Darbe üstüne darbe
Fotoğraf: Envato
Memleketimizin son bir senedir daha da belirgin biçimde yaşadığı dehşetin hangi boyutta olduğunu görünür kılma çabalarımız toplumda pek yer bulmuyor maalesef. Dehşetin görünürlüğü bir yana, bu dehşetin değişik ölçeklerde “ama”larla meşrulaştırıldığına tanık oluyorduk hanidir. Cuma akşamı işleri toparlamak, yazılacak okunacak yazıları sükunet içinde tamamlamak için gecikerek çıktığım okuldan 10 sularında evime ulaştığımda telefona gelen bir mesajla köprülerin tanklarla kapatıldığı haberi ulaşınca, zaten uzun zamandır tüylerimizi diken diken eden dehşetin tırmanacağı ve bir iç savaşın tüm memleket sathına yayılacağı endişesi ile kala kaldım. Yıllar boyunca tanıklık ettiğimiz onca darbenin üstümüze başımıza sinmiş kan kokusu genzimi yaktı bir anda. Sabaha kadar ne olduğunu anlamaya çalışıp, darbenin dehşetinden iç savaşın sınırlarına savrulup durduk. Üzerimizde uçan jetlerin sesine epeydir aşina ettiğimiz çocukların yaşadıkları düştü mü aklımıza bilmem, ama darbenin bu topraklarda ne anlama geldiğini bilenler olarak hep birlikte kaygılandık.
Oysa kaygılanmamız gereken tek dehşet darbe değildi, bu kez onu da gördük. Camilerden yayınlanan çağrılarla önemli bir kısmı korumasız halkın sokaklara dökülmesiyle birlikte 300’e yakın insanımızın öldüğü, binlerin yaralandığı bir şiddet ortamına, bu şiddetin orta yerinde lince dönüşen nefret duygularına ve idam isteği ile ortaya çıkan insanlara ama daha da ürkütücü olanı bu idam hezeyanını besleyen iktidar söylemine maruz kaldık. Toplumdaki adalet duygusunun sarsılması ile dönem dönem ortaya çıkan bu idam isteme hezeyanının yabancısı değiliz. İdamı yasal düzenlemelerden kaldıralı çok uzun zaman olmadı. Toplumların tarihinde 14 yıl çok kısa bir süre, bunu toplumun içselleştirebilmesi kolay değil, ancak iktidarı elinde bulunduran siyasetçilerin bir yandan darbe ile yüzleşmiş bir haldeyken diğer yandan idam isteyenlerin bu talebini “demokratik hak” olarak tanımlaması da kabul edilebilir değil.
Bugün itibarıyla insan hakları mücadelesinde 30 yılı geride bırakmış İnsan Hakları Derneği ve onu 26 yılını hak ihlallerinin onarım ve belgelenmesine adamış Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın bu sürece dair basın açıklaması ile bitirelim bu yazıyı: “İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) olarak her zaman ve her koşulda demokrasiyi ve insan haklarını savunduğumuzu ve bu en temel ilkesel duruşumuzu kuruluşlarımızdan beri kuvvetli bir şekilde sürdürdüğümüzü yeniden hatırlatmak istiyoruz. Demokrasinin inkârı ve temel hak ve özgürlüklerin ayaklar altına alınması anlamına gelen tüm darbe ve darbe girişimlerini de, bir iç savaş görüntüsü veren şiddet ve linçleri de kınıyor, ayrımsız tüm yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı, yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Türkiye’nin böylesi bir kaos ortamına getirilmiş olması demokrasi ve insan hakları sorunlarının çözülememesi ile doğrudan ilgilidir. Siyasal iktidarın demokrasinin çoğulculuk, açıklık ve katılımcılık ilkelerini hayata geçirmemesi, temel hak ve özgürlükleri ve hukukun üstünlüğünü tahrip edici tutum içinde olması, askeri vesayeti yeniden getiren askere dokunulmazlık yasası gibi anti demokratik yasaları yürürlüğe koyması, Kürt sorununu demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözmek yerine şiddete dayalı politikaları benimseyip Türkiye içinde ve dışında savaş yürütmesi derin bir siyasi ve devlet krizine yol açmıştır.
Ne yazık ki yaşananlar ve ölüm cezasının yeniden gündeme getirilmesi gibi kullanılan kimi söylemler önümüzdeki günlerde olası yaşanabileceklere ilişkin son derece ciddi kaygılar oluşturmaktadır. Şu an içinde bulunduğumuz kaos ortamından çıkışın tek yolu hukukun üstünlüğüne bağlı kalınarak demokrasiyi ve insan haklarını esas alan, ülke içinde ve dışında barış politikalarını içtenlikle uygulamaktır.
Türkiye demokrasi güçleri darbe yönetimlerine ve anti-demokratik uygulamaları giderek artan sivil otoriter yönetimlere karşı gerçek demokrasi için mücadelesini sürdürecektir. İHD ve TİHV olarak yaşanan hak ihlallerinin tespit ve belgelenmesi, onarım ve hukuki süreçlerinde etkin görevimizi kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha yineliyoruz. Darbelere ve anti-demokratik yönetimlere hayır! Aslolan demokrasi ve insan haklarıdır!”
- İnadına tanıklık 05 Aralık 2024 04:41
- Çetelere bütçe 21 Kasım 2024 04:59
- Büyümeden annen sana, ölüm alacak 14 Kasım 2024 04:42
- Bu zamanda hekim olmak 07 Kasım 2024 04:43
- İnsan hakları mücadelesine devam 31 Ekim 2024 04:43
- Çeteler kol geziyor 24 Ekim 2024 04:43
- Kimi, niye aşağılıyoruz? 17 Ekim 2024 04:34
- Şiir yazmanın sorumluluğu 03 Ekim 2024 04:43
- Siyah çöp torbasına atılan insanlığımız 26 Eylül 2024 04:45
- Sistematik işkence 19 Eylül 2024 04:41
- Narin bir çocuk 12 Eylül 2024 04:43
- Savaş hesabı 05 Eylül 2024 05:26