Darbeyi fırsata çevirmek
Fotoğraf: Envato
Spor dünyası darbeye karşı tek ses oldu. Bütün kulüpler darbeyi lanetleyip demokrasiye sahip çıktılar ve demokrasiyi yücelten açıklamalarıyla bir kez daha gönülleri fethettiler!.. Demokrasiden ne anladıkları her ne kadar tartışmaya açık olsa da...
Spor alanlarında milliyetçilik zaten en cüretkar/pervasız haliyle boy gösteriyordu. Şimdi, “demokrasi” aşkı uğruna iyice çığırından çıktı milliyetçi histeri. Böylesi bir toplumsal atmosfer altında işin bundan sonra nerelere varacağını tahmin etmek zor değil. Kuvvetle muhtemeldir ki ırkçılık daha ileri boyutlara ulaşıp daha da azgınlaşacak.
Muktedirler, darbe girişiminin sunduğu, milliyetçiliği pompalama ve kitleleri gerici politikalarına yedekleme fırsatını kaçırmadı. Bayraklı gösteriler, ırkçı marşlar, şarkılar, insani ve vicdani değerler adına ürkütücü sloganlar eşliğinde milliyetçilik zehri bir kez daha ve üstelik de aşırı dozda insanların beynine zerk edildi... Nefret ve linç kültürü üzerinde yükselen bu toplumsal histeriyi billboardlarla, afişlerle, pankartlarla beslemeyi de ihmal etmediler. Sanki darbeye kalkışanlar da en az kendileri kadar milliyetçi değilmiş gibi...
Sadece rekabet ve kazanmak üzerinden anlamlandırılan, dolayısıyla bir üstünlük ve prestij göstergesi olarak kabul edilen, bu haliyle de milliyetçiliğin değirmenine su taşıyan sporun insanların en geri duygularının okşanmasında nasıl kullanıldığını sıklıkla görüyoruz. Bu sadece bize ait bir olgu da değil. Mesela son Avrupa Şampiyonası’nda karşılaşmalardan önce milli marşlar çalınırken, futbolcuların yanı sıra tribünlerdeki insanların görünümleri de, spor alanlarına hiç yakışmayacak şekilde, galibiyet için her şeyi göze alabilecek kararlılığa sahip hastalıklı ruh hallerinin yansıması gibiydi... Sanki birazdan o alanda futbol maçı oynanmayacak, gladyatör dövüşleri yapılacaktı...
Ekonomik rant hedeflerini vatan, millet, bayrak, din, iman, şehit söylemleriyle kamufle edenler işlerini asla şansa bırakmazlar. Pasta paylaşımında sorun çıkınca da ölümüne güç/iktidar kavgasına tutuşurlar...
Tabii insanları etkileyip nicelik açısından güçlü hale gelmek de önemli bu kavgada. Doğuştan sahip olduğu etnik ve dini kimlik dışında hiçbir değer tanımayan, haklar ve özgürlükler konusunda bilgisiz, eşitlik ve adalet kavramları umurunda olmayan kişileri milliyetçi söylemlerle etkilemek çok kolay... Ne yazık ki toplumumuzda böyle insanlar çoğunlukta.
Ülkenin en popüler teknik direktörlerinden Ertuğrul Sağlam da bunlardan birisiymiş anlaşılan... Kendisine Cemaat ile yakınlığı sorulduğunda şöyle yanıt veriyor Sağlam: “Cemaate bakış açımız ibadete ve eğitime destek olmaktı. Vatan sevgisiyle dünyanın her yerindeki okullarda Türk bayrağının dalgalanması bizi mutlu ediyordu. Vatana sevgimiz dışında başka bir niyetimiz asla olmadı.”
Görüldüğü gibi işin içinde vatanlı, bayraklı söylemler varsa akan suların yanında akıl da duruyor!..
Bu arada Türkiye’deki durumun giderek iç karartıcı hale gelmesini gerekçe göstererek ülkeden ayrılmak isteyen yabancı oyunculara gösterilen tepkiler de “akıl durmasının” başka bir örneği sayılabilir. Beşiktaş ile vedalaşan Gomez’e, aslında Türkiye’nin ne kadar yaşanılası bir ülke olduğunu göstermek üzere, diğer yabancı oyuncuların bayraklı, asker selamlı ya da tankın önünde çekilmiş fotoğraflarıyla göndermede bulunuyorlar... Bu doğrultuda biraz daha çaba gösterirlerse Gomez’i ikna edebileceklerinden kuşku duymamalılar!..
Bu kültüre, bu akıl seviyesine, bu algı kapasitesine bakınca gelecek adına karamsar olmamak mümkün mü?
- Transfere koşullanmak 16 Ocak 2025 04:12
- Oyunu saha dışına taşımak 09 Ocak 2025 04:37
- Hakemlere takık kafalar 02 Ocak 2025 04:28
- Sorun oyunda mı, oyuncu da mı? 26 Aralık 2024 04:50
- Kaybetmek kazandırabilir 19 Aralık 2024 04:20
- Yapı 12 Aralık 2024 04:32
- Herkesi kendi gibi sananlar 05 Aralık 2024 04:28
- Bize oyunu anlatın 28 Kasım 2024 06:10
- Tutuculuğun bedeli 21 Kasım 2024 04:37
- Buyrun cinnet ortamına... 14 Kasım 2024 04:14
- Komplodan komediye 07 Kasım 2024 04:12
- Seviyesiz saha dışı, kalitesiz saha içi 31 Ekim 2024 04:34