Darbe girişiminin halka karşı darbe olmaması için
Fotoğraf: Envato
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AKP sözcüleri, sürekli darbe girişimine karşı Mecliste, halkın her kesiminde birlik ve bütünlük içinde olmanın önemine vurgu yapıyor, herkesi “darbeye” karşı ortak tutum alamaya çağırıyorlar.
Nitekim, daha önce Meclisteki partilerin “teröre karşı” ortak açıklamalarına çeşitli gerekçelerle imza atmayan HDP de bu sefer “darbeye karşı ortak deklarasyona” imza attı. Dahası darbe girişimi henüz sürerken HDP de CHP ve MHP gibi hatta onlardan daha kesin ifadelerle darbeye karşı açıkça tutum aldı. Ama Cumhurbaşkanı darbeye karşı tutum alan CHP ve MHP’nin genel başkanlarına teşekkür mesajı gönderip bunları basına da verdirirken, Meclisin üçüncü büyük partisi olan HDP’nin genel başkanına teşekkür mesajı göndermiyor.
Demek ki Cumhurbaşkanı herkesi birlik olmaya, partileri ortak tutum almaya çağırırken, HDP’yi bu “tüm”ün, “ortak tutum alma”nın içine almıyor, almak istemiyor.
“Ne var bunda, almazsa almasın. Bu HDP’nin darbeye karşı tutum almasının önemini ve kıymetini azaltmaz!” denilip geçilebilir. Ama burada sorun Cumhurbaşkanının “teşekkürü” değil, darbe girişimine dayanak olan koşullarla Kürt sorununun çözümü arasındaki bağı görmemek değil, bundan da öte Kürtlerin oyuyla Meclise seçilen vekillerin ve HDP’nin meşruiyetini tanımamaya devam edeceğidir. Dolayısıyla bu, darbe girişiminden sonra da Cumhurbaşkanının, Kürtlere karşı yürütülen operasyonlar ve Kürt sorununun barışçıl çözümüyle “birlik-beraberlik” arasında ilişki kurmamakta ısrar edeceği anlamına gelmektedir.
DARBE BAŞKANLIK SİSTEMİ OLMADĞI İÇİN HABER ALINAMAMIŞ!
Burada, “AKP propagandası ve sözcüleri ‘birlik bütünlük’ çağrısı yaparken, bu birliği gerçekten darbeye karşı çıkma, halk iradesine yönelik bir saldırıya karşı çıkma olarak mı görüyorlar, yoksa darbe girişimini bahane ederek, ‘birliği’ kendi amaçlarına yedeklemeyi mi planlıyorlar?” sorusu akla geliyor.
İçişleri Bakanı Efkan Ala gazetecilerin, “Darbecilerin TSK içindeki faaliyetini istihbarat neden önceden haber alamadı?” biçimindeki sorularına; “Bu konuda bir zaaf var mı yok mu her yönüyle araştırılacak” dedikten sonra da ekledi: Bu bir sistem sorunudur. Hazır bir birlik sağlamışken sistemi değiştirerek işi tamamlamalıyız!
Soruyu soran da, herkes de biliyor ki; “Sistem sorunu” demek, mevcut parlamenter sistemin yerine, “başkanlık sitemi”nin geçirilmesi”dir. İçişleri Bakanı da darbecilerin TSK içindeki organizasyonlarının darbe girişimi açıkça harekete geçmeden öğrenememiş olmalarını ülkenin parlamenter sistemle yönetilmesine ve arkasındaki “kuvvetler ayrılığı” ilkesinin varlığına bağlamakta, dolayısıyla bütün kuvvetlerin tek elde, (başkanın elinde) toplanmamasını herkesin kendisine göre iş çevirmesine müsait olmasıyla bağlantılandırmaktadır.
Oysa bütün dünya, az çok politikayla ilgilenen herkes bilir ki, Başkanlık sistemiyle yönetilen tüm o Latin Amerika dünyası (Meksika, Şili, Arjantin, Brezilya, Kolombiya, Venezüella, ….Asya’da Filipinler, Tayland, Irak, Suriye,...Afrika’da Mısır, Libya, Cezayir, Sudan, bütün bir Orta Afrika ülkeleri,…), 1990’lara kadar bir “darbe ülkeleri”, “darbeciliğin ceneti”dirler. “Sabah erken kalkanın iktidara el koyması” bu ülkelerden mizah dünyasına yansıyan bir gerçektir. O dönem boyunca trend, birbirini darbe ile deviren “general başkanlar”dır!
Demek ki başkanlık sistemi bırakalım darbeleri önlemeyi, bütün yetkiyi elinde toplamış, “başkanı devirince yerine hemen başkan olunabilen bir sistem” olarak darbeyle iktidar olmak isteyenlerin iştahını olağanüstü kabartan bir sistemdir. ABD’de bile egemen güçler, sorunlarını normal yollardan aşamayınca, başkanları suikastla ortadan kaldırıp, bir tür darbe yaparak, kendi adamların işbaşına getirmektedirler. Bunun en son örneği J.F. Kennedy’nin (1963) katlidir. Arkasından da başkan adayı olan kardeşi Robert Kennedy’nin 1968’de yine suikastla ortadan kaldırılmasıdır!
Örnekler daha da çoğaltılabilir.
Gerek darbe girişiminin arkasındaki güçler gerekse nedenleri konusundaki değerlendirmelere bakınca, bu traji-komik darbe girişiminin yarattığı kaos ve hassasiyetleri istismar ederek, bunu kendi amaçlarına varmak için halka ve muhaliflere karşı bir darbe olarak kullanma ihtimalini güçlendirmektedir.
‘DARBE GİRİŞİMİ’YLE ‘YARGI BAĞIMSIZLIĞI’ TÜMDEN KALKTI!
Bunu İçişleri Bakanı daha darbe girişimi sürerken ifade etmiş, darbeye karşı birliği “sistemin değiştirilmesine, “tek parti tek lider rejimi”ne geçişin bir aracı olarak kullanma niyetini açıkça ifade etmiştir.
Dahası bir yasal düzenleme bile yokken, bir darbe hükümeti gibi, Yargıtay, Danıştay, AYM yargıçlarının da içinde olduğu üç bin dolayında yargıcın görevden alınıp FETÖ suçlamasıyla yargılanacaklarının ilan edilmesi bile, Hükümetin yargıya açık müdahalesinin ötesinde yargıyı yürütmeye, fiiliyatta da fiili Başkan Erdoğan’a bağlama amacını açıkça ortay koymaktadır.
Bu girişim bile göstermektedir ki, darbe girişiminin yarattığı kaos ve hassasiyetleri Erdoğan-AKP Hükümeti, darbe girişimini tümüyle kendi amaçlarına varmak için kullanmak üzere hareket edecektir. Bu da Hükümetin; 161 ölü, yüzlerce yaralıya mal olmasıyla “trajik” ama bir darbe eylemi olarak da “komik” olan bu “traji komik” darbe girişimini, halka, halkın kazanımlarına karşı gerçek bir darbeye dönüştürme yoluna gireceği iddialarına güç kazandırmaktadır.
Bu da elbette laik ve demokratik Türkiye için mücadele eden güçler, demokrasi ve özgürlükler mücadelesine, bu nedenle de yenilenmiş taleplerle, daha da ağırlamış ama aynı zamanda birlik ve ortak mücadelenin öneminin daha yakıcı biçimde hissedileceği koşullarda sürdüreceklerdir.
Asıl olan da bu mücadelenin layıkıyla ve tüm demokrasi ve halk güçlerini birleştiren bir çizgide yürütmede ısrarlı olunmasıdır.
- Yığınların siyasete müdahalesi için... 19 Ocak 2025 04:46
- 2025 yılı emek yılı olacağını gösteren önemli işaretlerle başladı 12 Ocak 2025 04:53
- Tartışmalar "Sadece Türkiye’nin Kürt sorununun demokratik çözümü" kapsamını aşıyor 05 Ocak 2025 04:58
- 2025'in emek, barış ve özgürlük yılı olması dileği ile... 31 Aralık 2024 06:59
- Ülkemiz işçi emekçileri 2025'i emek yılı yapacak güce ve deneyime sahiptir! 28 Aralık 2024 06:16
- Asgari ücretli işçinin grev hakkıyla da donatılmış yeni bir mekanizma talebiyle mücadeleye! 24 Aralık 2024 16:44
- Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor? 12 Aralık 2024 04:45
- Asgari ücret miktarı, AÜTK'ye bırakılamayacak kadar ciddi ve önemli taleptir! 08 Aralık 2024 04:44
- Suriye'de çıkar peşindeki herkes operasyonun içinde ama kimse rolünü kabul etmiyor 05 Aralık 2024 06:45
- Eğer ‘Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz’se... 01 Aralık 2024 04:54
- İşçilerin özelleştirmeye karşı cepheden ‘hayır’ demekten başka bir seçeneği yok! 27 Kasım 2024 06:55
- Tek adam yönetiminin ülkeyi nereye getirdiğinin bir haftaya sığan fotoğrafıdır! 24 Kasım 2024 04:47