İktidar, en genel anlamıyla herhangi bir birey veya topluluğun başka birey veya topluluk üzerinde kendi istediklerini yapabilme veya yaptırabilme gücü olarak tanımlanır. Bir sınıfın ya da onun siyasal temsilcisinin iktidar olabilmesi ve iktidarda kalabilmesi, toplumun önemli bir bölümünü yaptıklarının doğru olduğuna inandırması gerekir. Olağanüstü dönemlerde iktidar, olağan dönemlerde olduğundan çok daha farklı araç ve uygulamaları devreye koyarak kendi otoritesini daha sağlam bir şekilde tesis etmek için karşısına çıkan fırsatları değerlendirmeye çalışır.  

15 Temmuz askeri darbe girişiminin başarısız olduğunun kesinleşmesinin ardından, darbe sonrasında atılması beklenen adımların benzeri, bizzat sivil iktidar eliyle hayata geçiriliyor. Üstelik yıllardır fiilen yaptıkları gibi, kendi koydukları hukuk kurallarını bile daha bir iştahla çiğneyerek, toplumdaki darbe karşıtlığını kendi baskıcı, otoriter yönetim tarzlarını meşrulaştırmak için kullanıyorlar. 

Son bir haftadır ülkede yaşananlar, 14 yıldır tek başına iktidarda olan AKP’nin bugüne kadar kendisine karşı yapılan bütün girişimleri şu ya da bu şekilde püskürtüp, gelişmeleri kendi lehine çevirme konusunda geçmişte kazandığı deneyimlerin de yardımıyla önceden hazırlanmış tüm planları devreye soktu, tek tek fişlenen kamu görevlileri birer birer görevden alınmaya başlandı. 

Kamuda tarihin en kapsamlı tasfiye hareketi yaşanırken, bugüne kadar iktidarın önünde engel olarak görülen anayasal ve yasal düzenlemeler, ülkenin içinde bulunduğu “olağanüstü” koşullar gerekçe gösterilerek “askıya” alınmış durumda.  

AKP’nin yıllardır en büyük hayali olan ve bugüne kadar attığı tüm adımlara rağmen yeterince yol alamadığı kamu personel rejimini yeniden biçimlendirmek konusunda tarihi bir fırsat yakaladığı görülüyor. Kamuda, çeşitli bakanlıklarda görev yapan 40 binden fazla kişinin hangi “hukuki deliller” çerçevesinde olduğu belli olmayan soruşturmalar gerekçe gösterilerek görevden uzaklaştırılması, bugüne kadar yüzlerce madde değişikliği yapılan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun da fiilen askıda olduğunu ve bir süre daha askıda kalacağını gösteriyor. 

Başarısız olan askeri darbe girişimi, ülkede yıllardır sürdürülen baskıcı, otoriter yönetim anlayışını ciddi anlamda pekiştirirken, bir süredir daha da belirginleşerek devam eden parti-devlet bütünleşmesinin artık tamamlanma aşamasına geldiğini söylemek mümkün. Bu açıdan bakıldığında, darbe gerekçesiyle başlatılan cadı avının sadece “Cemaat” ile sınırlı kalmaması, bir sonraki adımda iktidarın uygulamalarına şu ya da bu şekilde tepki gösteren, mutlak anlamda itaat etmeyen herkesi hedef alan tehlikeli bir sürecin başlamasına neden olabilir. 

İktidarın, darbe girişimi sonrasında mutlak hale gelen zor gücünü de kullanarak, geniş toplum kesimlerini istediği gibi yönlendirmenin yanı sıra bugüne kadar karşısında engel olarak gördüğü örgütlü kesimlere yönelik, darbe girişimi karşısındaki tutumlarından bağımsız olarak, kapsamlı bir “cadı avı” başlatması şaşırtıcı olmayacaktır.  

İktidar ve sermaye güçleri, bugüne kadar kendi çıkarları doğrultusunda emekçileri büyük korkularla, giderek sertleşen uygulamalarla baskı altına almak, yıldırmak ve sindirmek için bütün güçlerini seferber ettiler. Sendikalara, emek örgütlerine, toplumda muhalif olarak gördüğü kesimlere yönelik olarak sayısız baskı, şiddet, sürgün ve görevden alma girişiminde bulundu. Bu girişimlerin büyük bölümü şu ya da bu şekilde püskürtüldü. 

Bugün iktidarın içine girdiği ve daha da şiddetlenmesi beklenen tehlikeli yönelim, giderek artması beklenen baskıcı ve otoriter yönetim anlayışına karşı birleşik bir mücadele cephesi oluşturmaktan başka bir yol görünmüyor. B. Brecht’in dediği gibi “Faşizme karşı birleşmeyenler, faşizmin zindanlarında buluşurlar”.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek imzasıyla taşıt alım satımı hariç ülkedeki tüm alım satım işlemlerinde dövizle ödemenin önü açıldı.

Evrensel'i Takip Et