüyor. Kimi yerlerde kadınlara "Kadınlar sağ taraftan yürüsün, erkeklerin arkasından yürüsün" gibi anonslar yapıldığını, kalabalığın öfkesine nesne olacak bir durum ortaya çıktığında kadınların tümden ortadan kaybolduğu sahneler gördük.
17 Temmuz sabahı erken saatlerde parkta bir bankta konuşan iki kadın... "Yalan değil, çok korkuyorum" diyor biri, "Nereye gidiyoruz böyle, her gün daha da kötüleşiyor sanki" . Diğeri yanıtlıyor; "Türkiye'yi çekemeyenlerin işi hep bunlar. Allahın izniyle bugünler de geçecek, Cumhurbaşkanımız işinin başında, hepimizi kurtaracak". Sokağa çıkanlardan da korktuğunu anlatıyor ilk kadın, "İzin vermedim çocuklara. Beni dinlemediler gittiler" diyor. Diğeri; ülkemize düşman güçlerden, milli irademizi hiçe sayanlara karşı birlik olmamız gerektiğinden, cumhurbaşkanına sahip çıkmamız gerektiğinden söz ediyor, "Ben de Vatan Caddesi'ne gittim çocuklarla beraber. Keşke sen de gelseydin" diyor. "Oğlum Kasım'da askere gidecek, çok endişeleniyorum onun için" diyor ilki. "Evet" diyor diğeri "Benim de oğlum gidecek. Ben de istemiyorum gitmesini."
Biri bugüne ve geleceğe dair kaygısını hiç saklama ihtiyacı hissetmezken, diğeri ona vatan-millet-Sakarya gazı veriyordu. Ama laf çocuklara geldi, kaygısı baki olanın fikri, kaygıyı yersiz bulanın fikriyle buluştu. İşte bu ne darbenin, ne de "milli irade tesisi" adı altında tek adam diktatörlüğünü kurma hevesini taşıyanların kadınların kaygılarını ve korkularını, gelecek endişelerini gidermeyeceğini gösteren örneklerden yalnızca biri.
Askeri faşist darbeyle kurulan rejimin nasıl korkunç bir karanlık olduğunu biliyoruz. Memleketin darbeler tarihi bu deneyimlerle dolu.
Ancak sivillik arkasına sığınıp tek adam diktatörlüğü kurma hevesinin bizi nasıl korkunç bir karanlığa sürükleyeceğini de biliyoruz. Bir süredir tek adam rejimi denemelerinin özellikle kadınlar için nasıl bir hayat öngördüğünü gösteren uygulamalara, yasal değişikliklere, hakların kağıt üzerinde bile kalmasına tahammül edilemezliğine şahit oluyoruz.
Şimdi "darbe tehdidi devam ediyor" diyerek, "milli irade" diyerek sarayın yargıda, orduda, sokakta gerçekleştirdiği 'sivil' darbeyle sağlamlaşacak rejimin kadınlar için nasıl sonuçlara yol açacağını bir daha düşünelim...
İktidarın kendi silahlı ve paramiliter güçlerini devreye soktuğu, cihadist, IŞİDvari yöntemlerle "kamu düzeni" tesis ettiği, darbeci askerlerin eşlerini "savaş ganimeti" olarak görenlerin makbul sayıldığı bu süreç kadınları hiçbir yerde asla güvende olmayacakları bir hayata mahkum etme, kadınları ganimetleştirme, kadınları hayatın her alanından sürme sürecidir de aynı zamanda.
Ne darbecilerin ne de tek adam diktatörlüğünün kadınların hak ve özgürlükleri, kadınların eşitliği için sözü birbirinden farklı değil. Biz kadınlar için "ne darbe, ne tek adam diktatörlüğü" demek ikisi de kadınların hayatına kast eden iki tarafın bizim için bir alternatif olmayacağını söylemek demek.
İstediğimiz demokrasi, daha fazla özgürlük, güvenli bir yaşam ise, bu ancak laik ve demokratik bir Türkiye ile mümkün. Bu ancak, kadınların da söz sahibi olduğu ve eşitlik haklarının garanti altına alındığı bir demokrasi ile mümkün.
- “Aileyi koruma” lafının altından yine nefret ve düşmanlık çıktı! 08 Ekim 2022 00:45
- Başörtüsü istismarında at başı gidenler 06 Ekim 2022 04:28
- Bizi kim öldürüyor? 05 Ekim 2022 05:18
- ‘Sözleşmeden vazgeçmiyoruz’ demek ‘Tek adam yönetimini tanımıyoruz’ demek 21 Temmuz 2022 05:00
- Beşikten mezara rehineliğin adı: Çocuk yoksulluğu 15 Nisan 2022 00:55
- Emma’dan Emine’ye... 10 Mart 2022 23:56
- Kadın dostu postunda emekçi kadın düşmanlığının şahikası: Farplas 18 Şubat 2022 01:20
- ‘Küçüğün rızası’ diyen Bakan çocukların nafakasına göz dikti 11 Şubat 2022 00:00
- Cezaevlerine göz kulak olmak, dillerimizi koparamasınlar diye dil olmak... 28 Ocak 2022 05:00
- 6. Yargı Paketi tehlikesi: Nafaka hakkına saldırıda somut adımlar 07 Ocak 2022 04:54
- Geçen hafta yoksulluktan, çaresizlikten yedi çocuk öldü 24 Aralık 2021 05:00
- Asgari ücreti kadınlara lüks haline getirenler 10 Aralık 2021 04:52